OSMANLI Petrolü ile dünyanın en zengini olarak Dünyaya veda eden "yüzde beş GÜLBENKİYAN"
1914'e yaklaşırken Gülbenkiyan Jön Türkler'e danışmanlık yaptı.
Dönemin maliye bakanı Cavid Bey ile yakından çalışarak Türkiye Merkez Bankası'nın ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) kurulmasında rol oynadı.
.................
1914'e yaklaşırken Gülbenkiyan Jön Türkler'e danışmanlık yaptı.
Dönemin maliye bakanı Cavid Bey ile yakından çalışarak Türkiye Merkez Bankası'nın ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) kurulmasında rol oynadı.
.................
Kalust Sarkis Gülbenkiyan: Yaşadığı dönemin en zengin insanı, 'Bay yüzde 5' lakaplı Üsküdarlı Ermeni işadamının hikâyesi
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46838558
Petrol baronu Üsküdar doğumlu Osmanlı Ermenisi Kalust Sarkis Gülbenkiyan, 1955 yılında dünyanın en zengin insanı olarak ölmüştü. Osmanlı topraklarında bulunan petrol yatakları için imzalanan kontratlardan aldığı komisyonlar nedeniyle 'Bay yüzde 5' lakabıyla bilinen Gülbenkiyan'ın hayatı kitap oldu.
Gülbenkiyan'ın hikayesi ve servete kavuşması Jonathan Conlin'in "Bay Yüzde Beş: Dünyanın en zengin adamı Kalust Gülbenkiyan'ın pek çok hayatı" isimli kitabında anlatılıyor.
İstanbul'da doğan Gülbenkiyan öldüğü 1955 yılında modern dönem değerlerine göre 5 milyar sterlinlik servetiyle dünyanın en zengin kişisiydi.
Gülbenkiyan daha 19 yaşındayken hayatının ilk petrol sahasını o zamanlar Rusya İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan Bakü'de görmüştü. Petrolün büyük bir devrim başlatacağını öngören Gülbenkiyan, Orta Doğu'da geliştirdiği ilişkiler ağı sayesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun Asya kıtasındaki topraklarında bulunan petrol sahaları ile ilgili imzalanan tüm kontratlardan yüzde 5 komisyon alabileceği bir anlaşmaya imza attı.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde imzalanan bu anlaşma o dönemde pek de önemli görünmüyordu. Gülbenkiyan yıllarca bu hisseye sahip olmayı sürdürmek için uğraştı. 1950'lilere geldiğinde dünyanın en zengin petrol sahalarından yüzde 5'lik hisse oldukça büyük bir miktara denk geliyordu.
Gülbenkiyan 1880'li yıllarda şiddet olayları ve Osmanlı içerisindeki karışıklıklar nedeniyle İstanbul'dan ayrılmak zorunda kalmıştı. Londra'da eğitime başladıktan sonra İngiliz vatandaşlığına geçti ve aile şirketini de yavaş yavaş terk etti.
1914'e yaklaşırken Gülbenkiyan Jön Türkler'e danışmanlık yaptı. Dönemin maliye bakanı Cavid Bey ile yakından çalışarak Türkiye Merkez Bankası'nın ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) kurulmasında rol oynadı.
Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Osmanlı hükümeti bugünün Irak topraklarındaki petrol sahalarında kontrolü yitirmişti ancak TPAO'nun buradaki varlığı sürdü. Gülbenkiyan'ın şirketteki yüzde 5'lik hissesi onu çok zengin bir kişi haline getirdi.
Jonathan Conlin, kitabında Gülbenkiyan'ın çok da sevilen biri olmadığını yazıyor. Tüccarlık yetenekleri yüzünden pek çok kişiyle anlaşmazlık içine girmiş. Kitap ayrıca Gülbenkiyan'ın aile hayatını da mercek altına alıyor. Orta yaşlarında Ermeni bir doktorun tavsiyesi üzerine Gülbenkiyan, pek çok genç kadınla ilişki yaşarken iddiaya göre sağlığı pek de iyi olmayan eşi bu duruma itiraz etmemiş.
Gülbenkiyan öte yandan Sovyetler Birliği'nin sermaye sıkıntısına düşmesini fırsat bilerek birinci sınıf bir sanat koleksiyonuna sahip olmayı başarmış.
Modern Oligark
Gülbenkiyan sanat koleksiyonunu İngiltere ve Fransa'da korurken İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsız bir diktatörlük olan Portekiz'e yerleşti ve savaşı kazanan tarafta olmaya çalıştı.
Gülbenkiyan neredeyse her ülkede üst düzey bağları bulunan bugünün terimiyle modern bir oligark olarak yaşamıştı. Gülbenkiyan'ın sınır tanımayan azmi, İngiliz okullarına giden çocukları ve off-shore ticari çıkarlarıyla aslında geçmiş bir küreselleşme çağının ürünü.
Gülbenkiyan kurumsal yapıları kullanarak mülk sahibi oldu, vergi ödememek için kendisinin ve ailesinin ülkeler arasındaki sermaye hareketlerini idare etti.
1931 yılına gelindiğinde Gülbenkiyan'ın serveti 4,6 milon sterlini aşıyordu. Ancak elindeki hisseleri ve borç senetlerini Liechtenstein'da kurduğu bir şirkette tuttuğundan o yıl sadece 100 İsviçre Frankı vergi ödemişti.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sermaye kontrolünün gelmesi ve ülkelerin sosyal devlet yapılanmasına geçmesiyle küresel anlamda vergiden kaçanlara hoşgörü gösterilmemeye başlandı. Bu yüzden Gülbenkiyan Portekiz'i faaliyetlerinin merkezi haline getirmeye karar verdi. Vergi düzenlemeleri nedeniyle sanat galerilerini de Londra ya da ABD'ye değil, Portekiz'e taşıdı.
Bugün Gülbenkiyan'ın sanat vakfı Avrupa'da en büyük hayırsever kurumlarının başında geliyor.
Ortadoğu'nun büyük güçleriyle aynı masada oynayan, dünyanın finans mimarisinin boşluklarından faydalanan, servete kavuşan ve lüks içinde yaşayan Bay Yüzde 5, Gülbenkiyan geçmiş zaman için eşsiz bir yetenek olabilir ama onun bugün ekonomik sahnedeki varisleri pek de farklı değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder