KATİLLER : Sözde medeniyet ve demokrasi adına işgal etikleri, sömürdükleri ülkelerde milyonları katlettiler
HIRSIZLAR : Köle olarak çalıştırıp, işgal edip kaynakları soydular
ARSIZLAR : Hiç suçları yokmuş gibi başkalarını pişkince suçladılar
HIRSIZLAR : Köle olarak çalıştırıp, işgal edip kaynakları soydular
ARSIZLAR : Hiç suçları yokmuş gibi başkalarını pişkince suçladılar
Fotoğraf, 1900′lü yılların başında, Belçika Kralı II. Leopold’un Afrika’daki sömürgelerinden biri olan Kongo’da, bir din adamı tarafından gizlice çekildi.
Fotoğraftaki adam, kendisi gibi köle olan ve yeterince kauçuk toplayamadığı için cezalandırılan 5 yaşındaki kızının kesilen sol eli ve sağ ayağına bakıyor.
Bu korkunç fotoğraf 1885 ve 1908 yılları arasında Kral Leopold’un Afrika’daki hâkimiyeti süresince işlenen 5 milyon cinayet ve sayısız işkenceden sadece birisinin tanığı ve Kral Leopold’un, Afrika’da sahip olduğu topraklardan elini çekmesi ile sonuçlanan medya tepkisini başlatan belgelerden birisi.
Fotoğraftaki adam, kendisi gibi köle olan ve yeterince kauçuk toplayamadığı için cezalandırılan 5 yaşındaki kızının kesilen sol eli ve sağ ayağına bakıyor.
Bu korkunç fotoğraf 1885 ve 1908 yılları arasında Kral Leopold’un Afrika’daki hâkimiyeti süresince işlenen 5 milyon cinayet ve sayısız işkenceden sadece birisinin tanığı ve Kral Leopold’un, Afrika’da sahip olduğu topraklardan elini çekmesi ile sonuçlanan medya tepkisini başlatan belgelerden birisi.
Köle Nsala, Belçikalılar tarafından öldürülen 5 yaşındaki kızı Boali’nin kesik el ve ayağına bakıyor,1904...
Yaklaşık 23 yıl süren işkencenin belki de en net anlatan fotoğraf karesi.
Uzuvları kesilmiş Kongolular
Uzuvları kesilmiş Kongolular
////////////////////////////////////
Avrupa’lılar i Afrika‘yı parçalayıp paylaşırken, 1835 ile 1909 seneleri arasında yaşayan Belçika Kralı 2. Leopold, yerli kabileleri “medenileştirmek” adı altında Kongo’ya misyonerler göndermeye başladı ve pastadan kendine büyük bir pay kaptı, öyle ki Avrupa devletleri Kongo’yu Kral 2. Leopold ‘un özel mülkü olarak tescillemişlerdi.
//////////////////////////////////////
https://www.afam.org.tr/belcikanin-kara-tarihi-kral-ikinci-leopoldun-kongo-katliami/Belçika’nın Kara Tarihi: Kral II. Leopold’un Kongo Katliamı
Afrika kıtası denildiğinde akla ilk gelen zengin kaynaklar ve sömürge düzenidir. Sömürgecilik söz konusu olduğunda ise eleştirilerin çoğu İngiltere ve Fransa üzerinden yapılır. Ancak Afrika’daki sömürü düzeninde en az bu iki ülke kadar sorumlu olan bir diğer ülke de Belçika’dır. Belçika’nın bu kıtada uyguladığı politikalar ya Ruanda’da olduğu gibi soykırıma giden süreçteki altyapıyı hazırlamıştır ya da bugünkü ismiyle Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde olduğu gibi doğrudan katliamlarla sonuçlanmıştır.
Orta Afrika’da yer alan ve aynı bölgedeki Kongo Cumhuriyeti, Uganda, Ruanda, Burundi, Tanzanya, Zambiya, Angola, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Güney Sudan’la sınır komşusu olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti geniş yüzölçümüyle kıtanın en büyük ülkelerinden biridir. Sömürgecilik öncesi dönemde çeşitli krallıklar tarafından yönetilen ülke aktif ticaretle uğraşmış, Coğrafi Keşifler’den sonra da Avrupalı devletlerin ilgisini çekmeye başlamıştır. Atlas Okyanusu’na kıyısı bulunan ülkenin bu bölgelerinde Avrupalılar tarafından hem mal hem de köle ticareti yapılmıştır ve bu durum yaklaşık 5 milyon insanın hayatını etkilemiştir. Belçika’nın Kongo ile teması, Avrupalı devletlerin ülkenin orta kesimlerine ilerlemesiyle başlamıştır. Ülkede söz sahibi olmak isteyen Belçika kıtadaki diğer devletlerle güç mücadelesine girmiştir.
Belçika Kralı’nın Sömürge Arzusu
Afrika kıtasının zenginliklerinden faydalanmak için oldukça istekli bir tutum sergileyen Kral II. Leopold’un girişimleriyle Afrika’yı medenileştirmek (!) ve köle ticaretine son vermek için 1876 yılında Uluslararası Afrika Birliği kurulmuştur. Kurulan birlik Afrika kıtasının keşfinin planlanması ve finanse edilmesi için kullanılmıştır. Merkezi Brüksel’de bulunan birliğin, kuruluş planlarında ulusal komitelere ayrılması ve her bir komitenin bulunduğu ülke tarafından finanse edilmesi planlanmıştır. İngiltere ve Fransa’nın bölgede sağladığı hâkimiyeti kaybetmemek için diğer ülkelerle dostluk ilişkileri sürdürmeyi tercih etmesi Belçika’yı ön plana çıkartmıştır. Belçika, ulusal bir komite atayan ilk ülke olmuş, II. Leopold bu komiteyi kendi özel servetinden finanse etmiştir.
II. Leopold’un Kongo’nun zenginliklerinden faydalanma arzusu, Afrika’da araştırmalar yapan ve bunun için başta İngiltere olmak üzere çeşitli devletlerden destek alan gazeteci Henry Stanley’in ülke ile ilgili yaptığı çalışmalar ile birleşince, Stanley 1879 yılında görevli olarak Kongo’ya gönderilmiştir. Stanley, Kongo’da ticareti geliştirmek için yoğun çalışmalar gerçekleştirmiş, bunun için su kanalları kurulmuş, ticari ağlar oluşturulmuş ve okuma yazma bilmeyen yerel şefler Leopold ile anlaşmalar imzalamaya ikna edilmiştir. İmzalanan antlaşmalar Leopold’un isteklerine göre uyarlanarak uygulamaya geçirilmiştir. Belçika, Stanley’in çalışmaları sayesinde Kongo üzerindeki söz hakkını oldukça geliştirmiş, II. Leopold Kongo’daki toprakların tapularını kısım kısım ele geçirmiştir. 1884-1885 yılları arasında düzenlenen Berlin Konferansı’nda (Berlin Senedi) Belçika’nın uyguladığı politikalar olumlu sonuç vermiştir. Belçika’nın Kongo üzerindeki hâkimiyeti tanınmış ve bağımsız Kongo Devleti kurulmuştur. Kral Leopold, sahip olduğu tapular sayesinde Kongo’yu kendi özel mülkü haline getirmiştir.
Acımasız Uygulamalar ve Yaptırımlar
Afrika’yı medenileştirme fikriyle yola çıkan Leopold, Kongo’daki fildişi ve kauçuk gibi zenginlikleri sömürebilmek için çeşitli koloni düzenleri kurmuştur. Kongo’daki sömürgenin ilk yıllarında fildişi büyük öneme sahiptir. Bu dönem için fildişi heykel, mücevher, piyano tuşları gibi birçok alanda kullanılan değerli bir hammadde olduğundan Leopold için önemli bir gelir kaynağı olmuştur.
1890’lı yılların başında Avrupa’da gelişen sanayi ile birlikte kauçuk yeni bir zenginlik kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bisiklet lastiğinin ortaya çıkışı, gelişen otomobil sanayisinde kullanılan ara mallarda kauçuk kullanımıyla dünya çapında büyük bir ihtiyaç doğmuştur. Kauçuk ağacının olgunluğa ulaşmasının uzun yıllar alması nedeniyle mevcut durumda bu ağaçlara sahip olan ülkeler büyük avantaj elde etmiştir. Bu dönemde kauçuk ağaçlarına sahip en geniş ülke olan Kongo, Belçika tarafından önemli bir gelir kaynağı olarak kullanılmıştır. Kauçuk üretiminde en dikkat çeken nokta yerel halkın acımasızca bu üretimlerde çalıştırılmasıdır. Ağır şartlar altında çalıştırılan işçilerden, isyan edenlerin elleri ve ayakları çapraz kesilerek itaat etmeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Kauçuk fiyatı arttıkça kotalar artmıştır. Fildişi ve kauçuk ya da diğer zenginliklerden birinin kotalarını bir kez bile karşılamayan erkekler, ellerinin ya da ayaklarının kesilmesi ile cezalandırılmıştır. Kotayı dolduramayan kişi yakalanamazsa ya da çalışmak için iki elini kullanması gerekliyse, askerler bu kişilerin eşlerinin veya çocuklarının ellerini kesmiştir.
Başarısız İsyanlar ve Soykırım Endüstrisi
Belçika ekonomisine doğrudan katkı sağlayan Kongo’daki diğer ekonomik faaliyetler, yol inşaatları ve buharlı gemi kazanları için kesilen ağaçlardır. Kauçuk üretiminde olduğu gibi bu işlerde de yerel halk zorla çalıştırılmıştır. Bu işlerde çalıştırılan kadınların çoğu açlıktan, erkek kauçuk toplayıcılarının çoğu da çalışmaktan ağır şartlarda çalıştırılmaktan hayatlarını kaybetmiştir. Bu ağır çalışma koşullarından kurtulmak isteyen binlerce kişi köylerinden kaçarak ormanlara sığınmıştır, ancak barınak ve yiyecek eksikliğinden dolayı çalışan Kongolularla aynı kaderi paylaşmışlardır. Yerel halktan bazı gruplar ülkelerinde yaşanan sömürü düzenine karşı çıkmaya çalışmıştır. Başarısızlıkla sonuçlanan bu isyanların bastırılmasında kullanılan yöntem ateşli silahlar olmuştur. Ancak öldürülen insanların sayısının oldukça yüksek olması Belçika ekonomisine yeni bir yük getirdiği için bu durumu azaltmak adına acımasız bir yöntem geliştirilmiştir. Mermilerin israf edilmediğini kanıtlamak için, Kongolu askerler kullandıkları her mermi için öldürdüğü kişiye ait eli beyaz bir subaya teslim etmek zorunda bırakılmıştır. Birine ateş edilip ıskalanması ya da merminin gereksiz yere kullanılması durumunda yaşayan bir mağdurun eli kesilerek subaya gösterilmiştir.
Açığa Çıkan Katliam
Kongo’da 1885 yılında başlayan acımasız sömürge döneminin gerçek yüzü 1900’lü yılların başında gazeteci Edmund Dene Morel tarafından dile getirilmeye başlamıştır. Denizcilik şirketinde çalışan Morel’in seyahatleri onun Bağımsız Kongo Devleti ile temas kurmasını ve bu ülkede uygulanan zulümleri öğrenmesini sağlamıştır. 1901 yılında çalıştığı şirketten ayrılıp, Kongo’daki korkunç durumu açığa çıkarmak için çalışmalara başlayan ve gazeteciliğe yönelen Morel zorla çalıştırma, çocukların orduya alınması, köylerin yakılması ve işkence gibi konularda kamuoyu bilinci oluşturmak için büyük çaba sarf etmiştir. Morel’in kampanyası sırasında ortaya çıkan kesilmiş ellerin, ellerini kullanmayan çocukların ve yakılmış köylerin fotoğrafları, tüm dünyada büyük yankı uyandırmıştır. Belçika Parlamentosu 1908 yılında, İngiliz Hükümeti’nin ve halkın büyük bir kesiminin baskısı nedeniyle II. Leopold’un sömürge denetimine son vererek Kongo’ya el koymuştur.
Edmund Dene Morel
Sömürge Yönetiminin Acı Faturası: Soykırım ve Nüfusun Azalması
Sömürü dönemi boyunca uygulanan acımasız yöntemler nedeniyle birçok mağdur organlarını kaybetmiş, daha sonrasından da yaşamlarını sürdürebilmek için gereken temel tarım faaliyetlerini gerçekleştiremez hale gelmiştir. Bu durum da yetersiz beslenme, hastalıklar ve ölümlere neden olmuştur. Bir yandan ölüm oranları artarken, diğer yandan erkeklerin ve kadınların ayrı bölgelerde çalışmaya zorlanması, karşılaştıkları acılar nedeniyle yaşadıkları travmalar sebebiyle doğum oranları hızla düşmüştür. Tüm bu yaşananların etkisiyle 1880 ve 1920 yılları arasında Kongo’daki nüfusun, 20 milyon kişiden 10 milyona düştüğü tahmin edilmektedir.
Bağımsız Kongo Devleti’nden Belçika Kongosu’na dönüşerek ülke uzun yıllar Belçika’nın sömürgesi altında kalan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, 1960 yılında bağımsızlığını kazanmıştır. Sömürgecilik döneminden miras kalan olumsuz uygulamalar, etkisini günümüzde sürdürürken, ortak bellekteki acı hatıralar tazeliğini korumaktadır. Artık Afrikalılar, Avrupalıların soykırım ve hak ihlallerinin hesabını vermesi gerektiğini uluslararası kamuoyunda zikretmektedirler.
Kaynakça
////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Milyonlarca Çocuğu Öldürten, Bir de El veya Cinsel Organlarını Kestiren Bir Cani: Leopold
https://onedio.com/haber/milyonlarca-cocugu-oldurten-bir-de-el-veya-cinsel-organlarini-kestiren-bir-cani-leopold-676651
Belçika Kralı II. Leopold.
İnsanlık tarihinin belki de en büyük soykırımlarından birisini yapmış, milyonlarca Kongoluyu katletmiş bir cani.
Öyle bir cani ki, askerlerinden attıkları kurşunların boşa gitmediğini ispatlamaları için, kurşun atılan kişinin elini veya cinsel organınını kesip getirmelerini isteyecek kadar.
Fakat, öldürdükleri insanlar Afrikalı olduğundan olacak ki, adı asla bir Hitler kadar dillere pelesenk olmadı, lanetlenmedi.
Aksine Belçika’da paranın üzerine resmi basıldı, sokaklara heykelleri dikildi.
‘’Uluslararası Afrika Derneği’’ adı altında katliam başlıyor.
"Komşularınızı taklit edin; fırsat çıktığı anda denizlerin ötesine yayılın. Orada ürünleriniz için kıymetli pazarlar, ticaretiniz için gıda ve büyük Avrupa ailesi içinde daha iyi bir konum bulacaksınız.”
İşte bu mantalite ile yola çıktı, Belçika Kralı II. Leopold. Bu amaç uğruna ise ilk hedef olarak, Afrikanın ortasında yer alan Kongoyu seçti.
Belçika Kralı II. Leopold, Afrika'nın ortasındaki bu bölgeyi işgal etmeye çalıştı ama parlamento arzusuna sıcak bakmayınca farklı bir formül geliştirdi. Hazinesinden borç alarak bir yardım cemiyeti gibi görünen "Uluslararası Afrika Derneği"ni kurdu, dönemin en ünlü kâşiflerinden Stanley'i Kongo'ya gönderdi, kendi başına bir sömürge yönetimini kurdurdu ve 1885'te toplanan Berlin Konferansı'nda büyük güçler tarafından "Kongo'nun Hakimi" olarak kabul edildi.
Katliam başlıyor.
Olanlara göz yumuluyor, görmemezlikten geliniyor.
Katliamların ortaya çıkması.
Bir caninin Dünya’dan göçüşü.
