19 Ocak, 2019

İŞTE “KÜRT” ÖNDERİ ! "Müslüman kürt milletinin mi , Batı ve batıl ın gazı ile Ermenistan hayalindeki ASALA nın mı lider kadrosu."

İŞTE “KÜRT” ÖNDERİ !
"Müslüman kürt milletinin mi , Batı ve batıl ın gazı ile Ermenistan hayalindeki ASALA nın mı lider kadrosu."
Aşağıdaki yazıyı okuyun
ve
Karar verin...
Ve Derin Devlet denen, SOYSUZ, soytarı..
Sen uyu ve uyut.
Muhatap aldığın oyuncakları BÜYÜT
Büyüt ki milletin birlik beraberliğine meftunları, UNUT


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, yazı ve açık hava
Necati Çavdar bir anı paylaştı.
2 dk.
İŞTE “KÜRT” ÖNDERİ !
"Müslüman kürt milletinin mi , Batı ve batıl ın gazı ile Ermenistan hayalindeki ASALA nın mı lider kadrosu."
Aşağıdaki yazıyı okuyun
ve
Karar verin...
Ve Derin Devlet denen, SOYSUZ, soytarı..
Sen uyu ve uyut.
Muhatap aldığın oyuncakları BÜYÜT
Büyüt ki milletin birlik beraberliğine meftunları, UNUT
“””
DERSİM’İN ASİ KIZI SARA’NIN ÖLÜMSÜZ ANISINA !
Sarkis Hatspanian /
1990’lı yılların sonuydu. Paris’te yaşayan Dersimli bir Ermeni dostum Kürt özgürlük hareketi için değerli hizmetleri olan hemşehrisi Sakine Cansız’ın Fransa’ya politik iltica talebinin olumlu yanıtlanması ricasıyla başvurunun yapıldığı devlet kurumu OFPRA’nın üst derecedeki yetkililerinden olan üniversiteden yakın bir arkadaşıma başvurmuş ve onun hem 1915, hem de 1938 soykırım mağduru bir ailenin evladı olmakla beraber, politik tutuklu olarak bulunduğu uzun mahpusane yıllarında çok ağır işkencelere maruz kalmış olduğunu da anlatmıştı.
Değerli SARA’yla (Ben Sakine Cansız’ı bu ismiyle tanıdım) ilk kez Paris’te, Silopi’nin Ermeni Varto aşiretinden sınıf arkadaşıma ait işyerinde, zamanında onun iltica başvurusunun kabul edilmesi için yardımını esirgemeyen Dersimli Ermeni arkadaşım vasıtasıyla tanışmıştım. Onunla neredeyse bütün bir gün Ermeni davası, Doğu ve Batı Ermenistan sorunları, Dağlık Karabağ özgürlük mücadelesi, kendi doğup-büyüdüğü Dersim’in yüzlerce Ermeni köyleriyle hısımlık ilişkileri olduğunu bildiği aşiretlerdeki Ermeni insanlar, yaşamış olduğu Kharbert (Elazığ) ve tutuklu bulunduğu Tigranakert (Diyarbakır) mahpusanesinden yakınen bildiği ortak dostumuz, çocukluk ve okul arkadaşım Liceli Garbis hakkında uzun uzun konuşup durduk.
Kürt özgürlük hareketinin benim de yakınen bildiğim 1980’li yıllarının ilk dönemleriyle ilgili olarak yaptığımız sohbette, kanımca değişik siyasal güç merkezlerinin ‘yönlendirme ve güdümünde’ bulunduğunu belirttiğim üyesi olduğu hareketin savunduğu çizgisiyle, hemfikir ol(a)madığımız politikaları hakkında konuşurken bile, benim pek sert eleştirilerime çok olgunca bir davranış sergileyen duruşuyla, ‘tüm hataları ve sevaplarıyla birlikte’ içinde yoğrulduğu mücadelenin ne denli sadık bir yandaşı olduğunu gözlemleme imkanım olmuştu.
İkinci karşılaşmamız Almanya’da ve bu kez büyük bir tesadüf eseri anamla-babamın ikamet ettiği iltica yurdunda, bizimkilerin hemen kapı komşusu, Diyarbakır zindanındaki işkencehanelerden geçirilmiş eski PKK üyesi bir Kürt bayanın tek odalı dairesinde olmuştu. Gerçek ismi olmadığını işte o gün öğrendiğim SARA adını Ermeni kimliğini hiç yaşayamamış nenesinin hissetmiş olduğuna emin olduğu tarif edilemez acılara duyduğu saygıdan dolayı, onun anısını canlı tutmak için gururla taşıdığı hakkında bilgilendirilmemle Sakine’ye çok derin bir saygı duydum. Rahmetli babamın da katıldığı bu sohbet esnasında ona «ASLINIZA SAHİP ÇIKIN KIZIM, ASLINIZ HAKKINDA OTURUP ARAŞTIRIN, BİLGİLENİN, ÖZÜNÜZÜ, SOYUNUZU ÖĞRENİN VE KİMLİĞİNİZE SAHİP ÇIKIN, BEN MEMLEKETİ ADIM ADIM GEZMİŞ BİRİYİM, KIZILBAŞLARIN BİZİM ÖZBEÖZ KARDEŞLERİMİZ OLDUĞUNU İYİ BİLİRİM... BİZ BİR ELMANIN İKİ YARISI GİBİYİZ» deyişini de, babama “BU TOPRAKLARDA ÖZGÜRLÜK RÜZGARI ESTİĞİNDE, ÖZÜ ERMENİ OLAN İNSANLARIN ARTIK BAŞKA KİMLİKLER ARDINA SAKLANMADAN KENDİ ETNİK AİDİYETLERİNİ KORKMADAN, LAYIKIYLA YAŞAYACAKLARI GÜNLER DE GELECEK, BİZ BUNUN İÇİN DE KAVGA VERECEĞİZ” diyen Sakine’nin ifade ettiği güven verici sözlerindeki samimiyeti de hiç unutmadım.
O’nu Doğu Ermenistan’a davet ederek, SARA nenesinin soydaşlarının yaşadığı devleti ziyaret etmesini can-ı gönülden arzulamış olduğum halde, memlekete değerli Sara yerine, ne acıdır ki onun Paris’te haince katledildiği haberi geldi. Hayatımda pek kısa da olsa tanıma şerefine nail olduğum, belleğim ve yüreğimde derin bir iz bırakan değerli insanlardan birisi olarak hep anacağım unutulmaz SARA Sakine Cansız’ın ölümsüz anısı önünde saygıyla eğiliyor, Dersim’in bu asi kızının omuzladığı acı ve kavga dolu yaşamının ACIYI BAL EYLEYEN herkese örnek olmasını diliyorum.
DERSİM’İN KİRAKOS (BATMAN) ERMENİ KÖYÜNDE DOĞMA-BÜYÜME YİĞİT İNSAN (SARA) SAKİNE CANSIZ’IN ANISI ÖLÜMSÜZDÜR !
Sarkis HATSPANIAN
Yerevan, 12.ocak.2013
DOĞU ERMENİSTAN
http://www.gelawej.net/…/8160-dersmn-as-kizi-saranin-oeluem…
“”””
//////////////////////////////////////////////////////////
Mesut Aslanyürek
BDP ve PKK, KÜRTLERİ ATEŞE SÜRÜKLÜYOR
PKK 1976 da kuruldu. Doğuda bir köyde Amerika'nın bilgisi dahilinde ve MİT eliyle kuruldu. Bunun baş mimarı Kesire Öcalan'ın babasıdır. Kurmalarının asıl sebebide Suriye'dir. Yani oralardan gelebilecek tehdit veya herhangi bir şeye karşıdır ama beklenen veya gelmesi gereken tehdit gelmedi. Suriye'den Türkiye'ye karşı hiç bir zaman kötülük gelmedi, zararıda olmadı. Asıl zararı ve kötülüğü Türkiye'den Suriye görmüştür ama yinede Suriye'den zarar gelir düşüncesiyle MİT destekli bir silahlı terör grubu kurulmuştur ve bu grubun Kürt halkı ile uzaktan yakından hiç bir ilişkisi yoktur. En azından 1980 li yılların ortalarına kadar olmamıştır.
PKK nın 1984 yılında işlediği ilk silahlı saldırıya kadar geçen zamana kısaca bir göz attığımızda, o yılların iç savaş denebilecek ölçüde silahlı eylemlerin olduğu ve gerçekleştirildiği yıllar olduğunu görürüz. Amerika ve diğer emperyalist devletlerin Türkiye üzerinde oynadıkları oyunlara karşı ayaklanan bir devrimci hareketi vardı. O harekatın içinde bütün azınlıklar yer alıyordu ki bunların en başta olanları Kürtlerdir. Yani Amerika'ya, Natoya ve Türkiye üzerinde oynanan bütün oyunlara karşı, etnik kökene bakılmaksızın her kökenden olan devrimciler aynı saflarda omuz omuzaydılar.
Peki bu devrimcilerin karşısında kimler vardı? Kimler tarıyordu kahvehaneleri? Kimler tarıyordu otobüs duraklarında bekleyen öğrencileri? Kimler veriyordu ateşe Kahraman Maraş'ı? Ve kim örgütlüyordu katliamları?
Perde arkasında Emperyalist devletlerin bizzat kendileri ve sahnede onların taşeronları, onların peçete tutucuları, onların göt yalayıcıları, onların hizmetçileri ve resmen onların köpekleri olan faşistlerdir. “Komunistler sizi öldürecek”, “Komunistler gelirse din elden gidecek”... gibi uyduruk sözlerle beyinleri yıkanan dünün MHP lileridir. Kahraman Maraş katliamında bizzat rol alan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarıdır. Fakat bugün baktığımızda Komunistler hakkında atılan kuru iftiralarla hiçte böyle olmadığını görüyor ve asıl bugünün din tüccarları tarafından dinin yok olduğuna şahit olmaktayız. Biz gerçekleri zaten görüyorduk. Eğer böyle olmasaydı, bugün ne Deniz Gezmiş ve ne de Nazım Hikmet, karşı taraftan itibar görmezdi.
1976 – 1980 yılları arasında PKK bir güç haline gelmiş ve bu zaman içerisinde sadece MİT tarafından kullanılmıştır. Hatta yine aynı MİT o zamanda işlenen faili meçhulleri onlara işletirmiştir.
12 Eylül 1980 Kenan Evren faşist darbesinin geleceği belliydi ama zamanı belli değildi. Hatta Kenan Evren “zamanın olgunlaşmasını bekledik” demiştir. Olgunlaşmasını beklediğimiz bir meyve gibi. Fakat Evren'in bilhassa bu sözünden, darbeyi Amerikalıların istediğini ve yaptırdığını anlıyoruz çünkü hiç bir ev sahibi, bir olumsuzluğu önlemek için bir ailenin önce yok olmasını beklemez. Gittikçe daha fazla çürümekte olduğunu gördüğümüz bir meyveyide beklemeyiz. Ve Eylül 1980 darbesi gerçekleşir. Bu darbe 50 savaşa mukabildir. Ölenler, öldürülenler, göz göre göre kaybolanlar, idam edilenler, fişlenenler, infaz edilenler, işkencede yok olanlar, tıka basa olan zindanlar, faili meçhuller, açlık, sefalet, korku... ve susturulan insan.
Bu darbe ile birlikte Amerika'nın isteği doğrultusunda Türkiye dizayn edilirken, aynı zamanda yine Amerika'nın eliyle Büyük İsrail'in, Kürdistan adını alacak zemin hazırlanıyordu. Böylece PKK, hem Amerika'nın, hem de Avrupa devletlerinin ve bir kısım MİT'in desteği ile dağa çıkar. Buradaki amaç, PKK nın Türkiye'deki Anti – Amerikancı odaklara karşı kullanılmasıdır fakat kısa bir süre sonra, aslında çok değişik işler için kurulan PKK, birden Kürt halkının savaşçıları haline dönmüştü. Buna rağmen dış destekler sürdü ve hala sürmektedir. Her devletten silah temin edebildiler. Her devlete uyuşturucu soktular ve sokarlarken, uyuşturucu ile mücadele eden ülkeler bile göz yumarak PKK nın bu yolda dünya birincisi olmasını sağladılar. Uyuşturucudan elde edilen para ile dünyanın en zengini oldular. Kuvvetlendikçe kuvvetlendiler ve Türk askerlerine, vur kaç yöntemleriyle tam 30 yıl kan kusturdular.
Ne Kürtler ve ne de Türkler, hiç bir zaman bu gidişatı kabbullenmedi ve halkın kabullenmediğini gören TSK, devamlı PKK ya karşı bir savaş halindeydi. PKK nın Amerika ve diğer devletler tarafından silahlandırıldığı ve beslenildiği bilinmesine rağmen her iki tarafın halkları uyutularak ve kandırılarak savaş devam etti. Oysa yılan başının kim olduğu bellidir. Belli başlı kurumlar ve halkın çoğunluğu bunu görüyor ve biliyor ama bütün talimatların oradan geldiği saklanabiliyordu.
Çok ta uzun olması gereken bu yazıyı herkes okuyabilsin diye kısa tutup birkaç cümle ile bitirmek istiyorum.
Türkiye mozaik bir ülkedir ve bu herkese nasip olmayan bir zenginliktir. Türkiye'nin geleceği çok parlaktır ve Amerika dahil bütün devletler bunun bilincindedir. Bu nedenle Türkiye'nin sonu hazırlanmış ve bütün kurum ve kuruluşlar bu gidişata alet edilmişlerdir.
İki proje ile sonu hazırlanan Türkiye'nin birbirlerine kenetlenmiş insanları, biri BOP ve diğeride Kürtlerin eliyle B.İsrail projelerini sonsuzluğa gömeceklerdir. İç içe girmiş halkların başka hiç bir seçenekleri yoktur. Tek bir Türkiye var ve o hepimizindir. PKK Kürtlere karşı hiç bir zaman samimi olmamıştır. Sol görünmüş, sağ vurmuştur. Kendi insanını başkalarının emriyle katletmiştir. Gerçek anlamda devrimci değildir. PKK Kürt halkını gerek Amerika'ya gerekse İsrail'e ve aynı zamanda Fethullah vampirlerine yem olarak tepside sunmaktadır. Doğunun geri kalmışlığının % 90 ı, PKK nın göz yumduğu feodal yapıdan kaynaklanmaktadır. Bu dereceye kadar gelmelerinde dış desteklerin yanısıra vatan hainlerinin yuvalandığı MİT teşkilatı çok büyük adımlar atmıştır.
Son sözüm: Sevgili Kürt kardeşim! Gerçekten solcuysan, devrimciysen, emperyalizme ve faşizme karşıysan, en önemlisi halkların gerçek bağımsızlığından ve özgürlüklerinden yanaysan gittiğin yoldan gemen geri dön ve gel ! Kendi dünyamızı, kendi bağımsızlığımızı beraber kuralım. Gerdek gecesine girerken başkalarının, hatta düşmanımızın şeyine neden muhtaç oluyoruz? Anlamakta çok zorluk çekiyorum. Sen kendin gerçekten bunu anlıyor ve kavrıyor musun?
Mesut Aslanyürek
Yorumlar
  • TC Mustafa Zor MESUT ASLANYÜREKIN bu yazisi malesef bir gercegi HAYKIRISTIR.TC.Devleti Cok partili döneme girmesi(1950) den sonra ve NATO üyeligi ile artik kazanmis oldugu TAM BAGIMSIZ devlet statüsünden Batinin ve israelin "gizli" yapilanmalarina MIT ,Devlet ve TSK adeta hainlerce SARILMISTIR.bu sarmal ilk meyvesini 1960 ihtilali ve ondan sonra gelen tüm sürec ve ihtilal ve karanlik dönemlerde kendilerini ve konumlarini saglamlastirarak bu günlere kadar gelinmistir.Yukaridaki YAZI cok önemlidir, bir gercegin ta kendisidir.Alinmasi gereken dersler vardi VATANDASIMIZ ACISINDAN.O sürecler farkli sekilde devam etmektedir.Halkimizi ve MILLETIMIZI uyarmamiz lazim , dönen dolaplarin hepsi BOB plani ve ISRAELIN güvenligi ICINDIR.Saygilarimla.
  • Hikmet Çiftçi GERÇEKLERİ YAZANLARA SELAM OLSUN.
    2

Hiç yorum yok:

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700&...