23 Ekim, 2005

 Posted by Picasa

Sefer Nalbant

Sefer Nalbant: Geçimimizi kağıt toplayarak sağlıyoruz.Günde yüz kilo topluyoruz, kilosu 20-30binden satıyoruz.Çalışıyoruz ama kazanamıyoruz.Ben bu işten hastalandım. Çünkü iş pis. Parasızlıktan ameliyat yaptıramadım..Çocuklarımda hastalanacak biliyorum.Ama çaresizim.Geçim derdi.Bir çoklarımızın çocuğu parasızlıktan ve eve ekmek getirsin diye okula gidemiyor.Parası olan gönderiyor.. Devlet dairelerinde horlanıyoruz… Denize gittim. Hiç sinemaya gitmedim. 6 yaşından beri kömür taşıyoruz. Park ve bahçelere gitmiyoruz. Adam Koçaklı: İmkanı olan çocuklarını okutuyor.Yüksek okul mezunumuz var. İşsizlikten kırılıyoruz.Başbakan TTK konusunda bir şeyler yapsın… Zafer kaçaklı: 34 yaşındayım.8 senedir TTK bekliyorum.. Vakıftan yardım alıyoruz.. Vekiller gelsin bizi de görsün. TTK işçi alsın.

Sefer Nalbant

Sefer Nalbant Posted by Picasa

Seçimlerde öpüyorlar

2. Makasda söylenen şu: Seçimlerde gelip sümüklü, terli, kirli demeden çocukları öpüyorlar..Oy alıp gittikten sonra bir daha gelmiyorlar" Posted by Picasa

Leyla Kaçmak

Mahalleyi sel aldı.Evlerimize su doldu.Gelen giden olmadı.. Posted by Picasa

Seçimden seçime

Seçimerde geliyorlar.Şimdi gelsinler... Posted by Picasa

Mahallenin Yaşar teyzesi

Zonguldak 2. Makas'ın Yaşar Teyzesi.. Yaşar Kocaklı, 65 yaşında "Eve ekmek getiren yok diyerek pahalılıktan şikayet ediyor.Karşımızdaki mahalle Fındıksuyu, aynı mahalleyiz.Oraya gelenler buraya gelmiyor..Temizlik yok Bir odada altı kişi kalıyoruz..Evlerimizin tapusu yok.Tapu verilmesinde.Evlerin yerine daha iyisinin yapılmasını istiyoruz" şeklinde mahallesinndeki proplemleri iletmeye tercumanlık ediyor Posted by Picasa
KIVIRCIKLAR... 
Zonguldaklılara kimileri “kıvırcık”diyor.
”Kıvırcık ne?” diye sorduğumuzda şöyle bir hikaye anlatılıyor:
 Mustafa Kemal, Zonguldak’a gelmiş.
Kömürde çalıştıktan sonra köylerine gitmek üzere yola çıkan işçilerin ağaç altlarına kıvrılarak yatmak suretiyle dinlendiklerini görmüş.
Daha sonra Ankara’ya giden Zonguldak heyetine;
”Benim kıvırcıklarım ne yapıyor?” diyerek gördüğü manzarayı hatırlatmış..
 Ve o günden sonra işçilerin kalması için ocakların yanlarında işçi odaları yapılmaya başlanmış.
Böylece Zonguldak kömür işçisinin adı”Kıvırcık “ kalmış …
Bir başkaları ise “Kıvırcık” hikayesini değişik anlatıyor:
Bizim buralarda köçekler meşhurdur ve çok kıvrak oynarlar. O nedenle bu yörenin halkına “Kıvırcık” demişler…
 …
Mustafa Kemal’den  kalma “Kıvırcıklar artık yok.
Çünkü onların çoğu şehre yerleşmiş, köylerden gelip ocaklarda çalışanlar ise servisle gidip geliyorlar…
Ancak bölgede hala köçekler var.
Bizde kalkıp bir düğüne gittik ve “Kıvırcıklarla “ konuşarak hallerinin “nice olduğunu” anlamaya çalıştık..
Uzun lafın kısası ve işte söyledikleri:
“Yazın düğünlere gidiyoruz.. Günde 70-80 toplanıyor..Ancak düğünde yok.salonda.. Kışında kömür topluyoruz.. Tonu 10-15 milyondan veriyoruz..TTK’ya girmek için bekliyoruz.”

//////////////

 İsterseniz  birde  bu konuyu
 "Zonguldak'ın hafızası"  gayret, eylem ve düşüce adamı   Kadir Tuncer beyden dinleyelim.


Kadir Tuncer bey diyor ki.:




·         'Kıvırcık'lar 'etnik azınlık' sayıldı...
·        
28 Aralık 2011, 21:57
·          
·          
·         Evet, yanlış okumadınız, “Kıvırcıklar, etnik azınlık” sayılıyor.
Peki, kim bu Kıvırcıklar? Hakikaten bir etnik kimlik mi? Yoksa bir tanımlama mı?

Zonguldak yöresinde, özellikle köylerde yaşayan ahaliyi, Zonguldak’a sonradan gelenlerin “Kıvırcık” diye tanımladığını herkes bilir. Türkiye’de başka yerlerde “Kıvırcık” olarak tanımlanan bir topluluk yok. Peki, öyleyse, kim, kimler Zonguldak’ın yerli ahalisini “etnik azınlık” olarak tanımlıyor? Bu tanımlamadaki asıl amaç ne?

Habertürk Gazetesi’nin, “Konsensus” adlı bir anketör firmaya yaptırdığı “Türkiye Gündemi, Aralık 2011-2012’ye Girerken Türkiye Görünümü” başlıklı araştırmada yer alan bilgiler, aynı gazetenin 20 Aralık 2011 tarihli 16’ncı sayfasında “Türkiye’de 67 Millet Var” manşetiyle yayınlandı.

Bu anket sonuçlarında Kıvırcıkların sadece etnik azınlık olduğu söylenmiyor, sayıları da verilmiş, Türkiye genelinde 20 bin 676 Kıvırcık olduğu tespit edilmiş.

Etnik olarak varlığı tanımlanan sadece Kıvırcıklar değil, toplam 67 etnik kimlikten söz ediliyor. Bu ilginç etnik kimliklerden birini daha sizlerle paylaşayım, bunlar kimlermiş biliyor musunuz? “Göreleliler”. Yani Giresun’un Görele ilçesi ahalisi de, etnik azınlıkmış ve sayıları da 2 bin 297 kişi. Buradan Göreleli arkadaşlarımıza duyurulur.

Bu “etnik azınlık” tanımını ben kullanmıyorum Araştırma şirketinin tanımı böyle. Haber içinde bu tanımların geçtiği yazı içerikleri; “İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Diyarbakır’da ve diğer şehirlerde ‘etnik köken’ haritası nasıl şekilleniyor… ”, “Bölgelere göre durum ne? Hangi bölgede, hangi ‘etnik köken’e ait vatandaşlar çoğunlukta …”, “Kendinizi ait hissettiğiniz ‘etnik köken’ hangisidir?”…

Çok ilginç değil mi? Daha bitmedi, devam edelim.

Bu araştırmada, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2010’da Türkiye nüfusu olarak açıklanan 73 milyon 722 bin 988 rakamı temel alınmış. Temel alınan bu rakama göre, Türkiye’de; 57 milyon 89 bin 942 Türk, 8 milyon 693 bin 293 Kürt, 1 milyon 656 bin 412 Laz, 1 milyon 208 bin 423 Arap, 990 bin Alevi, 34 bin 461 Ermeni, 16 bin 82 Rum var. Tabii ilginçlikler bu kadar değil, bu araştırmada “Yörük” ile “Türkmen”leri, her ikisini de ayrı etnik kimlik olarak tanımlamışlar.

Sayıları 82 bin ile 11 bin arasında 18 ayrı etnik azınlık. 9 bin ile 2 bin arası 35 etnik azınlık var.

Böylesi bir etnik sayı araştırması da, Zonguldak’ta 2001 yılında dönemin Valisi İsmet Metin tarafından yaptırılmıştı. “Sanayisizleşme Sürecinin Kentsel Yaşama Etkileri- Zonguldak Örneği”(*) adlı bu kitabın 110, 111, 112 ve diğer sayfalarında Zonguldak’ta yaşayan Türk, Kürt, Laz, Zaza, Çerkez, vb. sayıları var.

Farklı kültürlerin bir arada kardeşçe, barış içinde yaşaması kadar güzel bir şey olur mu? Türkiye’deki etnik azınlıklar ile ilgili verilen sayılara baktığımızda, burada etnik azınlık gösterilenler üzerinde, asimilasyon, hatta soykırımlar olduğunu rahat görebiliriz. Devletten, bürokrasiden korkusuna ana dilini konuşamayıp kültürünü unutan, sünnet olan, Müslüman olan ve Türk ismi alanların sayısını topladığımızda, yukarıda verilen Türk sayısını yarıdan daha aza indirir. Burada vereceğim örnek Rum, Ermeni Hıristiyan ahali ile sınırlı değil, Zonguldak’tan Kıvırcıklardan örnek vereceğim. Bu örnekten önce söyleyeyim; “Kıvırcık” bir etnik köken değil, bir yaşam tarzı. Anlamı, “yiğit, kıvrak genç, acemi asker”.