Kral Leopold’un yaptığı işkenceleri, dünya kamuoyuna en çok yansıtan gazetecilerin başında gelen Morel, 1900’lü yılların başında Kongo’daki katliamlar ile alakalı birçok yazı yazdı. Daha sonra da bu katliam ve işkenceleri daha fazla protesto etmek amacıyla, dünyanın pek çok yerinde yürüyüşler düzenledi. Leopold’ün yaptıklarını manşetlere taşıdı, yakılan köyler ile sakat edilmiş Kongoluların resimlerini yayınlattı, Mark Twain ve Sir Arthur Canon Doyle gibi o zamanın tanınmış yazarlarının desteklerini sağlayıp Leopold’ü kınayan yürüyüşler düzenledi.
Leopold, bu protestolar sayesinde 1908′de kanlı ellerini Kongo’dan çekmek zorunda kaldı ve bir yıl sonra da öldü.
Bi tane belgesel vardı bunları anlatan samurayların ölümünü fln anlatan adını bilen vr mı?
Her ne kadar medeni de görünseler, batı medeniyeti pislik üzerine kuruludur, şerefsizlik üzerine kuruludur.
avrupalı ve abd'liler bunu yıllardır yaptılar, şimdi de demokrasi götürüyoruz adına ortadoğu da yapıyorlar...aborjinler de vardı avustralyalılar tarafından katledilen...
Avusturalyalılar değil Aborjinleri katleden İngilizler...adını sonradan Avusturalya koydular oranın yerli halkını iç kısımlara sürüp kıtaya çöktüler,birde ingiliz genel valisi koydular ki hala öyle ve senelerdir sömürüyorlar...Aborjinlerde tıpkı amerika daki kızılderililer gibi sefalet içinde çöllerde karavan ve çadırlarda yaşıyolar...Medeni evropaymış HAY ONLARIN MEDENİYETİNE!!!!......
zaten ne olursa masum çocuklara oluyo büyümüş zombilerin pis hayal dünyalarına resmen kurban gidiyolar
Yalnız dünyanın lağım çukuru olmanın ezikliğiyle ne zaman batı kesimin işlediği suç veya katliam haberi olsa hemen gelip ağlayan yobaz kadar itici bir şey yok . Kimse bu yapılan normal bir şey demiyor zaten . Ama yaşadığı yerde kafa kesme , tecavüz , iç savaş haberlerinden başka gündemi olmayan orta doğulu angutlar hemen zırlamaya başlıyor , medeniyete bakın diye . Adamlar bunun için bazı şeyleri aştılar , pisliğin en dibini gördükleri ve yaptıkları için şu an medeniler . Sokakların da kadınları özgürce dolaşıyor , basınları özgürce yazıyor , insanlar ülkelerinde yaşamaktan mutlu ... Hala '' medeniyet bu mu yha ? '' diye zırlayacaksanız , Belçika'da yaşayıp AKP ' ye %70 veren cinslerinize sorun bakıyım orayı bırakıp buraya gelirler miymiş ?
yobazların bu tip haberlere atmala sebebi dedeleri böyle utanç verici eylemlerde bulunmayışı, bizlere insanlık dersi vermeye çalışan, ermenileri katlettiniz kabul edin diyenlerin bu eylemleri yapmış olmasından dolayı karşı atağa geçme refleksi sadece.
Yetişkin erkeklerin kolu kesilmezdi özellikle onun yerine çocuğunun kolu kesilirdi ki yetişkin erkek çalışabilsin leopard için... kongo da hala korkutur bu caninin adı insanları, kapanmaz yaralar bırakmıştır arkasında...
Belçika İngiltere'den bile daha büyük bir sömürgecidir. O.ç'lik konusunda 5 yüksek okul bitirmişliği de bilinir.
şu mezalime alkış tutanların yapandan ne farkı var? çağımızda abd'nin yediği herzelerden ne farkı var? emperyalizm böyle lanet bir şey işte.. çanakkale'de inönü'de sakarya'da çarpışıp canını verip bu sondan bizi kurtaranlara dua edin illa birine edilecekse.. ırak'tan eve dönüş yolundaki "kahraman" amerikan askerlerine değil..
////////////////////////////////////////////////////
“Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi. Topraklarımız ise beyazların olmuştu.”
Jomo Kenyatta – Kenya’nın Kurucu Devlet Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder