19 Ocak, 2019

Osmanlı dan Amerika’ya askerî yardım: Deve birliği ve deveci Hacı Ali, Nam-ı Diğer 'Hi Jolly' - 1855

1855’de Osmanlı hükümeti, Amerika’ya askerî yardım olarak bir deve birliği ve deveciler yollar.

Türkiye ve Amerika
BİR DARGIN, BİR BARIŞIK 


06 Ağustos 2018 Pazartesi

Amerika, II. Cihan Harbi’nden sonra, komünizm ve Kızıl Rusya tehlikesine karşı bir emniyet subabı olarak gördüğü Türkiye’ye yakın alâka göstermiştir. Ama bu alâka, hiçbir zaman bir kararda olmamıştır.
Yeni Dünya’nın genç ülkesi ABD’nin ilk münasebet kurduğu devletlerden biri Osmanlı olmuştu. Bir Amerikan heyeti, 1795’te Cezayir valisi ile Akdeniz’de serbest dolaşma antlaşması imzalamış; mukabilinde Osmanlı hükümetine vergi borcu altına girmişti.
1853 senesinde George Washington adına dikilecek abide için çeşitli memleketlerden kitabe istenmişti. Osmanlı hükümeti de hattat Kazasker İzzet Efendi’nin hattıyla üzerinde Sultan Mecid’in tuğrasının da bulunduğu bir kitâbe yolladı. 1884’de inşaatı biten âbideye, diğerleriyle beraber yerleştirildi.
İki memleket münasebetlerindeki en enteresan safha, Texas yüzünden çıkan ABD-Meksika harbi esnasında Amerikalıların, Osmanlı hükümetinden çölde kullanmak üzere deve istemesidir. 1855’de Osmanlı hükümeti, Amerika’ya askerî yardım olarak bir deve birliği ve deveciler yollamıştır. Devecilerden Hacı Ali’nin Arizona’daki türbesi üzerine Amerikalılar 1938’de bir abide inşa etmiştir.
Kalbinizi açın
I. Cihan Harbi’nden sonra dünyanın süper güçleri arasına giren ABD, asırlık an’anelere dayanan imparatorluklardan çekinir, monarşiden hoşlanmazdı. Bu sebeple bir manada yeni ulus-devletlerin inşa manifestosu olan Wilson Prensipleri çerçevesinde İstanbul’a karşı Ankara’yı destekledi. Hatta bir ara Anadolu’da Amerikan mandası bile konuşuldu. Ancak ABD hükümeti buna yanaşmayınca, Ankara kahramanları da geri adım attılar. Ankara mümessilleri, Amerika’ya gidip para bile topladılar. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda, ABD, en az İngiltere kadar mühim ve inşaî rol oynadı.
1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde konuşan Gazi, Amerika’ya “Türk halkına kalbinizi açık tutun” hitabında bulundu. Amerikalılara, Chester İmtiyazı denilen ve başta Musul demiryolu ve madenlerine dair olmak üzere ekonomik imtiyazlar tanındı. Ancak Musul’un kaybıyla Türkiye’nin beklentileri suya düşse de, Amerikan gazeteleri, Atatürk’ün ölüm haberini, “Büyük Türk öldü” başlığıyla verdiler.

Welcome Missouri
ABD dünya politikasındaki esas rolünü II. Cihan Harbi’nin arkasından oynayacaktı. Harbin mutlak gâlibi Amerika, artık dünyanın da 1. süper gücüydü. Bu fonksiyonunu yürütmek üzere kurulan Birleşmiş Milletler’e girebilmek ve harbden zarar görmüş memleketlere dağıtılan yardımı alabilmek adına herkes Amerika’nın kapısı önünde sıraya girdi.
Bunlardan biri de o zamana kadar izole yaşamayı tercih eden Türkiye idi. Ankara, Kızıl Rusya tehlikesine karşı ABD himayesine girebilmek adına demokrasiye razı oldu ki, yakın tarihimizde ABD’nin görünüşteki en hayırlı rolü olmuştur. Halbuki Rusya ve Amerika zaten Yalta’da dünyayı bölüşmüşler; Yunanistan ve Türkiye, ABD hissesine düşmüştü. Ama bu komünizmle korkutmak, ABD’nin her zaman işine gelmiştir.
Ankara’nın Washington’daki büyükelçisi Münir Ertegün’ün ölmesi, yeni bir sayfa açtı. 1946’da Missouri Zırhlısı, cenazeyi Türkiye’ye getirdi. Gemi coşkuyla karşılandı; minarelere Welcome mahyaları asıldı. Gazinocu esnafına, misafirlere ‘iyi’ davranması tenbihlendi.
Küçük Amerika
Başkan Truman’ın 12 Mart 1947’de ilan ettiği Truman Doktrini’ne göre, Rusya tesirine girmemesi için, Yunanistan ve Türkiye’nin borçları silinecek ve askerî yardım yapılacaktı. Bunun ardından 1948’de bütün Avrupa’ya ekonomik destek ihtiva eden Marshall Yardımı başladı. Türkiye’nin 1950’deki Kore Harbi’nde en büyük müttefik olarak ABD’nin yanında yer alması; NATO yolunu açtı. Artık komünizm tehlikesi bertaraf edilmişti. Rusya saldırsa, ABD bizi korurdu.
Reisicumhur Celal Bayar’ın 1954’teki ziyareti ABD’de büyük sükse yaptı. Çok sayıda anlaşma imzalandı. Bayar 1957’de“Öyle ümit ediyoruz ki otuz sene sonra bu mübarek memleket, 50 milyon nüfusu ile küçük bir Amerika olacaktır.”
Ekonomik yardım ve demokrasi, Türkiye’deki sosyal ve politik hayatı değiştirdi. Artık her yeri Amerikan malları aldı; Frigidaire buzdolapları, Chevrolet arabalar; Amerikalıların alışveriş yaptığı PX’de satılan Amerikan sigaraları; naylon çorap ve çamaşırlar; sandviçler; kotlar; Amerikan traşı; danslar; çizgi romanlar, Hollywood filmleri başta olmak üzere Amerikan kültürü‘Küçük Amerika’da hızla yayılmaya başladı. Ordudaki Alman talim usulü, Amerikan’a çevrildi.
Komünizmle mücadele ve demokrasinin yayılması ideali, Türk-Amerikan ittifakının gerekçesi olarak lanse edilirdi. Celal İnce’nin söylediği şarkı, çok tutulmuştu: Amerika Amerika/Türkler dünya durdukça/Beraberdir seninle/Hürriyet savaşında.Halbuki Türkiye silah altında tuttuğu 600 bin askerle, NATO’nun (ABD’nin) güney sınırını koruyor; mukabilinde Yunanistan’ın üçte biri kadar yardım alıyordu. 
Yeni bir dünya?
Ancak bu münasebetler 1960’dan sonraki Soğuk Savaş esnasında daha karmaşık bir rotaya girdi. Darbecilerin “NATO’ya CENTO’ya bağlıyız” beyanatı, 27 Mayıs’ın arkasında Amerikan parmağını hatırlara getirdi. Derken Ekim 1962’deki Küba Krizi, ABD ile Rusya’yı karşı karşıya getirdi. Kennedy, Rusya’ya Küba’daki nükleer silahlarını kaldırmasını ihtar etti. Moskova da mukabilinde, Türkiye’deki nükleer silahları gösterdi. ABD bunu kabul edince, Ankara’ya danışılmadan alınan bu karar kriz doğurdu.
Başkan Johnson, 1964’te zamanın başbakanı İnönü’ye gönderdiği meşhur mektupta, Rumların taşkın hareketlerde bulunduğu Kıbrıs’a muhtemel bir askerî harekâta karşı ihtarda bulundu. Rusya’ya karşı yalnız bırakmakla tehdit etti. Müdahale engellendi. Yardımlar kısıldı. Anglosaksonlara öteden beri mesafeli olan İnönü, meşhur “Yeni bir dünya kurulur; Türkiye de orada yerini alır” sözünü sarfetti. Bu kriz, Ankara’yı, ABD ve NATO’dan nisbeten uzaklaştırdı. Bununla beraber darbeci başkan Gürselhastalanınca, Johnson’un hususi uçağı ile Amerika’ya gitti; en iyi hastanelerde tedavi gördü.
Yankee Go Home (Amerikalı Defol)
Amerika’nın post-modern manada da olsa emperyalist faaliyetleri; Vietnam’da olup bitenler, bilhassa Türkiye’de hassas bakılan Filistin meselesindeki tavrı, bilhassa romantik solcuların ve radikallerin reaksiyonuna sebebiyet verdi. 1966’da Amerikan Haberler Merkezi, ‘belirsiz’ kişilerce bombalandı. Hükümet, Mayıs 1967’de Amerikan personelinin giriş ve çıkışta aranmasını emretti. İncirlik üssü, hep pazarlık mevzuu yapıldı.
Haziran 1967’de 6. Filo’nun Türkiye’ye gelişi esnasındaki protestolar, Kıbrıs mümessili Cyrus Vance’ın halkın işgal ettiği Ankara havalimanı yerine askerî meydana inişi heyecana sebep oldu. Ertesi sene aynı mealdeki protestolarda ölenler oldu. Amerikan askerleri dövülüp suya atıldı. 1969’da ODTÜ’de bir grup talebe, Amerikan sefirinin arabasını yaktı.  ABD’nin üzerinde durmamasıyla bir krize dönüşmeden atlatıldı. 
Evvelce Amerikan Morrison firmasında çalıştığı için muhaliflerince Morrison Süleyman diye anılan Süleyman Demirel’in iktidara gelişi, Amerikan yanlısı hükümetin kurulması olarak tefsir edildi. Artık halkın gözünde AP, Amerikan; CHP, MSP ve MHP, Anti-Amerikan bloğu temsil ediyordu.
Uyuşturucudan muztarip ABD, devrin en büyük uyuşturucu kaçakçılığı ile suçladığı Türkiye’deki haşhaş ziraatinin tahdidini istemiş; Ekim 1970’de bu talepleri kabul edilmişti. 12 Mart darbecileri haşhaş ziraati ve afyon imalini tamamen yasakladı. 1974’de başbakan Ecevit’in bunu kaldırması, gerginliğe sebep oldu.
En büyük kriz 1974 Kıbrıs Harekâtı üzerine çıktı ve tesirlerini günümüze kadar sürdürdü.  ABD hükümeti, adadaki kargaşa bittikten sonra geri çekilmeyi reddeden Türkiye’ye ambargo koydu. Korkunç bir devalüasyon, ardından pahalılık, yokluk, kuyruklar; öte yandan AB’nin el altından desteklediği söylenen anarşi hâdiseleri, memleketi yaşanmaz hâle getirdi. 1978’de ambargo kaldırıldıysa da, yapacağını yaptı. Bunun üzerine 12 Eylül 1980’de ABD yanlısı bir darbe ile ordu idareye el koydu. ABD’nin bir memleketi bazen askerî müdahale, bazen darbe, çoğu zaman da ekonomik kriz yoluyla dize getirmeye çalıştığı bilinmeyen bir şey değildir. 
Stratejik Ortak
Turgut Özal, 1950’lerden itibaren iş sebebiyle sıkça gidip tanıma fırsatı bulduğu ve sonradan başkanıyla şahsî dostluk kurduğu ABD’yi Türkiye’nin stratejik müttefiki olarak görür; Avrupa’dan fazla buraya ehemmiyet verirdi. ABD ile ittifak ve işbirliğinin, Türkiye’nin menfaatine olduğuna inanırdı. Türkiye’deki kalıplaşmış aksak sistemin, bu sayede çözülebileceğini düşünürdü. Bu, Amerikan hayranlığından ziyade; ABD’nin global dünyadaki gücü yanında; eksik gedik de olsa, liberalizm, insan hakları ve demokrasiyi temsil etmesinden kaynaklanıyordu.
1 Mart 2003’te Irak’a asker gönderilmesi ve ecnebi kuvvetlerin topraklarımızda mevzilenmesine dair tezkerelerden ikincisinin mecliste reddi, bir kriz doğurdu. Evvelce kabul edilmiş 1. tezkereye göre hazırlık yapan ve masraf eden ABD, bunun hesabını sormayı tehir etti. Irak’a güneyden girdi. Ancak bu, hem masraflı, hem de daha acılı oldu.
4 Temmuz 2003’de Süleymaniye’deki Amerikan askerlerinin, özel kuvvetlere mensup Türk karargâhını basıp askerlerin başına çuval geçirerek sorgulaması kriz doğurdu ise de atlatıldı.
8 Ekim 2017’de, Türkiye’deki Amerikan konsolosluğunda çalışan bir memurun tevkifi, kriz doğurdu. Ankara, bu memurun diplomatik dokunulmazlığa sahip olmadığını iddia ededursun, ABD, Türkiye’den gelen vize taleplerini 4 ay kadar askıya aldı.  Böylece mazisi 2,5 asır evveline dayanan ve çok tatlı başlayan Türk-Amerikan münasebetleri, kâh dargın, kâh barışık şekilde bugüne geldi. Son zamanlarda yaşananların, Türkiye’yi Rusya bloğuna yaklaştırma merkezli İngiliz planının bir tatbiki olarak görenler de az değil.


 http://www.ekrembugraekinci.com/makale.asp?id=967
////////////////////////////////////////

Osmanlı ile Amerika Arasında Bir Garip Deve Ticareti Öyküsü: İzmir'li Hacı Ali, Nasıl 'Hi Jolly' Oldu?

https://onedio.com/haber/osmanli-ile-amerika-arasinda-bir-garip-deve-ticareti-oykusu-izmir-li-haci-ali-nasil-hi-jolly-oldu--606703



1. Hikayenin Başlangıcı: Batıya Göç Dalgasının Yarattığı Sorunlar


Hikayenin Başlangıcı: Batıya Göç Dalgasının Yarattığı Sorunlar
armyhistory.org
1830'lu yıllara gelindiğinde, Amerikalı öncülerin ve yerleşimcilerin batıya doğru göç hareketi, coğrafi koşulların zorluğu, iklim ve güvenlik tehditleri yüzünden özellikle güneybatı'da ciddi problemlerle karşılaşmaktadır. Kurak çöller, engebeli arazi ve geçilmez nehirler, hem insanların hem de yük/binek hayvanlarının ilerlemesinde büyük engel teşkil etmektedir.


2. Teğmenin Çözüm Önerisi


Teğmenin Çözüm Önerisi
1836 yılında Amerika Birleşik Devlet Ordusu'nda Teğmen olarak hizmet veren George H. Crosman, güneybatı'da yaşanan sorunların çözümü için sıradışı bir öneriyle üstlerinin kapısını çalar. Crossman'ın bölgede develerin kullanmasının, mevcut sorunların tümünü ortadan kaldıracağına inanmaktadır. Crosman'a göre develer, susuzluk ve sıcaklık gibi zorlayıcı şartlara kolaylıkla uyum sağlayabilecek yegane hayvandır. Üstelik yük taşıma kapasiteleri de yeterlidir.  
Ancak bu öneri Savunma Bakanlığı tarafından, ta ki 1847 yılına değin ciddiye alınmayacaktır.

3. İki Deve Tutkunu Birbirini Bulunca


İki Deve Tutkunu Birbirini Bulunca
Crosman'ın develere olan ilgisi, üzerinden yıllar geçse de halen değişmemiştir. 1847 yılına gelindiğinde artık binbaşı olan Crosman'ın yolu, Ordu'da Levazım Binbaşı olarak görev yapan ve tıpkı kendisi gibi bir deve tutkunu olan Henry C. Wayne ile kesişir.
Crosman ile develerin kullanılması konusunda hem fikir olan Binbaşı C. Wayne, konuyu bir mektupla hem Savunma Bakanlığı'na hem de Kongre'ye bildirir. 
1851 yılına gelindiğinde, nihayet ikilinin çabaları meyvesini verir ve bir senatörün dikkatini çekmeyi başarırlar. Aynı zamanda Senato Askeri İşler Komisyonu başkanı da olan Jefferson Davis'in; Crosman ve C. Wayne'in develerle ilgili olan tezlerini benimsemesi uzun sürmez. Ancak Davis'in senatoyu, develerin alınması hususunda ikna etmesi tam olarak 4 yıl sürer.

4. Develerin Satın Alınma Süreci


Develerin Satın Alınma Süreci
4 yıl süren tartışmalar sonunda, ordunun keşif, kurye ve nakliye işlerinde kullanılması için, hecin develerinden satın alınması kararı verilince Senato, David Dixon Parker’in kumandasındaki "Supply" isimli gemiyi, 1855’in 4 Haziran’ında develeri temin etmesi için Avrupa ve Ortadoğu taraflarına gönderir. Deve programını yürütecek olan Binbaşı Henry Wayne da gemidedir..

5. Osmanlı'nın Kapısı Çalınır


Osmanlı'nın Kapısı Çalınır
www.hurriyet.com.tr
Parker ve Wayne, önce İngiltere’ye uğrayıp Londra’daki hayvanat bahçesindeki develeri incelerler. İngiliz meslekdaşlarından, develerin orduda kullanılmasının faydalı sonuçlar vereceği tavsiyesini alınca, dümeni Türkiye’ye kırıp Ekim’de İstanbul’a varırlar.
Osmanlı Devleti ile Avrupalı müttefikleri o günlerde Kırım’da Rusya’ya karşı savaşmakta ve İngiliz birlikleri savaşta Hindistan’dan getirdikleri develeri de kullanmaktadır. Gemilerini İstanbul’da bırakan Amerikalı subaylar Kırım’a, çarpışmaların devam ettiği Balaklava tarafına gidip savaş alanındaki bu develeri incelerler ve işe yaradıklarını gözleriyle gördükten sonra İstanbul’a dönerler.
Sırada artık develerin temini vardır. İstanbul’daki Amerikan Büyükelçiliği, Türk Dışişleri’ne müracaat etti ve hem deve alımına izin verilmesi, hem de padişahın kendilerine iki çift deve hediye etmesi ricasında bulunur.

6. Sultan Abdülmecit'in Hibesi


Sultan Abdülmecit'in Hibesi
Tahtta o yıllarda Sultan Abdülmecid oturmaktadır. Zamanın sadrazamı Fuad Paşa hükümdarı bir yazıyla konudan haberdar eder ve talebin yerine getirilmesinin "padişáhın şánından olduğunu" belirtir. İsteği kabul eden Abdülmecid, 12 Ekim günü Amerikalılar’a en iyi cinsten iki deve hediye edilmesini buyurur. Abdülmecid, hediyenin bedelini bizzat kendisi ödeyecektir.
Amerikalılar için mesele halledilmiş gibidir ama sırada başka bir zorluk vardır: Develeri gemiye bindirebilmek... Bu iş için "deve arabası" dedikleri seyyar bir koridor yaparlar. Hayvanları bu vasıtayla güç-belá gemiye bindirdikten sonra İzmir’e gidip orada başka hayvanlar satın alırlar.
"Supply" isimli gemi, 1856’nın 15 Şubat’ında İzmir’den dönüş yolculuğuna çıkar. Yolda Mısır’a ve Tunus’a uğranır ve oralardan da develer alınır. Toplamda 34 deveyi taşıyan gemi, uzun bir yolculuktan sonra 14 Mayıs’ta Teksas’ın İndianola limanına ulaşır.
Not: Amerikan kaynaklarına göre hibe dışındaki develer için adet başına 250 dolar ödenmiştir.

7. Hacı Ali'nin Öyküsü


Parker ile Wayne aldıkları emri yerine getirmiş ve develeri temin etmişlerdir. Ancak devecilik hakkında hiçbir bilgileri yoktur ve dolayısıyla beraberlerinde işin uzmanlarını götürmeleri de gerekmektedir. Bunun üzerine İzmir’de, deve bakıcısı olduklarını söyleyen Osmanlı vatandaşı beş gayrımüslim ile anlaşırlar. "Supply" gemisi yola bu beş kişiyi de alarak çıkar.
Devecilerin Amerika’daki hayatları maceralarla dolu geçer. En renkli hayatı ise, asıl ismi Philip Tedro olan ve Müslümanlığı seçip hacca gittikten sonra "Hacı Ali" adını alan İzmirli bir Rum yaşar.

8. Hacı Ali, Nam-ı Diğer 'Hi Jolly' Amerikan Ordusu'nda..


Hacı Ali, Nam-ı Diğer 'Hi Jolly' Amerikan Ordusu'nda..
Hacı Ali, 1856 yılında, henüz 22 yaşındayken Amerika'ya ayak basar. Ve takip eden süreçte, Amerikan Ordusu bünyesinde kurulan deve birliğinde uzun yıllar boyunca deveci olarak hizmet verir. Bu süre içerisinde Amerikalılar adını telaffuz edemediklerinden dolayı kendisini 'Hi Jolly' olarak çağırmaya başlarlar. 'Hi Jolly' efsanesi de böyle başlar

9. Askerlikten Ayrılışı ve Evliliği


Askerlikten Ayrılışı ve Evliliği
Hacı Ali'nin de içinde yer aldığı 'Deve' birliği, Teksas ve Kaliforniya arasında çok başarılı görevler icra eder. Başlangıçta her şey güzel gitmektedir. Ta ki Kongre, Hacı Ali'nin deve birliğini fonlamayı sonlandırana kadar. Özel bir bakım ve idare gerektiren deve birliği, ordudaki katırları ve atları korkutup kaçırdığı ve paniğe, keşmekeşe sebep olduğu bahanesi ile Kongre tarafından iptal edilir. Bu kararın ardında İç Savaş'ın da önemli bir payı vardır. 
Bu gelişmenin üzerine, birliklerde uzun seneler  görev yapan Hacı Ali daha ordudan ayrılır. O sıralar tanıştığı Gertrudis Serna adında Meksikalı bir hanımla evlenip, kendi yuvasını kurar. Çiftin İki çocukları olur.  
Ancak ilk başlarda iyi giden evliliği, Hacı Ali'nin ticarete atılması yüzünden bozulur. Sahip olduğu birkaç deveyle taşımacılık yapmaya başlayan Hacı Ali, evini terk eder; yıllar sonra bu kararından pişman olup geri dönecektir ama olan olmuştur. 
Zamanla Amerika’nın en meşhur devecisi olur ama işleri bir süre sonra iyi gitmemeye başlar. Derken günün birinde develerini Arizona çölüne salar ve Quartzsite kasabasına yerleşir.

10. Ölümü, Adının Efsaneye Dönüşmesi ve Anıt Mezar


Ölümü, Adının Efsaneye Dönüşmesi ve Anıt Mezar
www.sabah.com.tr
Yaşamının son yıllarını Arizona'da geçiren Hacı Ali, 1902'de vefat eder. Öldüğünde cebinde sadece 60 sent vardır. Naaşını Quartzsite bölgesinde küçük bir mezarlığa gömerler.
Ancak 'Hi Jolly' adı tüm güneybatı'da bir efsanedir. Bu sayede, 1935 yılında dönemin Arizona valisi Benjamin Moeur, Hacı Ali için şehirde "Hi Jolly Anıtı" adıyla küçük bir anıt yaptırır. Küçük bir piramidin üzerinde oturtulmuş bakır bir deveden oluşan anıt bugün Arizona'daki Quartzsite Mezarlığı'nda en sık ziyaret edilen yerlerden biridir.
Günümüzde, Amerika”nın Güneybatısında halk arasında hala şu hikaye anlatılır. “Ay ışığı altında kırmızı bir deve, korkusuz binicisiyle sabaha kadar çöllerde koşuşturmaktadır."

11. Anıt Mezarın Plakasındaki Yazı


Anıt Mezarın Plakasındaki Yazı
“Hi Jolly’nin son kampı. 1828’de Suriye’de doğdu. Bu ülkeye 10 Şubat 1857’de gelmiştir. Deveci, dençi ve kılavuz olarak 30 yıldan fazla Birleşik Devletler Hükümetine doğrulukla hizmet etmiştir. 12 Aralık 1902’de Quartzsite’de ölmüştür.”

12. Hi Jolly Festivali


Hi Jolly Festivali
Arizona, Quartzsite'da her sene 10 Ocak'ta Hacı Ali/Hi Jolly adına bir festivaldüzenleniyor. Hatta adına yazılmış bir şarkı da var...

13. İşte Hacı Ali'nin adına yazılan şarkı...

https://youtu.be/OZ5pKav9vCU






Hiç yorum yok:

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700...