Şimdi kaldığımız yerden devam edelim.

Zonguldak yöre köylerindeki ahalinin çoğunun yerleşimleri kesinlikle 200 yıl öncesine gidiyor ve çoğunluk Yörük-Türkmen. Cumhuriyet kurulalı 90 yıl oldu. En az 90 yıldan bu yana yöre köylüsüne “Kıvırcık” deniyor. 90 yıl önce yöre nüfusu 30 binden fazlaydı. 30 bin kişinin evliliğinden on binlerce nüfus artışı oldu. Unutmayalım, Bartın ve Karabük, Zonguldak’tan ayrılmadan önce Zonguldak’ın toplam nüfusu bir milyonu çok geçmişti.

Yani bu varsayıma göre, Kıvırcıkların sayısı 20 bin değil de, en az 200 bin kişi olmalıydı. Demek ki, burada bir soykırım veya asimilasyon uygulanmış. Verilen azınlık sayılarının vahametini kıvırcıklardan yola çıkıp bulabiliriz. Türkiye genelinde şimdi adlarına azınlık denilen Rum, Ermeni vb. aslında çoğu bu toprakların en eski ahalisi olmasına rağmen sayısal olarak neden az gösteriliyor? Ve buna bağlı olarak durduk yerde, Kıvırcık, Göreleli vb. yerleşim yerleri neden etnik azınlık gösteriliyor?

Bunun cevabını emperyalistlerin akıl hocaları şöyle veriyor;

“Etniklik, grupların amaçlarını gerçekleştirme ve sürekliliğini sağlamada işçi sınıfının yerini alır. İşçi sınıfının içinden çıkan bölünmeler bu aşamadan sonra etnikliğe dayalı bilinç ile bu bilincin kentsel mekanlardaki siyasal davranışlarla etkileşimi sınıf bilinci etmenini geri planda bırakır.”(**)

Emperyalistlerin bu sözleri; işçi sınıfından, yoksul halktan, emekçilerin güçlerinden nasıl korktuklarını açıkça ifade ediyor.


 Kaynak:

(*/**) Mc All, C 1990 Class. Ethnicity ant social ineguality. Kubec. Mc Glls. Üniversty Press.

Aktaran: Prof.Dr.Melih Ersoy, Doç.Dr.H.Tarık Şengül. Sanayisizleşme Sürecinin Kentsel Yaşama Etkileri-Zonguldak Örneği. 1’inci Baskı. Sayfa 105-111-112-113. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kentsel Politika Planlaması ve Yerel Yönetimler Ana Bilim Dalı. 2000 Yılı Stüdyo Çalışması. Yayın No: 5.
 ...............

Kıvırcık anlatıyor

 Posted by Picasa

Kıvırcıklar

 Posted by Picasa

Bulut gökte değil

Bulutlar gökte değil, yerde.. Posted by Picasa

Ağaçların ağladığı yer..Amasra

Burada ağaçlar bile ağlıyor.. Neden dersiniz?... Posted by Picasa

Amasra..

 Posted by Picasa

Ol Mahiler..

Hani der ya şair. Ol Mahiler, derya içredir.Deryayı bilmez" Bizim yakışıklı"Sekiz yıldır buraları süpürür temizlerim.Ama hiç mi hiç denize girmedim.Vaktim olmadı " demez mi Posted by Picasa

Amasra'da kalekapısı

İki kaleyi bir birine bağlayan bu köprüden ve bukale kapısından kimlergeçmedi ki... Posted by Picasa

Amarsa'da bir gazeteci

 Posted by Picasa

Cihanın gözü-Amasra

"lala, cihanın gözü burası mı?.." Posted by Picasa

Amasra'da Gazeteci

 Posted by Picasa

Amasra'da pazar 2005

 Posted by Picasa

Oda rızkı peşinde

 Posted by Picasa

Amasra'da tatilci

Amasra'da gün doğmuş.kahvaltı zamanı Posted by Picasa

Kemal anlattı biz inledik

Sabah sat 6. Kemal anlattı biz dinledik.. Posted by Picasa

Balıkçı Kemal

Balıkçı Kemal, Deniz karın doyurmuyor.kapağı TKK'ya atmak var!.. Posted by Picasa

İstanbul'dan Zonguldak'a çalışmaya gelmek!...

 Posted by Picasa

ZOnguldak'ın altı

KK Genel Müdürü Rifat Dağdelen, Zonguldak'ın altı ile ilgil bilgi veriyor Posted by Picasa

TTK Genel Müdürü Rifat Dağdelen'le

TTK Genel Müdürü Rifat Dağdelen, kömürü anlatıyor Posted by Picasa

Eski zonguldak'ı ararsanız bulursunuz..

 Posted by Picasa

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700...