AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu ve Necati Çavdar..
Burhan Kuzu, "Başkanlık sistemini" anlatıyor..
KONUŞTUR’MALAR
KONUŞ’MALAR
Ufuk turu..Başkanlık sistemi
Necati Çavdar’la ufuk turu...
81
İSTİKRARLA TEMSİLDE
ADALET ARASINDA SIKIŞAN DEMOKRASİDE ÇIKIŞ İÇİN “BAŞKANLIK SİSTEMİ” ÇÖZÜM
MÜ?
· Başkanlık sistemi, insan aklının ürünü. ... Parlamenter sistem, krallıklara uyan
sistemidir. · Rahmetli Özal’da Demirel
‘de arkalarında parlamento desteğini kaybetmişlerdi. O nedenle Başkanlık
sistemini getiremediler.. · Parlamenter
sistem; tıpkı halka hiçbir sorumluğu olmayan cumhurbaşkanına yetkiler verdiği
gibi, hep şikayet edilen ara odaklara imkan veriyor. Milletin oyları seçimde
sayılıyor.Ama seçim sonrası tartılıyor.
· Parlamenter sistem; belirli odaklar, tekelci holdingler için rant
kapısıdır.Bu sistem, çoğunluğu azınlığa mahkum ediliyor.. · Başkanlık sisteminde yasa yapmada ve
bütçede başkanlar değil parlamento yetkilidir.Başkanların yetkileri ve
seçenekleri sınırlıdır. · Ülkenin
bölünmesinde sistemlerin etkisi yok denecek kadar azdır. · 30 bin insanı biz başkanlık modelinde mi
kaybettik?.. · Din ve sosyal programlar bölünmeyi önler. · Üniter yapının panzehiri başkanlık
sistemidir. · Sol oyları attıramıyorsa
suçu kendinde arsın.Türkiye de reyler kemikleşmiş değildir. Sol; söylemlerini
makullaştırır... Laiklik söylemini yumuşatır.. Çözüm önerileri ortaya koyar...
Milletle çatışarak değil millete yakın durarak bunları yaparsa sol da gelir. · Başkanlık sisteminde başkan
tanrılaştırılamaz, tanrı, parlamenter sistemde var... Sistem tartışmaları,
gerek seçimlerde siyasal partilere konan %10 barajın Avrupa Birliği’nin isteği
ile aşağı çekilmesi için yapılacak çalışmalarda gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimine
doğru çokça tartışılacak.
82
TBMM Anayasa
Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu, “ İstikrar ve temsilde adalet arasında
sıkışan” demokrasimiz için çıkış yolunu “Başkanlık sisteminde” görüyor.
Demokrasimiz için belirecek tehlikeleri atlatmanın yolu olarak “Başkanlık
sistemini” öneren Kuzu ile gerçekleştirdiğiniz sohbette “parlamenter sistemin
aksayan yönleri” ile ve “Başkanlık sisteminin niçin gerekli olduğunu” ve bu
konuda kamuoyunda yaşanan endişeleri sorularımıza verdiği cevaplarla ortaya koydu.
-Sizi daha öncede
takip edenlerdenim. Bu konuda daha önceden berttiğiniz düşüncelerinizi
biliyorum ancak Türkiye’de bu dönemde “Başkanlık Sistemini” ortaya atan kişi
sissiniz..Neden başkanlık sistemi?
-Türkiye’de 12 Eylül öncesi yaşanan kötü günler gelmesin
diye istikrar için tedbirler alındı.Ancak bu tedbirler sonucu bu gün ülke
seçmeninin %50’sinin iradesi yansımıyor diye şikayet ediliyor.Tüm kesimlerin
düşünceleri Meclise yansısın deyince de istikrar bozuluyor.Yani şu anda
istikrar ile temsilde adalet adasında sıkışan bir demokrasi var. Türkiye 50-60
arasında kalkınmayı yakalamış.60 da darbe olmuş.60 sonarsı koalisyon hükümeti.
65-70 arası tek parti iktidarı ile Demirel dönemi yine kalkınma... 71 muhtırası
ve 80’ne kadar 12 hükümet.. 1980 darbe... 83’de Özal’ın tek başına iktidarı ile
yine kalkınma başlıyor 1990 da düşüş var. Kalkınma yeniden Ak Parti iktidarı
ile 2002 de başlıyor..Ama sürekli bir kalkınma olmuyor.Neden? ... İstikrar yok
da ondan.. ABD’de başkan sayısını çarpın dörtle ABD tarihi çıkar.ABD tarihini
bölün dörde başkan sayısı çıkar. İstikrar bu..Bizde ise 81 yılda 59. hükümet.
eder 236 yıl.Yani 236 yılda geleceğimiz hükümet sayısına biz 81 yılda
erişmişiz.
-Neden şimdi
“Başkanlık Sistemine” geçelim diyorsunuz? - Şu sebeple : Nasıl olsa bir anayasa
değişikliği söz
83
konusu.Hiç değilse
yarım yamalak bir Anayasa yerine iyi bir anayasa yapılsın ve köklü
değişiklilikler, daha doğrusu düzenlemeler de yapılsın.
- Neden “Başkanlık
sistemi”?
- Başkanlık sistemi
bu gün konuşulmuyor.20 yıldır konuşuluyor. Rahmetli Özal söyledi. Demirel ‘de
Başkanlık sistemi dedi. -Peki onlar niçin getiremedi. Getiremezlerdi. Çünkü her
ikisi de Cumhurbaşkanı olduklarında Başkanlık sistemine geçilmesini
istediler.Fakat arkalarında parlamento desteğini kaybetmişlerdi.O nedenle
getiremediler.
-Yani aktif halden
pasif bir göreve geldikleri için mi? Evet. Her ikisi de Aktif Başbakanlık
görevlerinden pasif görev olan Cumhurbaşkanlığına geçince başkanlık sistemini
istediler başaramadılar.Başaramazlardı da her ikisi de Başbakanlıkla kavgalı
idiler.H er ikisinde de Meclis hakimiyeti yoktu.
- Her ikisi içinde
başkanlık sistemi konusunda ‘samimi değillerdi, kendileri için istiyorlardı’ diye
bir kanaat mevcut. Siz bu n konuda nasıl düşünüyorsunuz? -Bana göre Özal, sistemin bu şekilde
yürüyemeyeceğini biliyordu.Onun için Başkanlık sistemine geçilmesini
istiyordu.O samimi idi. Demirel’e gelince.. O’nun süresini uzatmaya yönelik bir
politika ile bu düşüncelerini ortaya attığını düşünüyorum.
-Tekrar başa dönerek soruyorum.
Neden başkanlık sistemi?
-Bu gün ABD’de
tam.Fransa’da yarı başkanlık sistemi var. Parlamenter sistem ise İngiltere de
doğmuş.Parlamenter sistem İngiliz tarihinin ruhunu yansıtıyor.Çünkü orada
krallık var.Kral, İngiliz tarihi ile özdeş.O nedenle parlamenter sistem orada
yürüyor.
84
İngiliz tarihinin
ruhunu yansıtan parlamenter sisteme bizim model dememiz mümkün değil. ABD’de ki
başkanlık sistemi ise insan aklının ürünü. Kurucu babalar, “ABD’yi nasıl
yönetiriz?” diye soru sorarak en iyi modeli, başkanlık sistemini buldu.
Öbürüsünde İngiliz tarihinin ruhunu yansıtan Kralı orada nasıl tutarız diye
ortaya kondu. Gerek parlamenter sistem... Gerek yarı başkanlık... Gerekse
başkanlık sisteminin üçünde de kuvvetler ayrılımı var.Üçünde de ayrı organ
var.
-O halde parlamenter
sistemin neresinden rahatsızsınız? -Parlamenter sistemde yasama ve yürütme
eşit.Hükümet, parlamentonun güvenoyu ile ayakta duruyor.Ancak yürütmeye de parlamentoyu
dağıtma yetkisi verilmiştir. Parlamenter sistemde aslında gerçek anlamı ile
kuvvetler ayrımı fiilen yoktur..Olması da mümkün değildir. Parlamenter sistemde
kuvvetler ayrımı yok derken yargıyı kast etmiyorum.Çünkü yargı her sistemde
vardır.Ve nitelik olarak yasama ve yürütmeden ayrıdır. Gerek yürütmeye gerekse
yasamaya eşit olarak durması lazım.Krallıklar döneminde bile yargı ayrı
tutulmuştur. “Devlet Benim” diyen 14 Lui’nin soyundan gelen Fransa Kralı 16.
Lui, yargıyı kast ederek “Öyle güçler vardır ki bunların karşısında zayıf
durumdayız ve bundan da kıvanç duyarız” demiştir. O nedenle sistem
tartışmasında yargıyı ayrı tutuyoruz. Tartışmamızda söz konusu olan yürütme ve
yasama ilişkileridir. Bu gün yasalaşan kanunların %98’i hükümetten gelir.Vekillerden
gelen %2 dir.O da hükümet destek vermese geçmez.Hükümetin yapmak istemeyip de
birilerine yaptırmak istedikleri türden yasalar vekillerin isteği şeklide
gelir.Ama hükümet istemezse geçmez. Hükümetin istemediği hiçbir şey ne
komisyonlardan ne de genel kuruldan geçemez. O zaman yasama nerede? Parlamenter
sistemde yasayı yapanda yürütme,uygulayanda yürütmedir. Bütçeyi hükümet
hazırlar, meclisten geçirir,ve kendi uygular. Para
85
ve kanun hükümetin
elindedir. Denetime gelince, hangi bakanı meclis düşürmüştür? Gensoru
çalışmaz... Meclis soruşturması sadece eski dönem için çalışır. Vekilin aslında
kanun yapmada, bütçede ve denetimde etkisi yoktur. O zaman vekil niçin genel
kurula gelsin? Bu gün bile yasalar 40 kişi ile geçiyor. 550 kişi genel kurulda
olsa ne olacak? Vekilin değişiklik tekliflerini hükümet kabul etmezse bir işi
yaramayacak.Yine hükümetin istediği olacak. Bir çok konuda milletvekilleri
konuşur. Doğrusu şu: Vekillerin nutuklarını dinleriz. Zabıtlara geçer. Çok kere
kanaatlerimiz değişir ama oylar değişmez.Yine hükümetin, isteği tarzda oy
kullanılır. Parlamenter sistemde iki başlılık doğuyor.Parlamenter
cumhuriyetlerde iki başlılık kaçınılmaz. Çünkü bu sistem krallıklar içindir.
Krallar, krallıklarda tarafsız hakem olarak düşünülmüş.Onların sembolik
yetkileri vardır ve krallar tarihi bağlırı temsil için vardır. Parlamenter
cumhuriyetlerde Cumhurbaşkanları ise yetkisi olmasa da yetki almaya çalışır.Ya
da oluşturur. Bu gün hükümetin gönderdiği kararnamelerin %24’nü cumhurbaşkanı
geri çeviriyor.Sorumlu hükümet, yetki Cumhurbaşkanında...
-Başka ne sakıncaları var? -Tıpkı halka hiçbir sorumluğu olmayan
cumhurbaşkanına yetkiler verdiği gibi, bu model hep şikayet edilen ara odaklara
imkan veriyor. Öte yandan koalisyonlar parlamenter modelin en büyük
hastalığıdır. Türkiye’de birinci parti, dururken başka partiler iktidar olmadı
mı?... Bu sistemde halk iradesi yönetime yansımıyor.Birinci parti kenara
çekiliyor, üçüncü parti yok sayıyor.2.4.5ve 6 partilere milletin vermediği
temsil imkanı veriliyor.Geçtiğimiz dönemlerde u durum yaşandı. Adeta okus pokus
yapıldı.Üçüncü partiye başbakan, altıncı partiye Meclis başkanlığı verildi.
Milletin oyları seçimde sayılıyor.Ama seçim sonrası tartılıyor.Oylar eşit
olarak görülmüyor. Parlamenter sistem belirli odaklar, tekelci
86
holdingler için rant
kapısıdır. Küçük partiler içinde pazarlık aracı... Parlamenter sistem çoğunluğu
azınlığa mahkum ediliyor.. Koalisyonlarda hükümet programları yürümez.Her parti
kendi işine geleni yaptırır.Her bakanlık ayrı hükümet gibidir.O nedenledir ki;
Türkiye 35 bakanla yönetilemez hale geldi.Bu gün ABD’de 12 Bakan var, bizde 35
idi.. Neden?.. Küçük partilerle koalisyon olmak için yağmurdan, fırtınadan
doludan sorumlu bakanlıklar ihdas ediliyor da ondan.
-Ülkede %10 baraj
var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? - %10
baraj yanlış.. %10’lık baraj dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir
barajdır.Almanya ‘da baraj %5, Avusturya’da %4. Avrupa Birliği Komisyonu,
ilerleme raporunda %10’lu barajın yüksek olduğu not edilerek bu rakamın makul
düzeye indirilmesini istiyor . Türkiye’deki %10 baraja rağmen zaman geliyor
ülke koalisyonlarla heba ediliyor. Eğer bu sistem devam ederde temsilde adalet
için barajlar %5’e çekilirse parlamentoya tam dokuz parti girer. İşte bu nedenle
diyoruz ki; şayet baraj %5’e çekilecekse o zaman bunun getireceği mahzurları
önlemek için “Başkanlık sistemine” geçmek gerek. Fransa böyle bir sıkıntıyı
yaşadı.70 yılda 104 hükümet kuruldu. Sonra yarı başkanlık sistemi ile işi
çözdüler.Fransa adeta delirdi ve çözümü buldu. Bu sistemin diğer bir hastalığı
ise vekiller, tekrar seçilme arzusu ve bakan beklentileri ile Başbakana bağlı
kalıyor.. Tüm bunlarda liderin öne çıkmasını sağlıyor..
-Bu tür sorunların olmaması için çözüm
ne? - Başkanlık sistemi... Çünkü başkanlık sisteminde kuvvetler ayrımı
mutlaktır. Kanun yapmaya ve paraya parlamento hakimdir. Bütçeyi parlamento
yapar, parayı harcama yetkisi olan başkan parlamento denetimi haricinde bir
kuruş harcayamaz. Başkan ve bakan parlamentoya bile giremez.Başkan
87
sadece yürütmede yetkilidir.
Yasa ve bütçe yapmada değil.Bu konularda Başkan parlamentoya muhtaçtır. Başkan
parlamento ile iyi geçinirse yetkisini kullanabilir, yoksa erir gider.
Parlamenter sistemde ise başbakanlar, ABD başkanından iki kat daha
yetkilidir.Çünkü yürütme ve yasama ondadır. Başkanlık sisteminde yasa yapmada
ve bütçede başkanlar değil parlamento yetkilidir.Başkanların yetkileri ve
seçenekleri sınırlıdır. Bunları da parlamento, komisyonları eliyle çok güçlü
bir şekilde denetler. Başkanlıkta, başkanlar parlamentoya muhtaç
kılınmışlardır.Komisyon ve komiteler çok güçlüdür.Sürekli komiteler meclisle
yürütme arasında ilişki karararak yürütmeyi yakından denetlerler. Bu sistemde
küçük partiler hükümette etkin olmadığı için sadece parlamentoda temsil
ediliyorlar. O zamanda küçük partiler, partilerine göre değil ülkenin yararına
gördükleri konularda başkanı destekliyorlar.. Başkan başka partiden parlamento
başka partiden olsa bile parlamento özgür olduğu ve parlamenterlerin bakanlık ,
yeniden seçilme gibi bir beklentisi olmadığı için başkanı muhalefet rahatlıkla
destekleyebiliyor.Başkan başka partiden olsa bile , parlamentoda iktidar değil
muhalefetin oyunu aldığı çok görülüyor.
-Seçim sistemi konusunda fikriniz nedir? -Dar bölge sistemi olmalı.O sistemde aday,
bölgeden aday gösterilirse seçime katılır.Dar bölgede partinin gösterdiği adayı
halkın desteklemek gibi bir durumu söz konusu değildir. Hm başkanlık hem de dar
bölge sistemi olursa vekilin bakanlık beklentisi yok.Seçim beklentisi
yok.Böylece parlamentoda daha rahat hareket eden milletvekili gurubu oluşuyor.
-Bu sistem federasyon getirir diye endişe edenler var.Bu konuda ne
diyeceksiniz? Federasyon olmaz.Yerel yönetimler güçlü olur.Şimdiki coğrafi
bölgeler azaltılır ya da çoğaltılarak çözüm bulunur. Ülkenin bölünmesinde
sistemlerin etkisi yok
88
denecek kadar azdır.
30 bin insanı biz başkanlık modelinde mi kaybettik?.. Din ve sosyal programlar
bölünmeyi önler. Üniter yapının panzehiri başkanlık sistemidir.
-Neden? -Çünkü küçük
partiler başkan seçiminde birleşmek durumundadırlar.İnsanların sivri
fikirlerini çoğunluğa katarak tölere etmek mümkün. -Bu sistemde bir çok
parti,ülke yönetiminde söz hakkına sahip olmaz deniyor?.. -Ne kadar parti var o
kadar demokrasi olur mantığı da yanlış.O zaman sivil toplum örgütlerini
güçlendirmek gerekli. --Güney Amerika modeli? - Güney Amerika modeli başkanlık
sistemine örnek olamaz.Korkmanın anlamı yok. Çünkü Güney Amerika ülkelerindeki
sistem, başkanlık sisteminde olmaması gereken unsurları taşıyor.Örneğin başkana
parlamentoyu fesih yetkisi verilmiş.Başkanda memnun kalmazsa parlamentoyu
dağıtıyor, sistem diktatörlüğü dönüyor.Halbuki başkanlık sisteminde başkana
kesinlikle parlamentoyu fesih yetkisi verilemez ve kanun tasarısı hazırlama yetkisi
tanınamaz. Başkanlık sisteminde Başkanın, parlamentoyu dağıtma yetkisi yok,
kanun çıkarma yetkisi yok. Başkanlık sisteminin, Güney Amerika modelleri ile
ilgisi yok..
- Darbe yapma
geleneği açısından benzerliklerimiz yok mu?
-Güney Amerika
başka. Orada darbe yapılıyor, iktidar bir başka darbe ile gidiyor.Ama bizde
öyle değil.Bizde asker gece geliyor, gündüz gidiyor..
- Fakat Türk dünyasında başkanlık sistemi var ve yürümedi?
-Rusya Federasyonu’nda Başkanlık sistemi var ve Putin işi
götürüyor.Türk dünyasının demokrasi deneyimi yok.. Başkanlık sistemine kimler
karşı çıkıyor?
1. Allah bereket
versin.Ne kadar olursa olsun yeter diyen küçük partiler..
89
2. Tekelci sermaye ve
onun etkisindeki basın.. 3. Sol kesim. 4.
-Sol dediniz de sormak istiyorum. Bir kısım insanlar,
“Türkiye de solun oyu azami %35, Sağın oyu %65. Bu durumda hiç soldan başkan
çıkmaz” diye endişe ediyorlar. Böyle düşünenler için ne söylemek
istiyorsunuz? -Sol oyları attıramıyorsa
suçu kendinde arsın... Türkiye de reyler kemikleşmiş değildir. Sol zaten
Ecevit’in kenardan tutmasını saymazsak 50 yıldır yok.Sol söylemlerini
makullaştırır. Laiklik söylemini yumuşatır. Çözüm önerileri ortaya koyar
Milletle çatışarak değil millete yakın durarak bunları yaparsa solda gelir.
Soldan da başkan gelir. Millet, “bir de bunları deneyelim” der. Sol kendini aza
hapsetmesin. Fransa’da sol, “ kiliseye saygılıyım” dedi.Geldi.14 yıl başkanlık
koltuğunda oturdular.
-Peki bizde yarı
başkanlık sistemi olmaz mı? -Yarı
başkanlık modeli Türkiye’nin meselesini çözmez.Sadece Cumhurbaşkanlığının
sorumsuzluğunu engeller.Aşı modelleri sorunu çözmüyor..
- Sistem
değişikliğini referanduma götürmeyi düşünür müsünüz? - Evet gerek sistem değişikliğini gerekse
AB’ye girişi referandumla halka sormak gerek.
-Sizin başkanlık sistemini tartışmaya açmanızdan Başbakan’ın habere var
mı? -Başbakan tartışılsın istiyor.
-Sonuç çıkar mı?
Yoksa Özal ve Demirel’in ortaya attığı tartışma gibi bu da bir başka bahara
kalır mı? -Sonuç çıkar..
90
-Bizim milletimiz, her ne kadar Müslüman’sa da, Müslüman
inancına mensup ancak Şamanist ameller işler...
-Doğru...
-Şamanizm’de de
krallar, liderler, önde gelenler yarı tanrıdır.
-Doğru..
-Dolayısıyla bunlar
istemese bile halk kendisini tanrılaştırır. Sizin savunduğunuz başkanlık
sisteminde yarın başkan tanrılaştırılarak tüm yetkiler eline verilmez mi? -İşte onu söylüyorum. Tanrı bu sistemde var.
Bende en çok buna kızıyorum zaten...Buna karşı çıkanlar bilmediği için böyle
diyor.... Başkanlık sisteminde tanrı olamaz, mümkün de değildir.Sistem on
müsaade etmiyor. Kendi istese de, vatandaş istese de yapamaz. Çünkü kuvvet
ayırmış seni. Nasıl yapacaksın?.. Parlamento orda çalışıyor, kral burada
çalışıyor.Yani başkan.. Şimdi..Gelmiş... Başkan, parlamentonun da tepesine
binmiş..Zaten yürütmenin tepesinde..Yargıda yok. İş bitti... Yani varsa tanrı
bu gün var... Bunu anlatmaya çalışıyorum.. Varsa bu gün var.. Bu gün yoksa o
zaman hiç olmaz..
–Yani, mevcut sistem
zaten krallık diyorsunuz? -Tabii..
Tabiii..
-Adı konmamış krallık
sistemi..? -Tabiii.. Bu parlamenter
sistemin hastalığı. Almanya böyle... İtalya böyle.. İngiltere böyle..Türkiye
daha da böyle..Yani bu modelde demokrasi zayıfsa daha da çok kötü olur. Onu
söylüyorum: Parlamenter model çıkmaz sokak. Yani benim anlatmaya çalıştığım o..
Bana
91
sorulması gereken ön
önemli soruda şu olması gerekir. Bu sistemde yasama ayrı çalışıyor, yürütme
ayrı çalışıyor.. Başkan yetkisiz kalıp zavallı duruma düşmez mi? Bundan korkmak
lazım. Tam aksine kral, hükümdar yada tanrı filan değil de, yalnız başkan ..N
olur? Bu adam orda durur kalır.. Kanun gelmiyor, bütçe gelmiyor.. Vekilleri
seçme hakkı yok.Vekillerin bakan olma beklentisi yok.Adam orada duruyor.. Yani
bundan korkmak lazım.. Ben en çok bundan korkuyorum.Acaba bir gün bir şey mi
olur? Bence olmaz ama bu düşünülmesi lazım.. Bunu sormamız lazım.Tam aksine kraldı
vs idi değil de bunu sormak lazım..Zavallı bir adam olur ortada. İşin özü bu.
Dikkat ederseniz sistemle ilgili bütün konuşmalarımdan buraya varırsınız.Benim
anlatmak istediğim burası.. Yoksa.. Nerden geliyor bu?... Başkan deyince millet
diyor ki acaba tepeye bir şey mi getiriyorlar? Halbuki adı başkan.. İnsan üstü
bir varlık gibi zannediyorlar Halbuki başkan.. .. Sağdan soldan
koşuyorlar..Siyasetçiler konuşuyor. Böyle padişahlık, diktatörlük gelir mi
filan deyince; benim tepem atıyor.. Çünkü söyledikleri, bu modelde (parlamenter
sistemde) var...Zaten ben bundan kurtulmak için o modeli öneriyorum.
-Yani hem yürütmenin
hem de yasamamın üstünde olan başbakanlık sisteminden mi demek istiyorsunuz? -
Evet tabii.. Biz ondan kurtulmak için öneriyoruz..Nasıl olur yani?.. Benim
gösterdiğim modelde aynısını getirecekse ben onu, neden savunayım bu modeli?
..
..................................00000000000................ Burhan Kuzu Kim? 1955’de Kayseri’nin Develi
İlçesinde doğdu. Çok istemesine rağmen tercih yanlışlığı nedeniyle tıp
fakültesine değil, hukuk fakültesine kaydoldu.Yinede tıp okumak istedi. Hukuk
okurken girdiği ve 18 tercihinden 18’ne de Tıp fakültesini işaretlediği
sınavlar çalınma sonucu iptal edildi.Bunun üzerine Kuzu,
92
istikbalini hukuk üzerine şekillendirmeye karar vererek
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Aynı fakültede Akademik
kariyerini tamamlayıp Anayasa Hukuku Profesörü oldu. İstanbul Üniversitesi’nde
Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı.
Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi olan Kuzu 3 Kasım 2002 de yapılan
seçimlerde AK Parti listesinden İstanbul Milletvekili olarak parlamentoya
girdi. Fransızca bilen ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı olan Kuzu evli ve iki
çocuk babası ..
/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////