https://www.facebook.com/servervakfi/photos/a.1041895545831343/1041897592497805/?type=3&__tn__=K-R
Doç.Dr. Duran Bülbül: Ülke büyüyor. Fakat kalkınmıyoruz.
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Duran Bülbül, SERVER Vakfı’nda 2016 Bütçesini değerlendirdi.
Server Vakfı başkanvekili Av. Mehmet Ali Bulut başkanlığında yapılan Çarşamba Sohbeti programında Doç. Dr. Duran Bülbül, fikirlerini şöyle ortaya koydu:
Bütçe deyince hepimizi ilgilendiren bir durum var.
Bir ülkenin bütçesi ne kadar düzgün ise o ülkede insan hakları da o kadar düzgündür.
Bütçe ile aslında ülkenin kaderi çiziliyor.
Bir oyla da kaderimiz belirleniyor.
Ne zaman kriz varsa bütçe yönetilemediği içindir.
Bir ülkenin borcu ne kadar çok olursa o ülkenin dirayeti de o kadar az olur.
Bu ülkede ne zaman iyi iş yapılsa bir zabıta vakası ile karşılaşılıyor.
İran'a ambargo koyarak bize engel olanlar, şimdi İran pastasından pay almak için İran'ın kapısını aşındırıyor.
Peki İran’da ne değişti?
Türkiye’ye Halk Bankası dolayısıyla ambargo kondu.
2002 Türkiye için kırılma noktası.
2003 Bütçesiyle durum değişmeye başladı.
2002 de %11 olan bütçe açığı 2006 da %011 seviyesine düştü.
Mathris Kriteri’ne göre bütçe açığı %3ler normal karşılanırken bizde AB standartlarının çok aşağılarına indirilebildi.
2009 da yeniden bütçe açığı 2009 da %5 seviyesine yükseldi.
2011 de ise %1,5lar seviyesinde.
Bu gün faiz dışı fazlada AB'den ilerdeyiz.
Büyümemizi üretim ve dış satımla değil de sıcak para ile sürdürüyoruz. Sıcak paraya 600 milyon dolar faiz ödüyoruz.
Yıllık 200 milyar dolar sıcak paraya ihtiyaç var. %4 büyüme için bu parayı getirmeye mecburuz.
Bunu da yüksek faiz ile sağlıyoruz.
Bütçe açığı;
2002 de %70 idi.
2012 de %30
Dış borç:
2002 de %22
2012 de %12
Gelinen noktada kamu borçları azaldı.
Bireysel ve özel sektör borçları çok arttı.
Özel sektörün tüm borcu %64 seviyesinde
Bireysel borçlanmada durum;
2002 de %1,9 iken 2012 de ise %21 lere yükseldi.
Gayri safi milli hasılamızın %16sı borç
184 milyar dolar borcumuz var.
TASARRUF ETMİYORUZ..ÜRETMİYORUZ. TÜKETİYORUZ.
2002 de GayriSafiMilli hâsılanın sadece %4 borç iken bu gün %23 rakamına çıktı.
2002 de faiz ve kur farkları sıkıntısı içinde idik.
Şimdide borçlar dolayısıyla çok riskli durumdayız.
TASARRUF ETMİYORUZ
Tasarruf konusunda dünya ortalaması %33
Çin'de ise %50 .
Bizde sadece %9.
Vatandaşın tasarrufu artırılmadan bir şey yapamayız.
Tasarruf etmiyoruz..Üretmiyoruz. Tüketiyoruz.
Bu durumda bir yol kazası ile karşı karşıya kalabiliriz.
Sıcak para kırılganlıkları artırır.
Ev, araba vs aldık. Borç ile aldık. Tasarruf ederek bunu alamayız.
Kriz yaşarsak konut sektöründe olur.1,5 milyon konut var.
Dünyada hiçbir ülkede kredi alarak konut yapan yok
Enerjide %98 dışa bağımlı ülke yok
Ülke büyüyor fakat kalkınamıyoruz.
Ülkede değişim oldu , fakat..
Rekabet konusunda AB’de 24. idik. Şimdi ise 44. sıradayız.
Dış baskı ile enflasyon çok düşük tutuluyor. Enflasyon %10 larda olmalı. %4 enflasyon fakirlik getirir.
VATANDAŞ VE HÜKÜMET BORÇLU
Bütçede bir açık kapatılıyor, diğeri açılıyor.
Vatandaş ve hükümet borçlu.
İnsanımızı yeniden üretilebilir hale getirmeden çözüm yok.
İhracat, tarım, ARGE, artırılmalı. Eğitim ve sağlık reformu yapılmalı. Yeni bir vergi sistemi gerek.
Dünyada kayıt dışı %8, bizde %85
Kayıt dışı vergilendirilirse borç alan değil borç veren hale geliriz.
50 milyon insan oy kullanıyor. Üç milyon insan vergi veriyor. Bütün yük üç milyonun üzerine yıkılmış durumda.
Dolaylı vergi dünyada %25.. Bizde ise %75..Devlet gelirinin %65’ni KDV+ÖTV den sağlıyor. Oysa harcamadan değil kazançtan vergi alınmalı.
Adil, ödenebilir yeni bir vergi sitemine geçilmeli.
(Necati Çavdar) — Necati Çavdar ile birlikte.
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Duran Bülbül, SERVER Vakfı’nda 2016 Bütçesini değerlendirdi.
Server Vakfı başkanvekili Av. Mehmet Ali Bulut başkanlığında yapılan Çarşamba Sohbeti programında Doç. Dr. Duran Bülbül, fikirlerini şöyle ortaya koydu:
Bütçe deyince hepimizi ilgilendiren bir durum var.
Bir ülkenin bütçesi ne kadar düzgün ise o ülkede insan hakları da o kadar düzgündür.
Bütçe ile aslında ülkenin kaderi çiziliyor.
Bir oyla da kaderimiz belirleniyor.
Ne zaman kriz varsa bütçe yönetilemediği içindir.
Bir ülkenin borcu ne kadar çok olursa o ülkenin dirayeti de o kadar az olur.
Bu ülkede ne zaman iyi iş yapılsa bir zabıta vakası ile karşılaşılıyor.
İran'a ambargo koyarak bize engel olanlar, şimdi İran pastasından pay almak için İran'ın kapısını aşındırıyor.
Peki İran’da ne değişti?
Türkiye’ye Halk Bankası dolayısıyla ambargo kondu.
2002 Türkiye için kırılma noktası.
2003 Bütçesiyle durum değişmeye başladı.
2002 de %11 olan bütçe açığı 2006 da %011 seviyesine düştü.
Mathris Kriteri’ne göre bütçe açığı %3ler normal karşılanırken bizde AB standartlarının çok aşağılarına indirilebildi.
2009 da yeniden bütçe açığı 2009 da %5 seviyesine yükseldi.
2011 de ise %1,5lar seviyesinde.
Bu gün faiz dışı fazlada AB'den ilerdeyiz.
Büyümemizi üretim ve dış satımla değil de sıcak para ile sürdürüyoruz. Sıcak paraya 600 milyon dolar faiz ödüyoruz.
Yıllık 200 milyar dolar sıcak paraya ihtiyaç var. %4 büyüme için bu parayı getirmeye mecburuz.
Bunu da yüksek faiz ile sağlıyoruz.
Bütçe açığı;
2002 de %70 idi.
2012 de %30
Dış borç:
2002 de %22
2012 de %12
Gelinen noktada kamu borçları azaldı.
Bireysel ve özel sektör borçları çok arttı.
Özel sektörün tüm borcu %64 seviyesinde
Bireysel borçlanmada durum;
2002 de %1,9 iken 2012 de ise %21 lere yükseldi.
Gayri safi milli hasılamızın %16sı borç
184 milyar dolar borcumuz var.
TASARRUF ETMİYORUZ..ÜRETMİYORUZ. TÜKETİYORUZ.
2002 de GayriSafiMilli hâsılanın sadece %4 borç iken bu gün %23 rakamına çıktı.
2002 de faiz ve kur farkları sıkıntısı içinde idik.
Şimdide borçlar dolayısıyla çok riskli durumdayız.
TASARRUF ETMİYORUZ
Tasarruf konusunda dünya ortalaması %33
Çin'de ise %50 .
Bizde sadece %9.
Vatandaşın tasarrufu artırılmadan bir şey yapamayız.
Tasarruf etmiyoruz..Üretmiyoruz. Tüketiyoruz.
Bu durumda bir yol kazası ile karşı karşıya kalabiliriz.
Sıcak para kırılganlıkları artırır.
Ev, araba vs aldık. Borç ile aldık. Tasarruf ederek bunu alamayız.
Kriz yaşarsak konut sektöründe olur.1,5 milyon konut var.
Dünyada hiçbir ülkede kredi alarak konut yapan yok
Enerjide %98 dışa bağımlı ülke yok
Ülke büyüyor fakat kalkınamıyoruz.
Ülkede değişim oldu , fakat..
Rekabet konusunda AB’de 24. idik. Şimdi ise 44. sıradayız.
Dış baskı ile enflasyon çok düşük tutuluyor. Enflasyon %10 larda olmalı. %4 enflasyon fakirlik getirir.
VATANDAŞ VE HÜKÜMET BORÇLU
Bütçede bir açık kapatılıyor, diğeri açılıyor.
Vatandaş ve hükümet borçlu.
İnsanımızı yeniden üretilebilir hale getirmeden çözüm yok.
İhracat, tarım, ARGE, artırılmalı. Eğitim ve sağlık reformu yapılmalı. Yeni bir vergi sistemi gerek.
Dünyada kayıt dışı %8, bizde %85
Kayıt dışı vergilendirilirse borç alan değil borç veren hale geliriz.
50 milyon insan oy kullanıyor. Üç milyon insan vergi veriyor. Bütün yük üç milyonun üzerine yıkılmış durumda.
Dolaylı vergi dünyada %25.. Bizde ise %75..Devlet gelirinin %65’ni KDV+ÖTV den sağlıyor. Oysa harcamadan değil kazançtan vergi alınmalı.
Adil, ödenebilir yeni bir vergi sitemine geçilmeli.
(Necati Çavdar) — Necati Çavdar ile birlikte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder