SABATAİ ler::
Bu gün ( 12 Haziran
2019) Alparslan Yasa Server Vakfın
da Sabatay Sevi olayını anlattı
……………………………
……………………..
Çarşamba Programımız.
Salom da bu konuyu şöyle
vermiş..:
Sabetay Sevi olayı
Etkileri yalnız yaşadığı
yüzyılda değil, daha sonraları da uzun süre devam eden, yalnız İzmir, Selanik
ve İstanbul gibi kentlerde değil, Rusya’ya, Fransa’ya, Polonya’ya, Yemen’e
kadar uzanan bir dini hareketin kurucusu olan Sabetay Sevi ve Sabetaycılık
konusuna kısaca göz atalım.
Sabetay Sevi, 1626 yılında tüccar bir
ailenin çocuğu olarak İzmir’de doğdu. Sabetay Sevi’nin aile bireylerinin aksine
ticarette değil, dini konularda başarılı olacağı küçük yaşlarda anlaşılmış ve
Sabetay Sevi, 18 yaşlarında Tora ve Talmud üzerinde ciddi bir eğitim almış bir
haham olmuştu. Sevi’nin ilgi sahası Kabala’ydı. Yahudi
mistisizm öğretilerinin bütünü olan Kabala; mistik alıştırmalar (pratik Kabala)
ve Sefer Ha Yetzirah (Yaratılış Kitabı) adı altında Tora’nın yorumlarını içeren
(Teorik Kabala) kitaplarını kapsar. Zohar, İspanya kültürünün önemli bir
simgesidir. Kabalistik düşünce ise, 16. yüzyılda Safed’de altın çağına ulaştı.
Rabi İzak Luria ve öğrencileri, Tora’ya yeni anlamlar
kazandırdıkları gibi, Sabetay Sevi hareketini hazırlayacak ‘Kurtarıcı Maşiah’
fikrini getirdiler. Bu dönemde Doğu Avrupa ve Rusya’da yaşanan olumsuzluklardan
Yahudiler sorumlu tutularak kitleler halinde öldürülmüş, sağ kalanlar ise
yaşadıkları topraktan kovulmuşlar ve tedirginlik içinde yaşıyorlardı. Aynı
dönemde Osmanlı topraklarında da siyasal çalkantılar vardı. Osmanlı orduları
yenilgiler alıyor, iç isyanlar ve kargaşa bir bunalım ortamı yaratıyordu.
Yahudi din bilimcilerinin yaptıkları hesaplamalara göre, 1648 yılı
beklenilen kurtarıcının geleceği yıldı. Kabala ile olan ilişkisi nedeniyle
zorlu ve dindar bir yaşam süren Sabetay Sevi, beklenen Mesih’in kendisi
olduğuna inanıyordu: Zohar’a göre, Mesih geldiğinde Yahudiler onu
tanımayacaklar; üstelik Kurtarıcı Rab’den yeni mesajlar getireceğinden,
Tora’nın kuralları da ihlal edecekti! Nitekim Sabetay Sevi, aynı yıl İzmir’de
‘Mesihliğini’ ilan ettiği zaman Tanrı’nın ağza alınması yasak olan ismini
telaffuz etmek gibi ihlallerde bulundu.
Sabetay Sevi, etrafına hızla
birçok mürit topladı. Diğer sahte Mesihlerin aksine, fikirleriyle felsefe
alanında mücadele edemeyen Rabanut, Sevi’nin bilgisine ve zekâsına karşı
gelemiyorlardı. Sabetay Sevi’nin 1650’lerin başında İslam mutasavvıfı, Niyazi Mısri ile
görüştüğü bazı kaynaklar tarafından belirtiliyor. Nitekim 19. yüzyılda Osmanlı
siyasal yaşamında önemli roller üstlenen Melamilik Tarikatı,
fikirlerini Mısri’ye dayandırmış, üyelerinin pek çoğu Sebataycılardan
oluşmuştu. Sabetay Sevi,1663’te Kudüs’e gitti ve buradaki Yahudilerin
temsilcisi olarak seçildi. Sabetay Sevi, bu arada Polonya’da kötü şöhretiyle
tanınan ve Osmanlı ülkesine kaçan Sara adında bir
kadınla da evlendi. Sabetay Sevi, bu hareketini Tanah’taki bir olaya
dayandırmıştı.
Sabetay Sevi’ye Mesihlik müjdesi
1664’te Sabetay Sevi, Gazalı teolog ve
din adamı Natan Levi ile tanıştı ve bu
olayı da Kral David’in Peygamber Natan ile buluşmasına benzetti. Natan, Sevi’ye
Mesihliğini müjdeledi. Olay İzmir’de duyuldu. Efsaneler ve insanların
kendilerini kaptırdıkları duyguların coşkusu, Yahudi din adamlarının engelleme
çabalarını boşa çıkarıyordu. İzmirli hahamların ihbarlarını dikkate alan
Osmanlı otoriteler, sonunda 1666’da Osmanlı başkentine maiyetiyle beraber
gelmekte olan Sabetay Sevi’yi tutuklayarak, Çanakkale’deki Aydos Kalesine
hapsettiler. Müritlerin gözünde daha da kahramanlaşan Sabetay Sevi, ziyaretçi
akınına uğradı. Eylül 1666’da divana çıkartılan Sabetay Sevi’ye Müslüman
olması, aksi halde idam edileceği söylenince Sabetay Sevi dinini değiştirdi.
Mesih olarak Sevi’yi kabul edenler, bu
durum karşında büyük bir düş kırıklığına uğradılar ve umutsuzluğa düştüler.
Natan Levi’ye göre ise, Sabetay Sevi sadece zahiren dinini değiştirmişti. Amacı
Yahudileri kurtarmaktı. Sabetay Sevi’nin dinini değiştirmesi genellikle tam
olarak açıklanamayan gerekçelere bağlanır. Gerçekte, genel kanı Sabetay
Sevi’nin mesihlik iddiası taşıyan bir paranoyak oluşudur. Ancak Sabetay
Sevi’nin müritleriyle beraber olduğunu haber alan otoriteler, onu tek bir
Yahudi’nin dahi yaşamadığı Arnavutluk’un Ülgün kasabasına
sürdüler. Orada günlerini yalnızlık içinde melankolik ve mistik bir atmosferde
geçiren Sabetay Sevi, 1676’da öldü. Müritleri, Sevi’nin denize girdiğine ve su
üzerinde yürüyerek yok olduğuna inanmışlardır.
Sabetay Sevi’nin Müslüman oluşunun
sonuçları
Sabetay Sevi’nin Müslüman olmasıyla beraber, 200 kadar aile de Yahudilikten
ayrılarak Müslüman oldu. Bu grup, daha sonra kendilerine ‘Dönme’ adı verilen
Maaminimlerdir (inananlar). Ayrıca Sabetay Sevi’nin öğretilerine bağlı olan
fakat Yahudilikten ayrılmayan bir grup da vardır. Bunlar, gizli
Sabetaycılardır. Sabetay Sevi’nin prensipleri Kabala’nın müritlerine
bildirildiğinden birçok sır Talmudist görüşte olanlara intikal etti. 1917
yangınında da birçok Sabetaycı literatür yok oldu.
Cemaat ikiye bölündü
1689’da cemaat ikiye bölündü: Cemaat
lideri ve Sabetay Sevi’nin kayınbiraderi Yaakov Kerido’ya
bağlı ve Selanik’te yalılar bölgesine yerleşen Yakubiler ve
çoğunluğa sahip Sabetaycılar. Yakubiler, 20. yüzyılın başlarında hemen hemen
tümüyle özümlenmişler ve özellikle Avrupalılarla yaptığı evliliklerle
dağılmışlardır. 1720’de Sabetaycılar, Baruhya Ruso adındaki
bir kişinin Sabetay'ın ruhunu taşıdığını iddia eden Karakaşlar- Onyollularile buna karşı çıkan Kapancılar- İzmirliler olmak üzere ikiye
ayrıldılar. Birbirleriyle ilişki kurmamaya özen gösteren bu üç grup, 19. yüzyıla
dek Osmanlı yönetiminin hoşgörüsü altında yaşadılar; günlük hayatta
Sefaradların konuşma dili olan Ladino’ya bağlı kaldılar; İbraniceyi de
dualarında kullandılar.
20. yüzyılın başlarında merkezi
yönetime karşı başkentten uzak olan ve Selanik’te giderek güçlenen İttihat ve Terakki hareketi, kentte önemli bir
nüfusa sahip Yahudi ve Sabetaycı cemaatlerin desteğini aldı. Sabetaycı
aydınlar, Avrupa ile kurdukları ilişkiler dolayısıyla pek çok yeniliğin öncüsü
oldular. Bu yıllarda Yahudiliğe dönme teşebbüsleri kabul edilmeyen ve
genellikle Yahudiler tarafından benimsenmeyen Sabetaycılar, 1924’teki ‘Ahali
Mübadelesi’nden sonra Türkiye’ye geldiler ve cemaat içi evliliklerle
devamlarını sağlamaya çalıştılar. İkinci Dünya Savaşı yılları sırasında
çıkartılan Varlık Vergisi yasası kapsamına ‘Dönmeler’ başlığı altında dâhil
edildiler.
Sabetaycıların Müslümanlığı kabul
ettikten sonra Selanik’te taşındıkları evler görkemliydi. Ancak dışarıdan
içerisi görünmezdi ve içerde gizlilik hüküm sürerdi. 19. yüzyılın ikinci yarısında
teknolojik gelişmeler ve bankacılık sayesinde maddi varlıklarını geliştirdiler.
Bu gelişmeyi körükleyen ‘Jön Türkler’ arasında ve daha sonraları Türkiye’de
faaliyet gösterecek Osmanlı Bankası ve Selanik Bankası’nın kurucuları arasında
Dönmeler olduğu bilinmekte. II. Abdülhamit,
rejimine muhalif olan Jön Türkler’in ve Dönmeler’in takibini istemişti. Ahali
Mübadelesi yıllarında Dönmeler’in bir kısmı Türkiye’ye gelip asimile olmanın
hata olduğunu iddia ederken, diğerleri de bunun bir tarz olduğunu savunmuşlardı.
Öte yandan Karakaşzade Rüştü Bey, TBMM ve
Cumhurbaşkanı’na müracaat ederek, ilk defa mezhebi hakkında bir ifşaatı dile
getirdi ve Yunanistan’da kalmaları gerektiğini savunsa da başarılı olamadı.
Ancak gerçek olan bir konu da, Dönmelerin bu sayede II. Dünya Savaşı sırasında
Nazi Almanya’sındaki toplama kamplarına sevk edilmekten kurtulmuş olmalarıydı.
Bayramlar
Dönmelerin bayramları son derece değişiktir. Örneğin; 24 Sivan, Sabetay
Sevi’nin Gazalı Natan tarafından Maşiah olarak kabulü, 5 Temmuz, Ruh’un
giyinmeye başlaması (Sabetay Sevi’ye ilham gelmesi) bayramı; 5-23 Temmuz,
aydınlanma bayramı gelmesiyle reformun başlamasıdır. 12-21 Adar (Yom Şenimot)
Sabetay’ın sünnet edildiği gündür.
Özellikle bayramları nedeniyle de Türkiye’deki Yahudi dini otoriteleri
tarafından tanınmayan Sabetaycılar, İstanbul’un belli semtlerine yerleşerek,
geleneksel yaşam tarzlarını ve dini törenlerini sürdürdüler, iyi öğrenim
gördüler ve Türk toplumuna kısa sürede entegre oldular.
İlan Karmi’ye göre sayıları 20.000-50.000 arasındaydı ve günümüzde
İstanbul’da çok sınırlı sayıda mensupları vardır. Teşvikiye’deki Şişli Terakki
Lisesi, 1885’te; Işık Lisesi de 1879’da ilk kez Selanik’te inşa edildi. Şişli
Terakki Lisesi, Kapancılar, Işık Lisesi, Karakaşlar kesimlerinin denetiminde
kuruldu. Üsküdar ve Bağlarbaşı arasında ve Bülbülderesi Sokağının solundaki
tepedeki mezarlık, 20. yüzyıl başlarında inşa edilmiş olup; Selanik’ten gelen
Sabetaycılar’a tahsis edilmişti. İyi muhafaza edilmiş olan mezarlığın
bölümlerinden biri, Sabetaycıların Müslümanlarla olan evliliklerinden doğan
kişilere; diğeri de İstanbul’a yerleşmiş Sabetaycıların Kapancılar ve Yakubiler
kesimlerine ayrılmıştır.
Sabetay Sevi olayı, Mesih bekleyen sıkıntı içinde tüm Yahudi âleminde
heyecan yaratmıştı. Örneğin Avrupa’da da bu tepkiler izlenmişti.1666’da
Almanya’da çizilmiş bir gravürde Sabetay Sevi, kitleleri etkileyecek bir
haşmetle atının üzerinde resmedilmiştir. Sabetaycılık, en son evrimini Jacob
Frank’ın (1726-1791) akımında yaşadı. Hahambaşılıkların takibine uğrayan bu
akım, bu kez Hıristiyanlık âleminde bir saha buldu. Mensupları; Polonya ve
Avusturya asilzadeleri, askeri ve sivil ileri gelenleri arasına katıldılar.
Birçok Frankçı Freemason oldu ve mistik, Kabalistik ve devrimci fikirleri,
Aydınlanma (Haskala) görüşleriyle birleştirdiler. (Örneğin; E.Jase Hirschfield)
Asyalı biraderler adlı bir tür Masonik düzenin üyesiydi. Bu düzende Yahudi-
Kabalist ve Hıristiyanlık öğeleri mevcuttu. 1775’te Hıristiyanlığa dönen ve
Franz Thomas adını alan Jacob Sasportas (1610-1698) adlı Amsterdamlı Alahacı,
Sabetaycılığın geleneksel Yahudi Kurtarıcı (Mesih) görüşüyle çeliştiğini ve
Hıristiyanlığa daha yakın düştüğünü savunur. Jacob Emden (1697-1776) adlı ünlü
Alman Rabi de, Sabetaycılığa karşıdır. Sabetaycı olduğundan şüphelendiği
Kabalist Eyeschutz ile yaptığı münazara, Aşkenaz Yahudilerini bir süre iki
kampa ayırdı. Günümüzdeki eser miktardaki Sabetaycılar ise Sevi’nin özellikle
Kabalist görüşlerinin değerini savunmaktalar.
KAYNAKÇA:
Yahudilik Ansiklopedisi: Yusuf Besalel, Cilt 3,S.555-558,
Tiryaki, Eylül 1994,Ilgaz Zorlu,
Şalom,10/10/1993,
Jewish Sites of İstanbul, Ilan Karmi,1992,
The Encyclopedia of Jewish History, Massada 1986,
Sabetayist Ermişler, Matt Goldish; Kırmızı Kedi Yayınevi, 2011.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder