15 Ocak, 2019

Johnson Mektubu : 5 haziran 1964 ve Trump tweeti: 14 ocak 2019

Johnson Mektubu : 5 haziran 1964
 Amerika Birleşik Devletleri başkanı Lyndon B. Johnson tarafından Türkiye başbakanı İsmet İnönü’ye gönderilen, Türkiye'nin Kıbrıs’a müdahalesini önlemek amacıyla ve kaba bir üslupla yazılmış mektuptu.

Trump tweeti: 14 ocak 2019

ABD Başkanı Donald Trump, Twitter'dan yaptığı açıklamada :
Amerika Birleşik Devletleri başkanı, " Kürtleri vurursa, ekonomik olarak Türkiye'yi mahvederiz"

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Fotoğraf açıklaması yok.

//////////////////////////////////////

  1. ....Likewise, do not want the Kurds to provoke Turkey. Russia, Iran and Syria have been the biggest beneficiaries of the long term U.S. policy of destroying ISIS in Syria - natural enemies. We also benefit but it is now time to bring our troops back home. Stop the ENDLESS WARS!
    İngilizce dilinden  tarafından çevrildi
    .... Aynı şekilde Kürtlerin Türkiye 'yi kışkırtmak istemeyin. Rusya, Iran ve Suriye, Suriye 'de ISIS 'i yok etme politikasında uzun vadeli ABD politikasının en büyük faydalanıcıları olmuştur-doğal düşmanları. Biz de faydalanıyoruz ama artık askerlerimizi eve getirmemiz gerekiyor. SONSUZ SAVAŞLARı durdurun!
  2. Starting the long overdue pullout from Syria while hitting the little remaining ISIS territorial caliphate hard, and from many directions. Will attack again from existing nearby base if it reforms. Will devastate Turkey economically if they hit Kurds. Create 20 mile safe zone....
    İngilizce dilinden  tarafından çevrildi
    Suriye 'den uzun süreli gecikmeye başlayarak, küçük kalan ıSıS toprak halifelini sert ve birçok yöne vururken. Eğer reformlar Eğer yakın mevcut üssü tekrar saldırı olacaktır. Kürtlere vurduğunda Türkiye 'yi ekonomik olarak mahveder. 20 mil güvenli bölge oluşturun....



///////////////////////////////////////////


ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye'ye yönelik ekonomik tehdidi üzerinden 24 saat geçmeden,

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleştirdiği telefon görüşmeden sonra ise;

"ABD ile Türkiye arasındaki ekonomik gelişme hakkında konuştuk, ki burada genişleme için büyük bir potansiyel var"
Spoke w/ President Erdogan of Turkey to advise where we stand on all matters including our last two weeks of success in fighting the remnants of ISIS, and 20 mile safe zone. Also spoke about economic development between the U.S. & Turkey - great potential to substantially expand!
İngilizce dilinden  tarafından çevrildi
IISIS 'in kalıntılarını ve 20 mil güvenli bölgeyi savaşarak son iki haftası da dahil olmak üzere tüm konularda burada duracağız, dedi. Ayrıca ABD ve Türkiye arasında ekonomik gelişim hakkında konuştu-önemli ölçüde genişletmek için büyük bir potansiyel!

29 Mayıs 1980;"“Müslüman namusuna sahip çık" sloganıyla başlayan Çorum olayları


29 Mayıs 1980
Karanlık eller
 ve 

"“Müslüman namusuna sahip çık" 
sloganıyla  başlayan Çorum  olayları

Mecelle'yi hazırlayan Ahmet Cevdet Paşa

26 Mayıs 1895; Mecelle'yi hazırlayan Ahmet Cevdet Paşa'nın vefatı
Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, sakal ve yazı

Harbiye Nezareti'nin Mustafa Kemal'i 9. Ordu Kıtaatı Müfettişliği'ne tayin yazısı
Samsun'a çıkışın belgesi 



Fotoğraf açıklaması yok.


////////////////////////////////////////////////////////

Murat Bardakçı : İşte, Mustafa Kemal Paşa’ya verilen Samsun talimatının Sultan Vahideddin imzalı orijinal nüshası

https://www.seslimakale.com.tr/videodetay/murat-bardakci--iste-mustafa-kemal-pasaya-verilen-samsun-talimatinin-sultan-vahideddin-imzali-orijinal-nushasi-26318



Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun yolculuğu hakkında şimdiye kadar çok şey yazıldı ve söylendi. Bugün bu sayfada Samsun yolculuğu ve yolculuk sonrası ile ilgili dört adet belge görüyorsunuz. Sultan Vahideddin’in 30 Nisan 1919’da Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’daki Dokuzuncu Ordu Müfettişliği’ne tayini ile ilgili emrinin, yani “irade”sinin görüntüsünün yanısıra diğer üç belge, basında ilk kez yayınlanıyor
MUSTAFA Kemal Paşa’nın 1919’un Mayıs’ında yaptığı Samsun yolculuğu hakkında bugüne kadar çok şey yazılıp söylendi ve yolculuğun sebebi ile ilgili olarak ortaya türlü türlü iddialar atıldı...
Bugün bu sayfada Türk basınında ilk defa yayınlanan bir belgeyi görüyorsunuz: Sultan Vahideddin’in 30 Nisan 1919’da Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’daki Dokuzuncu Ordu Müfettişliği’ne tayini ile ilgili emrini, yani “irade”sini...
Padişahın imzasının sol üst tarafta bulunduğu belgede “Mülga (ilga edilmiş) Yıldırım Grubu Kumandanı Mustafa Kemal Paşa, Dokuzuncu Ordu Kıtaâtı (kıt’aları) Müfettişliği’ne tâyin edilmiştir. İşbu iâde-i seniyyenin (padişah emrinin) icrasına Harbiye Nâzırı (Savaş Bakanı) memurdur” deniyor.
Hicrî 22 Recep 1337 ve Rumî 30 Nisan 1335 yani 1919 tarihli padişah emrinde Sadrazam Damad Ferid ile Harbiye Nâzırı Şakir Paşa’nın da imzaları bulunuyor.
Bu karar, imzalanmasından beş gün sonra, 5 Mayıs 1919’da, o devrin resmî gazetesi olan “Takvim-i Vekayî”nin ilk sayfasında da yayınlanıp yürürlüğe girecekti...
Peki, Sultan Vahideddin böyle bir kararı niçin verdi? Hattâ daha açık şekilde sormak gerekirse Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya niçin gönderildi?Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a hareketinden birkaç hafta önce. Üniformasındaki kordonlar, Sultan Vahideddin’in “fahrî yaveri” olduğunu gösteriyor.
 
Vahideddin, 1917’de veliahd olduğu sırada yaptığı Almanya ziyaretinde. Hemen arkasında, ziyarete ordu temsilcisi olarak katılan Mustafa Kemal Paşa var. Vahideddin ile Mustafa Kemal’in beraber göründükleri tek fotoğraf, budur.
 

Mustafa Kemal Paşa’nın 30 Nisan 1919’da Samsun’daki Dokuzuncu Ordu Müfettişliği’ne tayin emrinin orijinali. Sol üstte Sultan Vahideddin’in, altta Sadrazam Damad Ferid ile Harbiye Nâzırı Şakir Paşa’nın imzaları


 
 
 

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasından kısa bir müddet sonra İstanbul ile ilişkilerinin gittikçe bozulmasının ardından, Kuvâ-yı Milliye’nin güçlenmesini önlemek maksadı ile Saray ve Bâbıâlî’nin aldığı kararların yine Sultan Vahideddin’in imzasını taşıyan tasdik belgeleri (üstten): 9 Ağustos 1919’da Mustafa Kemal Paşa’yı askerlikten ihraç edip rütbelerini ve madalyalarını alan irade (Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, İ. DUİT. 178/30-1), 4 Şubat 1920’de madalyalarının iadesi iradesi (İ. DUİT. 163/31) ve Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşları hakkında verilen gıyabî idam kararını 24 Mayıs 1920’de tasdik eden diğer irade (İ. DUİT. 175/46-1).
İKİ TEMEL SEBEB VARDI
Türkiye’de bir kesim, Paşa’nın Samsun seyahatini Sultan Vahideddin’in emri ile ve “memleketi kurtarmak” maksadı ile yaptığına inanır ve buradan hareketle de padişahın “Kurtuluş Savaşı’nın gizli mimarı”olduğu iddiasında bulunur.
Ama, o dönem ile alâkalı belgeler ve hatıralar ciddî şekilde incelendiğinde bunun böyle olmadığı, Mustafa Kemal’in Samsun’a gönderilmesinin ardında bambaşka düşüncelerin bulunduğu görülür.
Öncelikle arzu edilen, bölgenin Türk ve Rum sâkinleri arasında başlamak üzere olan çatışmaların önlenmesi, Samsun’un ve Dokuzuncu Ordu’nun yetki sâhasında olan diğer şehirlerin çatışmalar bahane edilerek ve Mondoros Mütarekesi’nin güvenlik gerekçeleri ile müttefiklere memleketin herhangi bir yerini işgal hakkı tanıyan meşhur 7. Madde’sine dayanılarak düşman askerlerinin işgaline uğramasının engellenmesidir. Sultan Vahideddin aynı zamanda görev bölgesinde kendi başına hareket ederek silâhlı bir mukavemet teşkil edeceğinden emin olduğu Mustafa Kemal Paşa’nın emrindeki güçlerden yeri geldiğinde istifadeyi ve yakın bir gelecekte başlayacak olan barış görüşmelerine de arkasında bu gücün varlığını hissettirerek oturmayı arzu etmektedir.
Anadolu’ya gönderilen tek yetkili zaten Mustafa Kemal Paşa değildir, daha başka paşalar da değişik yerlerde görevlendirilmişlerdir, bütün bu girişimlerin sebebi işte bu düşüncelerdir ama sonuca ulaşan Mustafa Kemal Paşa olmuştur.
BİR DEVLET OPERASYONU
Paşa’nın Samsun yolculuğu zaten gizli falan değildir, bir “devlet operasyonu”dur! Zamanın padişahı Sultan Vahideddin ile sadrazamı Damad Ferid Paşa hazırlıkların her aşamasında vaziyetten haberdar edilmişler, resmî yazışmalar gizli değil, açıkça yapılmış ve devletin elindeki en rahat gemilerden olan Bandırma da bu yolculuğa tahsis edilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa, Samsun yolculuğundan seneler sonra, Bandırma Vapuru ile yola çıkmadan önce Yıldız Sarayı’nda Sultan Vahideddin’i ziyarete gittiğini anlatır ve görüşmelerini hatıralarında şöyle nakleder:
“...Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Vahideddin’le âdeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi’ne doğru açılan penceresinden gördüğümüz manzara şu: Birbirine muvazi (paralel) hatlar üzerinde düşman zırhlıları! Bordalarındaki toplar, sanki Yıldız Sarayı’na doğrulmuş! Manzarayı görmek için, oturduğumuz yerlerden başlarımızı sağa-sola çevirmek kâfi idi.
Vahideddin, hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı:
- Paşa, paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir.
Elini demin bahsettiğim kitabın üstüne bastı ve ilâve etti:
- Tarihe geçmiştir.
O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükûnla dinliyordum:
- Bunları unutun, dedi. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, devleti kurtarabilirsin!
...Kendisine basit cevaplar verdim:
- Hakkımdaki teveccüh ve itimada arz-ı teşekkür ederim. Elimden gelen hizmette kusur etmeyeceğime emniyet buyurunuz.
...- Merak buyurmayın efendimiz, dedim. Nokta-i nazar-ı şâhânenizi (görüşünüzü, düşüncenizi) anladım. İrâde-i seniyeniz (emriniz) olursa hemen hareket edeceğim ve bana emir buyurduklarınızı bir an unutmayacağım.
‘Muvaffak ol!’ hitâb-ı şahânesine mazhar olduktan sonra, huzurundan çıktım”...
Samsun operasyonu işte böyle başladı ama Mustafa Kemal Paşa ile sarayın ve Bâbıâlî’nin ilişkileri sonraki aylarda giderek bozuldu...
İlişkilerin içinden çıkılmaz hal aldığı günlerde İstanbul’un verdiği ve tarihimiz bakımından büyük “ayıp” teşkil eden bazı kararların belgelerini de yine bu sayfada görebilirsiniz.
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a hareketinden birkaç hafta önce. Üniformasındaki kordonlar, Sultan Vahideddin’in “fahrî yaveri” olduğunu gösteriyor.
 
Vahideddin, 1917’de veliahd olduğu sırada yaptığı Almanya ziyaretinde. Hemen arkasında, ziyarete ordu temsilcisi olarak katılan Mustafa Kemal Paşa var. Vahideddin ile Mustafa Kemal’in beraber göründükleri tek fotoğraf, budur.
 

Mustafa Kemal Paşa’nın 30 Nisan 1919’da Samsun’daki Dokuzuncu Ordu Müfettişliği’ne tayin emrinin orijinali. Sol üstte Sultan Vahideddin’in, altta Sadrazam Damad Ferid ile Harbiye Nâzırı Şakir Paşa’nın imzaları


 
 
 

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasından kısa bir müddet sonra İstanbul ile ilişkilerinin gittikçe bozulmasının ardından, Kuvâ-yı Milliye’nin güçlenmesini önlemek maksadı ile Saray ve Bâbıâlî’nin aldığı kararların yine Sultan Vahideddin’in imzasını taşıyan tasdik belgeleri (üstten): 9 Ağustos 1919’da Mustafa Kemal Paşa’yı askerlikten ihraç edip rütbelerini ve madalyalarını alan irade (Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, İ. DUİT. 178/30-1), 4 Şubat 1920’de madalyalarının iadesi iradesi (İ. DUİT. 163/31) ve Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşları hakkında verilen gıyabî idam kararını 24 Mayıs 1920’de tasdik eden diğer irade (İ. DUİT. 175/46-1).



Süleyman Fethi bey: İzmir İşgali ŞEHİDİ

ŞEHİD Süleyman Fethi bey..

Süleyman Fethi bey;İzmir'in Kara günü 15 mayıs 1919'da " Zito Venizilos"" diye bağırmayı reddettiğinden Yunan' lı askerlerce 22 Süngü darbesiyle öldürülen Türk Subayı..

 ..Görüntünün olası içeriÄŸi: 1 kiÅŸi

https://www.facebook.com/194969063948460/photos/a.765558830222811/866267530151940/?type=3&theater

Milliyet Gazetesi'in ilk manşeti : Kızıl Tarikat

3 Mayıs 1950;Ali Naci Karacan'ın Milliyet Gazetesi yayın hayatına başladı.
İlk Manşet: Kızıl Tarikat 

Fotoğraf açıklaması yok.

TSK ;27 Nisan 2007 Bildirisi;

TSK ;27 Nisan 2007 Bildirisi;Tam metin
Görüntünün olası içeriği: yazı

Kars, da RUS işgal izi - Alexander Nevsky Katedrali- 1930

Görüntünün olası içeriği: açık hava

Kars;Sarıkamış// Rus/Alexander Nevsky Katedrali: 1930

Fevzi Çakmak'ın vefatı 10 Nisan 1950..

10 Nisan 1950; Osmanlı paşası ve Türkiye'nin ikinci ve son mareşali; Türkiye'nin Mustafa Kemal Atatürk'ten sonraki ikinci mareşali, ilk Milli Savunma Bakanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Cumhuriyet dönemindeki ilk genelkurmay başkanı:Fevzi Çakmak'ın vefatı

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, yazı

Akdenizdeki NATO Blue Sea tatbikatından dönerken 86 kişilik mürettebatı ile batan Türk denizaltısı; Dumlupınar - 4 Nisan 1953

4 Nisan 1953 :
 I. İnönü denizaltısı ile Akdenizdeki NATO Blue Sea tatbikatından dönerken 86 kişilik mürettebatı ile batan Türk denizaltısı; Dumlupınar 

Fotoğraf açıklaması yok.

30 Mart 1856 Paris Antlaşması

Fotoğraf açıklaması yok.

1 dünya savaşında Tekirdağ ve Çorlu’daki Ermenilerin yasa dışı faaliyetlerine dair Genel Karargâh İstihbarat 2’nci Şube Müdürlüğüne gönderdiği rapor.



25.03.1915, 101 Yıl Öncesi....!
Emniyet Genel Müdürlüğünün Tekirdağ ve Çorlu’daki Ermenilerin yasa dışı faaliyetlerine dair Genel Karargâh İstihbarat 2’nci Şube Müdürlüğüne gönderdiği rapor.
Osmanlı Hükümeti
İçişleri Bakanlığı
İstihbarat Müdürlüğü
Genel Asayiş
2348
Genel Karargah İstihbarat İkinci Şube Müdürlüğüne
Tekirdağ’daki Ermenilerin, Boğaz’a yaptıkları son saldırı üzerine, zaten daha evvel aralarında kararlaştırdıkları suretle yerel idareye karşı, gerektiğinde alacakları konumu, daha ziyade etraflıca kararlaştırarak, Ermeni kilisesinde silâh ve mühimmat depolamaktadırlar. Buranın ileri gelenlerinden ve mal sahiplerinden olan Avusturya uyruğundan Mösyö Agopyan’ın bu teşkilatın idarecisi ve düzenleyicisi olmasının yanında, oradaki asker firarilerinin koruyucusu durumunda bulunduğu, kendilerini kilisede muhafaza etmeğe özen gösterdiği ve özel düzenlemelerin başlıcası da, amele taburlarının Beylik Depo’daki silahlarının zorla alınarak teslimi olduğu ve Çorlu’da istasyon memurluğunda bulunan bir Ermeni’nin, trenle makinist kıyafetinde adam kaçırmakta ve Rumlarla Ermeni kaçakçılarına son derece kolaylık göstermekte bulunduğu, Emniyet Genel Müdürlüğünden alınan tezkerede bildirilmiş ve bu durum Edirne Valiliğine de yazılmış olduğundan, bu konuda etraflı bir araştırma yapılarak sonucun bildirilmesi temenni edilmektedir.
25 Mart 1915
Emniyet Genel Müdürü
İsmail
Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-1918 Cilt 1, Genelkurmay ATASE, Belge no:14

Görüntünün olası içeriği: yazı

https://www.facebook.com/194969063948460/photos/a.765558830222811/836979809747379/?type=3&theater

14 Ocak, 2019

OSMANLI Petrolü ile dünyanın en zengini olarak Dünyaya veda eden "yüzde beş GÜLBENKİYAN"

OSMANLI Petrolü ile dünyanın en zengini olarak Dünyaya veda eden "yüzde beş GÜLBENKİYAN"

1914'e yaklaşırken Gülbenkiyan Jön Türkler'e danışmanlık yaptı.
Dönemin maliye bakanı Cavid Bey ile yakından çalışarak Türkiye Merkez Bankası'nın ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) kurulmasında rol oynadı.
.................

Kalust Sarkis Gülbenkiyan: Yaşadığı dönemin en zengin insanı, 'Bay yüzde 5' lakaplı Üsküdarlı Ermeni işadamının hikâyesi


https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46838558

Calouste Gulbenkian

Petrol baronu Üsküdar doğumlu Osmanlı Ermenisi Kalust Sarkis Gülbenkiyan, 1955 yılında dünyanın en zengin insanı olarak ölmüştü. Osmanlı topraklarında bulunan petrol yatakları için imzalanan kontratlardan aldığı komisyonlar nedeniyle 'Bay yüzde 5' lakabıyla bilinen Gülbenkiyan'ın hayatı kitap oldu.
Gülbenkiyan'ın hikayesi ve servete kavuşması Jonathan Conlin'in "Bay Yüzde Beş: Dünyanın en zengin adamı Kalust Gülbenkiyan'ın pek çok hayatı" isimli kitabında anlatılıyor.
İstanbul'da doğan Gülbenkiyan öldüğü 1955 yılında modern dönem değerlerine göre 5 milyar sterlinlik servetiyle dünyanın en zengin kişisiydi.
Gülbenkiyan daha 19 yaşındayken hayatının ilk petrol sahasını o zamanlar Rusya İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan Bakü'de görmüştü. Petrolün büyük bir devrim başlatacağını öngören Gülbenkiyan, Orta Doğu'da geliştirdiği ilişkiler ağı sayesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun Asya kıtasındaki topraklarında bulunan petrol sahaları ile ilgili imzalanan tüm kontratlardan yüzde 5 komisyon alabileceği bir anlaşmaya imza attı.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde imzalanan bu anlaşma o dönemde pek de önemli görünmüyordu. Gülbenkiyan yıllarca bu hisseye sahip olmayı sürdürmek için uğraştı. 1950'lilere geldiğinde dünyanın en zengin petrol sahalarından yüzde 5'lik hisse oldukça büyük bir miktara denk geliyordu.
Gülbenkiyan 1880'li yıllarda şiddet olayları ve Osmanlı içerisindeki karışıklıklar nedeniyle İstanbul'dan ayrılmak zorunda kalmıştı. Londra'da eğitime başladıktan sonra İngiliz vatandaşlığına geçti ve aile şirketini de yavaş yavaş terk etti.
1914'e yaklaşırken Gülbenkiyan Jön Türkler'e danışmanlık yaptı. Dönemin maliye bakanı Cavid Bey ile yakından çalışarak Türkiye Merkez Bankası'nın ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) kurulmasında rol oynadı.
Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Osmanlı hükümeti bugünün Irak topraklarındaki petrol sahalarında kontrolü yitirmişti ancak TPAO'nun buradaki varlığı sürdü. Gülbenkiyan'ın şirketteki yüzde 5'lik hissesi onu çok zengin bir kişi haline getirdi.
Jonathan Conlin, kitabında Gülbenkiyan'ın çok da sevilen biri olmadığını yazıyor. Tüccarlık yetenekleri yüzünden pek çok kişiyle anlaşmazlık içine girmiş. Kitap ayrıca Gülbenkiyan'ın aile hayatını da mercek altına alıyor. Orta yaşlarında Ermeni bir doktorun tavsiyesi üzerine Gülbenkiyan, pek çok genç kadınla ilişki yaşarken iddiaya göre sağlığı pek de iyi olmayan eşi bu duruma itiraz etmemiş.
Gülbenkiyan öte yandan Sovyetler Birliği'nin sermaye sıkıntısına düşmesini fırsat bilerek birinci sınıf bir sanat koleksiyonuna sahip olmayı başarmış.

Lakust Sarkis GülbenkiyanTelif hakkıCALOUSTE GULBENKİAN FOUNDATİON

Modern Oligark

Gülbenkiyan sanat koleksiyonunu İngiltere ve Fransa'da korurken İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsız bir diktatörlük olan Portekiz'e yerleşti ve savaşı kazanan tarafta olmaya çalıştı.
Gülbenkiyan neredeyse her ülkede üst düzey bağları bulunan bugünün terimiyle modern bir oligark olarak yaşamıştı. Gülbenkiyan'ın sınır tanımayan azmi, İngiliz okullarına giden çocukları ve off-shore ticari çıkarlarıyla aslında geçmiş bir küreselleşme çağının ürünü.
Gülbenkiyan kurumsal yapıları kullanarak mülk sahibi oldu, vergi ödememek için kendisinin ve ailesinin ülkeler arasındaki sermaye hareketlerini idare etti.

Gülbenkiyan ve eşiTelif hakkıGETTY IMAGES

1931 yılına gelindiğinde Gülbenkiyan'ın serveti 4,6 milon sterlini aşıyordu. Ancak elindeki hisseleri ve borç senetlerini Liechtenstein'da kurduğu bir şirkette tuttuğundan o yıl sadece 100 İsviçre Frankı vergi ödemişti.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sermaye kontrolünün gelmesi ve ülkelerin sosyal devlet yapılanmasına geçmesiyle küresel anlamda vergiden kaçanlara hoşgörü gösterilmemeye başlandı. Bu yüzden Gülbenkiyan Portekiz'i faaliyetlerinin merkezi haline getirmeye karar verdi. Vergi düzenlemeleri nedeniyle sanat galerilerini de Londra ya da ABD'ye değil, Portekiz'e taşıdı.
Bugün Gülbenkiyan'ın sanat vakfı Avrupa'da en büyük hayırsever kurumlarının başında geliyor.
Ortadoğu'nun büyük güçleriyle aynı masada oynayan, dünyanın finans mimarisinin boşluklarından faydalanan, servete kavuşan ve lüks içinde yaşayan Bay Yüzde 5, Gülbenkiyan geçmiş zaman için eşsiz bir yetenek olabilir ama onun bugün ekonomik sahnedeki varisleri pek de farklı değil.

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700...