16 Ocak, 2019

Stalin'den ve Trump krizine ........ Rus - Alman Gizli anlaşması 'ından Amerikaya tornistona

 Trump'un
Balkon aracılığı ve tweeter üzerinden yaptığı tehdit ve talepler benzeri  kriz.TÜRKİYE -Rusya ileşkilerinde yaşandı.


Görüntünün olası içeriği: 2 kişi

Fotoğraf açıklaması yok.


Ä°lgili resim

Ä°lgili resim

21 haziran 1941: Bu pakt üzerine Ä°nönü ve Hitler'in karşılıklı telgraflaÅŸması 1939 da Alman - Sovyet  Saldırmazlık anlaşması  ve "gizli protokol" yaparak Dünyayı paylaşırlar. 
Bu çerçeve de Boğazlar rejimi  Rusya lehine değiştirilecektir.
Ancak sonradan  Berlin görüşmesinde  paylaşımda anlaşamayan Almanlarla - Rusların  arası açılır..
18 Aralık 1940 da Hitler, Rusya'ya girmeye HAZIRLANIN  emrini verir 
Türkiyeye şahin davranan Rusya, farklı davranmaya başlar.
2 Eylül 1939: Avrupa'da Harp Başladı
12 Haziran 1940: Akdeniz ve Afrika'da Harp BaÅŸladı 9 Mart 1941’de Sovyet yetkilileri  (Dış işleri bakan yardımcısı Vişinski- Moskova elçimiz  Haydar Akay'a )Türkiye’ye şu taahhütde bulunur:
“…Türkiye’nin, herhangi bir yabancı devlet tarafından tecavüze maruz ve topraklarını silahla müdafaaya mecbur kaldığı taktirde  Sovyet Birliğinin de Türkiye’nin işbu müşkül vaziyetinden istifade ile kendisine tecavüz edeceğinden korktuğu anlaşılmaktadır. İşbu rivayetin Sovyetler Hükümetinin vaziyetine uymadığını ve bilakis şayet Türkiye herhangi bir yabancı devlet tarafından tecavüze uğrar ve mülki tamamlılığını silahla müdafaaya mecbur olursa, Sovyetlerle arada mevcut saldırmazlık paktına istinaden Türkiye’nin Sovyetler Birliği’nin tam bir anlayış ve bitaraflığına güvenebileceğini Başvekil ve Hariciye Komiseri namına beyana memurum.

Türkiye Rusyanın yumuşadığını düşünür.
Almanlara, uzak durunca  Rusya ile arası açılan Almanlar;17 Mart 1940 da Rusya ile bölgenin paylaşımı üzerine yaptıkları görüşmeleri, görüşmelerinin detayları ve Sovyetlerin Türkiye üstüne isteklerini 
 Türkiye'ye aktarırlar.

Hitler, İnönü'nün mektubunu teslime giden Büyükelçi Hüsrev Gerede 'ya bizzat bildirir.

22 Haziran 1941 de almanlar Sovyetler üzerine saldırıya geçerek Sovyet- Alman savaşını resmen başlattı.
Türkiye Alman- Sovyet savaşında tarafsız olduğunu aynı gün bildirdi.
Sovyetler yani Stalin; savaş sonrası   ortakları ile gerçekleştiremeyip  sonuçsuz  kalan isteklerini bizzat kendileri  bildirecekti..
inönü de sovyet istekleri karşısında ABD ye yanaşacak, politikasını o yöne çevirecekti..

http://www.academia.edu/3182942/T%C3%BCrkiye_%C3%9Czerindeki_Sovyet_Talepleri_ve_T%C3%BCrk-Sovyet_ili%C5%9Fkileri_1939-1937_Ertem_BARI%C5%9E


................Ä°lgili resim
2 Ağustos 1944: Almanya ile Bütün Münasebetlerimizi Kestik
23 Şubat 1945: Mihvere Karşı Harbe Girdik

Görüntünün olası içeriği: 3 kişi


11 Ağustos 1945: İkinci Dünya Harbi Sona Erdi



1945 Türkiye-SSCB krizi:
Soğuk Savaş Türkiye’sinin ideolojik omurgasının inşa edildiği 1945 yılında SSCB ile yaşanan krizdi.
Savaş bittiğinde, savaşın Rusya lehine sonuçlanmasıyla Türkiye'nin korkutuğu başına gelir.
19 Mart 1945 günü Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov tarafından Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Selim Sarper’e verilen bir nota ile  17 Aralık 1925’ten beri yürürlükte olan Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması’nın değişen dünya şartları neticesinde artık işlevini yitirdiğinden ve iyileştirilmesi gerektiğinden bahsedilmekte, ayrıca antlaşma süresi dolduktan sonra Sovyet Hükümeti tarafından uzatılmayıp feshedilmek istendiği açıklanır


Rusya, dostluk anlaşmasını  ortadan kaldırmıştır.
İnönü, Stalin'i memnun edecek faaliyetlere girer.
Türkiye, Sovyet tehlikesini önlemek için, Sovyetlerle anlaşma yollarını aramaya başladı. 4 Nisan1945 tarihinde Sovyet Hükümeti’ne cevabi bir nota veren Türk Hükümeti,
“(...) Feshedilen muahede yerine iki tarafın bugünkü menfaatlerine daha uygun yeni bir akdin ikamesi hususundaki Sovyet telkininikabul eyler ve bu konuda kendisine yapılacak teklifleri en büyük dikkat ve hayırhahlıkla tetkike amadebulunduğunu bildirir”diyerek, yeni bir anlaşma için Sovyet teklifini beklemeye başladı. 
 Dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu  11 Mayıs 1945’te 

2 Ağustos 1944’te Türkiye Almanya ile diplomatik ve ekonomik ilişkilerini kesilir.FotoÄŸraf açıklaması yok.
“Cesaretleri kırılmayan halk çocukları, yine bir halk çocuğu olan Stalin’in etrafında toplanarak, onun dahiyane sevk ve idaresi ile, bütün intikamlarını birer birer almışlar… Bu cihan harbinin birçok parlak sayfalarını Sovyetler yazmıştır ve bu yazıların her sayfasında daima Stalin’in diri yüzü görülmektedir.” diye Stalin’e övgüler düzer..
Turancıları, hapsettirir..
(7 Eylül 1944 Irkçı-Turancı Davası
Aralarında Reha Oğuz Türkkan, Fethi Tevetoğlu, Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan ve Alpaslan Türkeş gibi isimlerin bulunduğu “Irkçı-Turancılar Davası” başlar)
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
lan öküz Anadolulu!..
Bu söz, 1929’dan 1946 yılına kadar uzun bir süre Ankara İl bay ve Urbayı ( Valisi ve Belediye Başkanı) olarak görev yapan Nevzat Tandoğa ntarafından 3 Mayıs 1944’te tutuklanıp huzuruna çıkarılan merhum Osman Yüksel Serdengeçti’ye hitaben, aynen söylenmiştir.
“Ulan öküz Anadolulu!.. Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var?.. Milliyetçilik lazımsa, bunu biz yaparız... Komünizm gerekirse, onu da biz getiririz... Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek... İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek!!!” diyerek akabinde görevlilere emir verip 'Alın bu iti götürün' der

Yazının devamını okumak için aşagıdaki linke tıklayınız
Muammer TUNAHAN
muammertunahan@hotmail.com
Bozkır Postası Gezetesi
http://www.bozkirpostasi.com.tr/
https://www.blogger.com/blogger.g…
::::::::::::::::::::::::::
Aynı tarihlerde Türkiye, Sovyetleri memnun edecek bir  anlaşma ile tekrar dostluk kurmak isteğini iletir.  Saraçoğlu, Moskova’ya dönecek Büyükelçi Sarper’e yazılı olarak, “Sovyetlerle bir ittifak muahedesi akdetmeye kadar ilerlemeye prensip itibariyle Cumhuriyet hükümeti mütemayildir” talimatını verir.Serter, dostluk anlaşması talebini iletir.
Sarper ittifak talebini Moskova’ya ilettir iletmesine de..
7 Haziran 1945’te,   Rus  Dışişleri Bakanı Molotov,   Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Selim Sarper’i  çağırarak,  dostluk anlaşması için şart koştukları taleplerini  sıralayarak DİKTE eder:
- Yeni bir sınır düzenlemesi, Kars ve Ardahan’ın Sovyetler Birliği’ne bırakılması,
-  Montreoux Anlaşmasının yeniden düzenlenmesi,
- Boğazlarda Sovyet üslerinin kurulması gibi Türkiye tarafından" kabul edilemez" tekliflerle karşılaşmıştır
Serter, Molotov ile 18 Haziran 1945 de yeniden görüşür..Rusya da yumuşama belirtisi yoktur..
.................
Dönemin Cumhurbaşkanı İnönü’nün 8-9 Temmuz 1945’te üst düzey komutanlarla  toplanarak durum değerlendirmesi yapar.
O günlerde basında toprak ve üs talepleri konusunda haberler çıkartırken resmi girişimde bulunmayarak  işi soğutmaya, araya ingiltere, Abd yi sokmaya çalışır.Görüntünün olası içeriÄŸi: 2 kiÅŸi
İnönü SSCB’ye ittifak teklif edildiğini, bunun karşılığında Molotov’un “evvela aramızdaki pürüzlü meseleleri hal edelim” dediğini belirterek Sovyet tekliflerini sıralar. Ancak İnönü’ye göre ortada “O kadar vahim bir vaziyet de yoktur. İhtiyatlı hareket daha doğrudur.”
 İnönü, Sovyet tekliflerinin şimdilik  “resmi bir vaziyet” almadığını, Moskova’nın “sondaj ve araştırma” yaptığını vurgular.
SSCB’ye karşı askeri seferberlik ilan ederek durumu “Tamir edilmez resmi bir sahaya dökmekte menfaatimiz yoktur” der ve ekler: “Söylerdin söylemedin. Ondan sonra vesikalar ibrazı haline sokmadık. Fakat bunu bir teklif olarak kabul etmek mecburiyeti ile müteyakkız bulunmalıyız.”
"Molotov-Sarper görüşmeleri Temmuz 1945’te Potsdam Konferansı’nda da gündeme geldi. Hem Molotov hem de Stalin, ABD Başkanı Truman ve Britanya Başbakanı Churchill’e Sovyet tekliflerinin, Ankara’nın önerdiği ittifak anlaşmasına yönelik olduğunu söyler. Churchill, Stalin’in izahı karşısında durumun açıklığa kavuştuğunu belirtir: “Sovyet hükümetinin Türkiye’ye yönelik bir talebi olmadığını anlıyorum. Türkiye, SSCB ile ittifak anlaşması yapmak istemiş ve bunun karşılığı olarak bu şartlar sıralanmış.” Churchill’e göre de teklife karşı yapılmış bir teklif var."
https://www.birgun.net/haber-detay/1945-turkiye-sscb-krizi-bir-mitin-insasi-192617.html
...........Ä°lgili resim
1944’e kadar Genelkurmay Başkanlığını yürütmüş Fevzi Çakmak’ın SSCB ile yaşanan sorunlar için “hiç telaşa lüzum yok” şeklinde görüş belirtterek “Ben, Sovyet-Türk ilişkilerinde son zamanlarda ileri sürülen endişeyi anlamıyorum. Stalin’in teklifi dahi bende endişe yaratmadı. Bence, Sovyetler’le konuşmak gerekir. Onların yanlış bir istekle karşımıza çıkmalarına kızmamalıyız. Tersine onlarla masa başına oturup hatalarını kendilerine anlatmak gerekir. Onlar anlayışlı insanlardır ve bize karşı kötü niyetleri yoktur.(Zekeriya Sertel hatıraları) 
 Demokrat Parti Başkanı Celal Bayar da Nisan 1946’da bir Amerikan gazetesine verdiği röportajda Çakmak’la aynı görüşü paylaşır. Sovyetler’in, “Milletlerin haklarına riayet edilmesi prensibinin hüküm sürdüğü böyle bir zamanda evimize, haklarımıza göz dikebileceğini kabul etmek istemiyoruz” diyen Bayar, “Aramızda bir dava mevzuu kalmamıştır” diye ekler.
ve
Yakın tehditten  kaçmak için uzaktaki tercih  edilip
Rusya'dan   uzaklaşılarak ABD ye tornistan edilir..
 ABD de karşılık verir. . .
Amerika’da ölen elçimiz Münir Ertegün’ün tabutunu taşıyan ABD Donanmasına ait Missouri savaş gemisi  5 Nisan 1946   İstanbul’a geldi Bu ziyaret basit bir ziyaret olmayıp, Türk-ABD ilişkileri için jest olarak sunulur..


39


21 Temmuz 1946  de  açık oy gili sayımla İlk Çok Partili - Cumhuriyet tarihinin ilk muhalefet partili seçimi yapılır.. CHP 396, DP 61 milletvekili çıkarır.
 CHP iktidarı koruduğu için CHP Recep Peker Hükümeti kurulur..(7 Ağustos 1946-10 Eylül 1947)
 bu defa  resmen olmak üzere
8 Ağustos 1946 da Sovyetler Birliği Türk dışişlerine Boğazlar konusunda bir nota verir:

1-Boğazlar bütün memleketlerin ticaret gemilerine daima açık olmalıdır.

2-Boğazlar Karadeniz devletlerinin harp gemilerine daima açık olmalıdır.

3-Karadeniz’de sahili bulunmayan devletlerin harp gemilerinin Boğazlardan geçmesi, özel şekilde öngörülen haller hariç, yasaklanmalıdır.

4-Boğazlar rejiminin tespiti Türkiye ile diğer Karadeniz Devletlerinin salahiyetinde olmalıdır.

5-Bu rejimin uygulanmasını ve Boğazların savunulmasını Türkiye ile Rusya ortaklaşa yürütmelidirler.

/////////////////////////////



Görüntünün olası içeriği: 2 kişi
11 Mart 1947’de Türkiye Amerika’nın sömürü mekanizması Uluslararası Para Fonu IMF’ye girdi.

12 Mart 1947 ABD Yardımı.
45

1 Nisan 1947 ‘ABD’nin ciddi yazarlarından Walter Lippman, New York Herald Tribune’ne yazdığı yazı: ‘Türkiye ve Yunanistan’I gerçekten yardıma muhtaç oldukları ya da demokrasi modeli teşkil ettikleri için seçmedik. Bu ülkeleri, Sovyetler Birliği’nin kalbine ve Karadeniz’e açılan stratejik kapılar olduğu için seçtik.’
////////////////////////////////////////////////
 Rusyanın tıpkı Almanlarla dost olduğunda ileri sürdüğü gibi Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov “Montreux eskimiştir,  Rusya (SSCB) lehine değişmesi gerekir” demesi ve ardında da "1921 de SSCB çok zayıfken yapılan  '1921 anlaşması yenilenmeli ve  haksızlığının tamiri'  yapılmalı diye söz etmesi, 2. Dünya Savaşı sonrası değişen dünya konjonktürünün, Sovyetler tarafından ne yönde kullanılmaya çalışılacağını ve Rusyanın niyetini ortaya koyuyordu.
 Sovyetlerin Boğazlardaki Türkiye egemenliğine son verme girişimleri, Boğazlarda üs ve Doğu Anadolu'da toprak istemesi yeni dünya düzeninde SSCB ile Türkiye arasındaki ikili ilişkiler, uzun süre tamir edilemeyecek bir dönemi başlatır
Yakın komşu SSCB uzağa, uzaktaki ABD yakına çekilir., Görüntünün olası içeriÄŸi: 1 kiÅŸi

O günleri, İsmet İnönü'nün damadı, gazeteci Metin Toker '1945 Kâbusu' olarak tanımlayacaktır.
Türkiye, SSCB isteklerine karşı  batıdan destek bekler.
Şubat 1946'da İngiltere'nin 1939 İttifakının yürürlükte ve saldırıya uğraması halinde Türkiye'ye yardım etmekle yükümlü olduğunu bir notayla  hatırlatır.
24 Mart 1946 tarihli Ulus gazetesine göre Missouri'nin Türkiye ziyaretinin resmî gerekçesi,
ABD, Türkiye'ye ilgisini  ve desteğini 16 ay önce ölen   Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Münir Ertegün'ün naaşının, Nisan 1946'da Japonya'nın yenilgi belgelerini imzaladığı  zırhlısı ile İstanbul'a göndermesiyle  ortaya koyar.
ABD desteği, Türkiye'nin bu 'kabus'tan  çıkmasına sebep olur.



 11 Kasım 1944'te vefat eden,
Osmanlı yönetim merkezi İstanbul'dan kendi  isteği ile Ankara'ya geçen diplomat  Mehmet Münir Ertegün'ün naaşını, İstanbul'a getirmekti.  Türkiye, Missouri'nin ziyaretini  büyük bir propagandaya dönüştürür.
 
'Welcome Missouri'
CHP'ye yakın Ulus gazetesi, Missouri'nin İstanbul'a geldiği günde 'Welcome Missouri' başlıklı bir manşet ile yayınlanır.
 “Yeryüzünün en büyük devleti Birleşik Amerika'nın en büyük zırhlısı Missouri bu sabah erkenden İstanbul'a varmış, orada demirlemiş bulunacak.” diyerek



“…bu gemi, geçen yıl Uzakdoğu sularına gittiği zaman orada güneş memleketinin sönmeyeceğine inanılan güneşi onun güvertesinde sönmüş, onun içinde tarihin bir devri kapanıp bir devri açılmıştı. Missouri'yi gezecek olan Türk vatandaşları, o büyük tarihî olayın gölgeleriyle izlerini de orada ziyaret edip sevinç duyacaklardır. Sevinç duyacaklardır çünkü o teslim töreniyle müşterek olduğumuz bir davanın sonuncu zaferi de gerçekleşmiş ve yeryüzünde saldırganlık canavarının ikinci büyük dişi de orada sökülmüştü.”der.


Missouri için PTT,  hatıra pulları çıkarır. 
 İnhisarlar İdaresi (TEKEL)de Missouri adıyla sigaralar hazırlatır.
 5-9 Nisan 1946 tarihleri arasında ABD’nin Misuri zırhlısı Türkiye ziyaretinde  İstanbul'da 4 gün kalacak, dağıtılacak kartlarla günde 2 saat halk bu dost gemiyi ziyaret ederler
. Misafirler şerefine balo ve ziyafetler verilir.Görüntünün olası içeriÄŸi: 1 kiÅŸi
 Amerikalı subay ve erler bütün nakil vasıtalarında parasız seyahat ederler.
 Hereke'de özel bir halı yaptırılmış, bu halının üzerine İstanbul'un bir haritası kabartma olarak işlenir.
Sonra dan  ABD başkentinin adı 'Washington Lokantası' olacak olan Ankara'da   Sakarya caddesini kesen sokakta 'Missouri' diye bir lokanta açılır.
  Bununla da sınırlı kalmazlar   Rus Salatası'nın adı da "Amerikan Salatası " yapılır
1946 ve sonrası Türkiye'sinde, Ruslara duyulan hiddet ne kadar yüksek ise, Amerika'ya duyulan sempati de o kadar büyük olur.
Missouri'nin gelişi nedeniyle İstanbul Belediyesi tarafından Karaköy'den Beşiktaş'a kadar olan sahil ile Beyoğlu'nun bir kısım semtlerindeki evler ve dükkânlar aynı renge boyanır.
 Genelevler beyaza boyatılmış; hayat kadınları, Amerikan denizcilerinin sağlığı gözetilerek doktor denetiminden geçirilmiş, barlar, pavyonlar kapılarına  'Welcome' pankartları asmıştır ..
Hatta minareye bile
..1946’da Missuri zırhlısının İstanbul’a gelişinde Bezmi-Alem Valide Sultan Camii’ne asılan o “Welcome” mahyası




Anlaşılan o ki hem Amerikalı, hem de Türk yöneticiler bu ziyaretin Sovyetlerin Türkiye'ye yönelik isteklerine karşı, ABD'nin kararlı desteğinin bir göstergesi olarak algılanmasını isterler.




///////////////////////////////////////

*Missuri, I. Dünya Savaşı’ndan kalma Yavuz, Sultanhisar ve Demirhisar gemilerince Çanakkale’de karşılandı.
*Missuri, Kızkulesi önünde “Welcome” (Hoş geldiniz) pankartıyla selamlandı.
*Missuri’nin gelişinin anısına PTT, “Missouri” adlı 3 pulluk bir seri yayınladı.
*Missuri’nin şerefine TEKEL de 50 sigaralık özel sigara üretti.
*Missuri’nin gelişi anısına, Hereke halı fabrikasında 18 küçük halı üretildi.
*Missuri’nin gelişi öncesinde Karaköy-Beşiktaş sahili arasındaki evler ve Beyoğlu’ndaki bazı binalar boyatıldı.
*Missuri’ye jest olsun diye Taksim’e büyük bir Missuri resmi kondu.
*Missuri mürettebatının hoşuna gitmesi için gece kulüpleri ve barların önüne “Welcome “ ve “Burada İngilizce konuşulur” yazılı tabelalar konuldu.
*Missuri mürettebatını en iyi koşullarda “ağırlamak” ve “rahatlatmak” için İstanbul genelevleri beyaza boyanıp hayat kadınları muayene edildi.
*Ve Missuri’nin gelişinde, İstanbul’da Türk-İslam tarihinde bir ilk yaşandı:
Dolmabahçe Sarayı’nın hemen yanı başındaki Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nin minareleri arasına “Welcome” mahyası asıldı.
1946’da caminin minareleri arasına asılan o mahya, garip bir biçimde, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine ışık tutuyordu.
İsmet Paşa, CHP ve Türkiye “eksen değiştiriyordu”. Artık, eski dost Sovyet Rusya ve Almanya’dan uzaklaşan Türkiye, sessiz sedasız ABD eksenine doğru kayıyordu…
1946’dan sonra, Marşal Yardımı, Truman Doktrini, ABD ile imzalanan ikili anlaşmalar ve Missuri’nin gelişi, hepsi bunun işaretiydi.
Bu süreçte, Almanya’dan uzaklaşıldığını vurgulamak için “Irkçı-Turancılık Davası’yla” Irkçı-Turancılar tavsiye edilmiş, Rusya’dan uzaklaşıldığını vurgulamak için de Komünizm ve Solla mücadeleye başlanmıştı.
..................
Dolmabahçe Bezmi Alem camisine çekilen WELCOME mahyası
Bu olayı , Altan Öymen anılarında o günlerin İstanbul’undaki hazırlıkları şöyle aktarıyor:
SENE 1946 AMERİKAN MİSSURİ GEMİSİ İSTANBUL DA BU MAHYA İLE KARŞILANIR
“Amerikan denizcilerinin iyi şeyler görmesi isteniyordu. Dolmabahçe rıhtımından Taksim’e ve Beyoğlu’na giden yollardaki kötü görüntüler yok ediliyordu. O sırada genelevlerin bulunduğu Abanoz Sokağı da içten ve dıştan badana ediliyordu.”
Ayrıca Missouri markalı bir sigara çıkarılmış, hakkında şiirler yazılmış, hatta Ankara’nın en iyi lokantalarından biri adını Washington Lokantası olarak değiştirmiştir. (“Bir Dönem, Bir Çocuk”, Doğan: 2002, s. 515 vd.)
Üstelik Cumhurbaşkanı İnönü ve başbakan Şükrü Saraçoğlu ile birlikte göğsüne İstiklal Madalyası’nı takarak ABD’li generallerle boy boy pozlar vermekte herhangi bir sakınca görmemişti. Anlayacağınız CHP, Amerikalı denizcileri ‘büyük üniforması’nı giyerek ağırlamakla meşguldü.
İstanbul’da 4 keyifli gün geçiren Amerikalı denizciler, Missouri’yi günde 2 saat süreyle meraklı ziyaretçilere açıyorlardı. Halk bir tür ilk turist kafilesi sayabileceğimiz ‘Coni’leri görmek ve kendilerine bir şeyler satmak için seferber olmuştu. Dükkânların kapısına “Welcome” yazılması, o zamana kadar Rus Salatası diye bilinen soğuk yiyeceğin isminin Amerikan salatası olarak değiştirilmesi, Beyoğlu’nda bulunan “Rus Çorapevi” tabelasındaki ilk harfin silinerek “Us Çorapevi”ne dönüştürülmesi gibi operasyonlar da kimi tepeden inme emirle, kimi de gönüllü olarak gerçekleştiriliyordu.
Tabii “Welcome” levhaları yalnız genelev, pavyon, bar gibi eğlence yerlerinin kapılarına değil, Kızkulesi’ne de asılmıştı. Ancak bir “Welcome” yazısı vardı ki, hepsini fersah fersah aşıyor ve CHP iktidarının laiklik söyleminin nasıl da kabukta kaldığını, hiçbir samimiyeti bulunmadığını en çarpıcı bir şekilde gösteriyordu. Bu, Missouri zırhlısının önünde demirlediği Dolmabahçe Camii’nin minareleri arasına asılan “Welcome” mahyasıydı.
http://nacikaptan.com/?p=1741
//////////////////////////////////










Görüntünün olası içeriği: 8 kişi

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi

Hiç yorum yok:

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700&...