26 Kasım, 2017

732. ŞEB-İ ARUS ... http://www.kriter.org

732. ŞEB-İ ARUSPDFYazdırE-Posta
Kullanıcı Oylama: / 16
KötüÇok iyi 
Yazar NECATİ ÇAVDAR   
03-01-2006
Bu gün 17 Aralık 2005
Kış mevsiminin ilk ayı 
Zehmeri'nin 3-4.'ü
Ve 732. Şeb-i Arus..
Kimileri   Diyar-ı Rum'un büyük filozofu sevili Mevlana'yı anıyor.
Kimi  sevgili Mevlana ile kendini buluyor.
Kimi ona küfrediyor.
Demek ki büyük insan.
Demek ki iz bırakan biri..
Ve bu toprakların adamı..
En azından bu topraklardaki insanı yoğuran adam..
Sen orta Asya'dan kalk gel.diyarı Rum'a..
Ve Karaman denen  yerde karar kıl.
Oraya yerleş..
Tabi tek başına gelmemiş.
Büyük bir maiyetle.
Ana baba, kardeş evlat ve yakın, yaran..
Bu dervişlikten öte bir şey Yani bir külah, bir hırka  karnımı nerde doyurursam ordayım değil.
Nerde istersem oradayım, nerde rahatsam orada oturacağım anlamına bir göç..
Ve  parçalanan Selçuklu kalıntısı  Anadolu Selçuklu sultanının  illa "gel"  sşeklindeki ısrarlı çağrısına uyuş.
Bence  sultanın  yakınana mecburu iskan ediliş.
Zira Mevlana zaten özel misyonla gelmiş, sultanları bile sarsan bir  alt yapıya sahip, ekibide ona uyumlu..
Ben " batın" durumunu bilmem.. Anlamamda..O sadece Halikimizin bileceği iş..
Ama  ben olayların ve olaylarrda rol olanların "zahirine" bakıyorum..
Ve Mevlana açısından baktığımızda  Konya'da halka değil, üst tabakaya yakınlık. Üst tabakanın anlayışını değiştirme cehdi.
Yoksa  gerek Karaman gerekse  o günün Konya'sında  kaç kişi Farsça bilir, kaç kişi Farsça  şiirden anlardıki?..
Mevlana'nın hedef kitlesi  dönemine göre kendini entel sayan, öyle görünmek için çaba sarf edenlerdi.Vede  millet kesesinden   harcayan , kendini devletlu kabul eden "tüfeyli " taakası.
kaymak gurup..
Ve mevlana o konuda başarılı..
İster  Moğol ister Anadolu Selçuklu ileri gelenlerini kendi potasında yoğurmakta mahir.
Biraz ney, biraz zikir biraz fikir..Ve  zahirde olsa "şarap" keyfi.. Aşk hariç , dünya galise, ekmek  kaygısı, hayat ilesi yok.Keyf, eğlence, ince fikir..
Siyasal  ve sosyal elitin hangisi önde ise  ona methiye işi götürüyor..
Herkes menmun.
Dönemine baktığımızda Anadolu yeni yeni kendine geliyor. 
Yoğrulmaya açık. Ve yoğrulması için gerekli.
Hırıstiyan inancına mensup insanlar gurubundan ve Rum hakimiyetinden İslam inancına ve ortaasya kökenli kavmin hakimiyetine geçiş sözkonusu..
Kimse kırılmamalı..Kimse küstürülmemeli. Herkes kendini bulmalı ama yeni bir  yöne de yol almalı.
İşte  üst yapıda bu değişimin mimarıdır Mevlana..
Kafir Moğol'u ürkütmeyeceksin..Rum'a hoş, Yahudiye  dost duracaksın. İslama yakın olacaksın..
Kaymak tabakanın meftun olduğu değerler silsilesine  uygun estetik ölçüler ve  matamatiksel  figürler, bulacaksın.zikirr bile yapsan  o günün anlaşına göre bu günün pop türü unsurlar katacaksın.. Her kesim kendini bulacak. Bu gün  laiki, enteli,  her dinden  felsefi bakanı, müslümanı yanyana   olduğu gibi. Anma törenleride  de olsa Mevlana'yı .izlediği.. Herkesin ve kesimin O'dan kendince  bir hisse aldığı gibi..
Eğer Mevlana tipinde birisi  olmasa idi  üst yapıdakilerden kaç kişi  dağlı Türkmenin dilinden, yani Yunustan etkilenir, onunla yalın ayak, başı kabak  dağ bayır dolanırdı?
Yada Haci Bektaş Velini'n postu kenarında gerdan kırardı. Kan içici  zevk ve sefa peşindeki Moğol sürüleri nasıl bir eğlence ile  zapturapt altında tutulabilirdi?
Her türlü zulumden bıkmış insanları yanyana getirebilr, onlara  yeni ufuk açar, sıkıntılarından uzak tutablirdi?..
Evet bu gün;  gerek  Mevlana'yı gerek Hacı Bektaş Veli'yi gerekse Yunus Emre'yi  yüceltenler, bir diğerini alçaltıyor. Beğendiklerini diğeri üzerindren büyütüyor.  Bu yanlış her birinin  kulvarı farklı idi..
Çünkü,  o gün Rum memleketi diye anılan (Diyar-ı Rum ) Anadolu'da Hırıstiyan inancı ve Rum kültürüne mensup   fakat İslam inancına geçme durumundaki  halkın yoğrulmsı sözkonusu.
Bunun içinde o inanç ve kültürlerin en kavi yaşandığı, felsefi ekollerin hayat bulduğu ve üretim yerleri konumundaki  bölgelere  öncekilerin inanç ve değerler sistemini altüst edecek, yenilere ram olacak simge  kişiler gerekli idi. Bunrlar aracılığı ile  değişim gerçekleştirilmeli idi.Tabir caizse  çivi çakmak gerekti.
Bunun için  en öne çıkan simge isimler  gariban lalk için Yunus.
Biraz okumuş, yazmış insanlar için Hacı Bektaş Veli.
Daha ileride kaymak tabaka için ise Sevgili Mevlana bu görevleri yapıyorlar..
İşte Yunus, Hacı Bektaş ve Mevlana.
Diyarı Rum'u Anadolu yapan mefkure ve misyonu üstelenip  götürüyorlar.
Yoksa kıylıçla alınan yer kılışla korunmuyor.
Eğer öyle olsa idi.Anadolu'yu bir uçtan bir uca  talan eden Moğl ve Haçlı sürüleri uzun ömürlü kalırlardı.
Çünkü onların ne Mevlanası, Ne hacıbektaşları hnede Yunusları vardı.
Bazıları Mevlana'yı, Yunus'u Hacı Bektaş'ı bir birlerinin rakibi gibi görüyor, göstermeye çalışıyor.
Bence yanlış.Çünkü onların hitap ettikleri kesim, etkiledikleri alan ve gönüller farklı. Ve bu farklılıkları ile  misyonlarını çok güzel yerine getiriyorlar. Dün öyle idi.  Bu günde öyle..  Bulundukları  bölgelerde Anadolu'yu bir uçtan bir uca yoğurup yeni bir  anlayışa sahip insanla donatıyorlar.. Ve bu güne uzanan misyonları ile aynı  görvi yapıyorlar.
Efendim Mevlana üst yapıya hitap ediyordu.Moğol emirlerinin emrinde idi.
Geçiniz.
Belki  dünün ateist Moskova'sında hınca hınç doldurulan salonlarda  "Çile bülbülüm  çile"  şarkısını söyleyenler hangi misyonla kominizmin  en azılı  sapıklarını  "Allah" diye bağırtı ise  Mevlana'da  kafir mool sürelerinin önderlerine aynı saikle Allah, merkezli olmak üzere döndürtmüştür..
Mevlana, zaten hiç alt yapıya inmadi ki?
Hak'kı bilmesama halk adamı olmadı.
Para ve devlet adamlarına yakın durdu.
Onun tekkesi  hep açların değil tokların yeri, belki açlara  bu yolla uzanılan  eldi.
Gidin görün Konyaya.
Kendi alanını bırakın. Sadece özel  doktorunun bulunduğu mevkiee bakın.
Bir birinden hayli uzakta.O günün Konya ölçüsüyle anlaşılan Doktoru bağlık bahçelik bir yerde oturuyor, rahatına bakıyordu.Ve özel araçlarla kendisine geliyordu.
Bunu normal bir dervişin, garip bir şeyhin doktoru-nun yapması mümkün mü?.
Evet Mecvlana halk adamı değil devlet adamını yoğuran, zengini  halden hala sokan biri idi.
Bu günde öyle değil mi?
Anadolu  harekatini bir hatırlayın.
Mustafa Kemal gidip Konya'ya , Mevlevi şeyhinden destek  alıyor .Geliyor, Hacı Bektaş şeyhine ondanda destek alıyor.
Ve TBMM açılınca, birinci başkanı Mustafa Kemal.
Yanında ikinci Başkan Mevlevi Çelebisi..
Üçüncü  Başkan, Haçıbelaş çelebisi
Ücüncü başkan ise son Osmanlı Mebusan Meclisi reisi Cemaletitrn Arif bey..
Eğer bunlar, Anadolu harekatına destek olmasalardı kim olursa olsun havasını alırdı.
Anadolu'da isyanın değil,  meşruiyetin ve istiklal mücadelesinin  halk nezdinde kabülü bu simgelerle sağlanmıştır.
Sonra mı?
Sonrası malum.Tekke ve zaviyeler kapaınca gerek Mevlana gerekse Hacıbektaş tekkesi de kapandı.Ama sonradan ilk açılan Mevlana dergahı oldu.
Yani o zamanda devletlu idi.Bu günde..
O meşhur yasaya ragmen açıkça  Devlet  erkanı huzurunda  ayin yapıyan  iki tekke açık .Birisi Mevlana dergahı diğeri Hacıbektaş.
Ama kapalı denen, fakat asla kapıtılamayanlar ise sadece Yunusvarı  dergahlar.
Onlarda kim ne derse desin milletin gönüllerinde olduğ için hiç kimse mühür vurmamıştır.
O nedenle dün olduğu gibi bu günde bu üç simge isimler  farklı katagorideki halkın gönüllerinde yaşar gider.
Mevlana gelişi, yerleşişi, yaşayışı ve hitap ettiği  alan bakımından ne kadar uluslararısı ise bu günde öyledir. Yüzyıllar ötesinden felsefi duruşu ile tükenen, yeni soluk arayan atılı  merkezlere uzanmaktadır.Görüşleri yahnkı bulup, gönülleri Konya'ya, Anadolu'ya bağlamaktadır.
Yunus, ne kadar yerli ise bu günde öyledir.
Hacı Bektaş veli devlet ve milletin  birlik harcına ne kadar  etki etmişse bu günde öyledir.
Kimse bunları çatıştırmamalı..
Bunları aynı saymamalı.
Ama ayrıda saymamalı.
Evet  bunların  hitap etteği kitleler ayrı ama hedefleri aynı, kaynakları aynı..
Kim ne derse desin  millet bunları seviyor.
Kendilerini okumasa da seviyor..
Nasıl ki sevenin sevgiliye gittiği günü Mevlana, "Şeb-i Arus" ilan etmişse..Bu üç değerin  buluştuğu gönüllerde bayram etmektedir.
O gönüllerde her an "Şeb-i Arus " ateşleri yanmaktadır.
Mevlana'yı  dışlamanın, Yunus'u horlamanın,  Hacı Bektaş veliyi  hakir görmenin kime neye faydası var ki?
Gelin müşterekleri  çoğaltalım.
Müştereklerde buluşalım.Onlar gibi .Onlar metotları, hitap ettikleri kitleler farklıda olsa  Kur'an aydrınlığında Hz. Muhammed önderliğinde   tek müşterekde buluşmuş, bağlılarını  yüz yıllarca buluşturmuş.
Bize düşen buluşmak ve bilişmek..Gerisi Hak'ka kalmış..


NECATİ   ÇAVDAR- www.blogcu.com/necaticavdar

////////////////////////////
http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=136&Itemid=77

"Ergeneokon" işçileri "iş"siz kaldı.

İlhan Selçuk, "nalları dikince"
1 yazardan 1 yayın
   



https://groups.google.com/forum/#!topic/liberal-izmirliler/PvRw3ckZ1bE

https://groups.google.com/forum/#!topic/liberal-izmirliler/PvRw3ckZ1bE

ben (cavdarbjk Değiştir
23 06 2010
 
1-)
 Eyvahhhhhhhhh
"Ergeneokon" işçileri "iş"siz kaldı..
Çünkümmmmmmm
İlhan Selçuk,
...
"Nalları dikti.."
 
2-)
İlhan Selçuk ...
Kendi ifadesiyle "Nalları dikti"ya..
Hacıbektaş Veli'ye komşu olacakmış..
Sen yıllarca..
Kur'an'a ve ona inananlara söv..... 
Kur'ani düşüncenin muhteşem şahsiyeti Hacı Bektaş düşüncesinden kaç Daskapital'i başucundan ayırma ona göre amel et.
Marks'ı Lenin'i Stalin'i önder bil.
Oradan hayır gelmeyince dön Anıtkabir'e marksist fikirlerini Kemalizme yükleyip, marksist-kemalist senteze ulaş...

Ve Makalat sahibi Hacı Bektaş Velye komşuluk için vasiyet et.
Aslında yeri Marks..
Lenin yanı olmalı idi....
Stalin'de pek hoş olurdu.
Son dönemine bakılır ve sami ise
Mustafa - İsmet'in ayak ucu çok yakışırdı..

..
Ne ala memleket!..
Sen 85 yıl
Hacı Bektaş Veli'nin eylem ve söylemlerine (inanç ve fikirlerine) küfret.
"Nalları dikince"de git yanına yat.
Nasıl olsa biri gelir "aziz" ilan eder. Belki de ilerde "puthane " bile yapar.
Hz Ali, Hz. Hüseyin sevdalısı Hacı Bektaş veli izcileri saf ve temiz "Alevi kardeşlerimiz" bu durumu sorgulamalılar.
Hatta başına birde "Makalat" bırakıp, "bu kitabın neresinde varsın?" demeliler..

Müslüman kürt kardeşlerimiz kominist PKK'lılara sormadığı gibi; İslam şeriatının önderlerinden ve İslam düşüncesini Makalat'ında yazarak çağlar ötesine taşıyan Hacı Bektaş veli akidesine bağlı iman abidesi Alavi kardeşlerimiz -ve dünya islam milleti - hayatında ialamın eylem -söylemlerinden ,cem ve cemmatten uzak İlhan Selçuk'a ;

"DASKAPİTAL seni kurtarmadı,NUTUK açmadı.Mark ve diğer önderlerin kendilerine yetmiyor. bunu anladınsa şayet Nalları dikince de olsa aramıaza hoş geldin.." mi demeliler.


--
NECATİ  ÇAVDAR

HÜNKAR HACI BEKTAŞ VELİ DİYARINDA




Hünkar Hacıbektaş Veli diyarında / Sosyoloji / Milliyet Blog

blog.milliyet.com.tr/hunkar-hacibektas-veli-diyarinda/Blog/?BlogNo=5101
25 Ağu 2006 - Hünkar Hacıbektaş Veli diyarında. ... Necati ÇAVDAR ... 16 Ağustos 2006 Çarşamba günü Hünkar Hacıbektaş diyarında idik. Bilindiği gibi ...


/////////////////////////////////////////
http://insan.eu/documents/25_08_2006_207_sayi_1.pdf




Necati Çavdar: “Dün Hünkar Hacý Bektaþ Veli diyarýnda idik”

Sulucakarahöyük HACIBEKTAÞ-
 Bu yazý Necati Cavdar’ýn Aleviyol sitesinde yayýmlanmýþ olup, anma etkinliklerini deðerlendiren yazýsýdýr. Yazý yazarýn anma etkinliklerine yönelik gözlem ve deðerlendirmelerini içeriyor. Ýlginç bulduðumuz satýr aralarý okumasýyla yazýyý olduðu gibi yayýmlýyoruz. Hacý Bektaþ-ý Veli’yi anmak , dolaþtýðý diyarlarda bulunmak, dünü düþünmek ve bu güne bakmak üzere Ankara’dan sabah 6’da Hacýbektaþ istikametinde yola çýkýyoruz.. *** Daha Elmadað’a varmadan yolardaki kimi yerlere yazýlmýþ “DSP” ve “Zeki Sezer” isimleri dikkatimizi çekiyor. Kýrýkkale’ye yaklaþtýðýmýzda önümüze gelen daðda taþta yer bulunan yerlere daha çok “DSP ve “Zeki Sezer” isimlerinin kazýndýðý diktalerimizden kaçmadý. Hatta çok eskilerden kalma ve iyice solmuþ bir “CHP” yazýsýyla yeni yazýlmýþ “DSP” yazýlarý bizi “12 Eylül öncesinin” sokak ve duvar yazýlarý dönemine alýp götürüyor ve “ DSP; gerçekten bu kadar güçlü mü?... Bu organizasyonu nasýl, hangi maddi varlýk ve hangi örgütle yapýbiliyor ki?” diye düþünmemize sebep oluyor. Yol boyu DSP konvoylarý ile karþýlaþýyoruz. Mucur’a gelirken de yolda alýnan sýk güvenlik tedbirnlerine ve hemen akabinde ANAP konvoyuna rastlýyoruz. Hacýbektaþ’a geldiðimizde yol boyu dizilmiþ yüzlerce otobüsten oluþan Þiþli Belediyesi filosuna þahitlik ediyoruz.. Ve bu durum karþýsýnda hemen yakýnýmýzdaki biri ilk siyasi yorumunu yapýyor: ” Sarýgül gelecek..Ve CHP sönük kalacak diye Deniz Baykal, kendine baþka yer bulmuþ. Ege’ye kaçmýþ” Bir baþkasý tamamlýyor:”Sarýgül’ün olduðu yerde Baykal gölgede kalýr.” *** Hacýbektaþa’a gelerek Pazar gününe kadar kalacak insanlar, kimi kendi getirdikleri çadýrlarla bulduklarý aðaç, duvar bibini mesken tutarken kimileri de Kocaeli Büyükþehir Belediyesi’nun kurduðu 250 prefabrik eve, Þiþli ve Esenyurt belediyeleriyle Karacaahmet Derneði ve Þahkulu Vakfý gibi kuruluþlarýn kurduðu 3250 çadýra yerleþiyorlardý. *** Halk Cumhuriyet meydaný da denilen Belediye önünde yoðunlaþmýþ. Haçýbektaþ Belediyesi öncülüðünde '43'üncü Ulusal ve 17'nci Uluslararasý Kültür ve Sanat Etkinlikleri'nin resmi kutlamalar için platform orada. Biz halkýn kutlamasýna katýlýyoruz.. Hacýbektaþ Küllüyesi’ni ziyaret, yoðunluk ve ilgiden mümkün deðil.. Ve ver elini “Çilehane tepesi..” *** Hacýbektaþ ilçe merkezinin 3 kilometre doðusunda bulunan ve belki Hacýbektaþ ilçesinin eski ismi olan “Karahöyük”olarak bilenen yer burasý.. Oh dünya var... Aþaðýsý, þehir merkezi yanýyor ve çok gürültülü.. Burasý esiyor, þehre tepeden bakýyor ve kalabalýk, fakat gürültüsüz. Elektronik kirlilik sözkonusu deðil. Höyük, sonradan oluþturulan höyüklere benzemiyor. Tabii þekli ile karþýmýza çýkan hüyükte þimdilerde “Ozanlar yolu” diye bir yol uydurularak Hacýbektaþ heykeli merkez olmak üzere Yunus Emre, Pirsultan Abdal, Mahsuni Þerif gibi alevi bektaþi geleneðine baðlý sayýlan aþýklarýn heykelleri dikilmiþ. Höyüðün güney yamacý eteklerinde Hacýbektaþ, mezarlýðý var. Tabii ki Hacýbektaþ-ý Veli türbesi þehir içinde, Hacýbekktaþ Tekke ve Küllüyesinde .. Höyün çevresi kýsmen aðaçlandýrýlmýþ. Aðaçlandýran Kocaeli Belediyesi olsa gerek ki, yer yer insaný rahatsýz eden ve inciten tarzda büyük levhalarla “Ben yaptým” der ve insanýn gözüne sokulur gibi sýrýtýyor.. Burada belediyeler savaþý var desek yeri. Dedik ya “Ozanlar yolu” heykeller yolu olmuþ.. Heykellerin çevresine konan banklarda bu belediyeler þavaþý gözle görülüyor .Banklarýn çoðunluðunda “Kocaeli Büyükþehir Belediyesi”, pýýrýl pýrýl olan bazýlarýnda ise “Þiþli Belediyesi” ismi kazýnmýþ.. *** Fýrsat bu fýrsat diye olsa gerek Hacýbektaþ Belediyesinin kestiði kiþi baþý bir milyonluk bileti alabilenler, zamanýnda Hacý Bektaþ-ý Veli’nin; el emeði ile geçinmek adýna koyun otlattýðý, sýðýr güttüðü, aðrek yeri olarak hayvanlarýný dinlendirdiði, zaman geçirdiði bölgeye, akýn akýn “Çilehane”ye gidiyor. Esas çilehane þehirde küllüye içinde. Buradaki “Çilehane” denilen yer , tepenin tam üstünde çok yüksek olmayan kayanýn kuzey ütarafýna gelen toprakla kaya arasýnda,üstü kaya ile örtülü oyuk. Kayanýn altýndaki oyuðu rahatça insan girip çýkýyor ancak doðudaki geniþ giriþe raðmen batý tarafýnda kayada küçük bir delik var.. Taþýn ismi’de Deliklitaþ.. Normal bir insanýn rahatça girip çýkacaðý bu delik zamanla inanýn kendi nefsini fizik boyutu ile ölçme aleti olarak kullanýlýyor. Büyük veli’nin zaman zaman da insanlardan uzaklaþarak “halvete” çekildiði, kendi kendine kaldýðý, düþündüðü yer bu gün test aleti olarak kullanýlmasý ne kadar garip deðil mi? Ve düþüneceksin, nefsinden arýnacaksýn. Zorlanacaksýn. Zor iþ. Fakat bu gün gidip kayanýn altýna girecek.. düþünmeye bile fýrsat bulamadan zýplayýp delikten çýkacaksýn, buda senin günahlardan arýndýðýný gösterecek! Peki kalp hastasý ve þiþman ama ölümüne çýkmaya yeltenen gariban kadýnýn ne günahý var? Ýnsanlar, hele hele modern ve hurefeye inanmadýklarýný belirten insanlarýn bir birilerini yercesine kayaya hucum etmesi, saðda solda ne kadar çalý çörpü varsa çaput baðlamasý.. Taþlara, kayalara taþ parçalarý sürterek tututrma gayretleri.. Modern heykellerin mermer kaidelerine taþ sürmeleri.. Kimilerinin serptiði buðdayý, kimilerinin toplamaya çalýþarak sözde çocuðu olmayanlarýn çocuklarýný olmasý, fakirlerinh para bulmasý , baþka dileði olanlarýn dileklerinnin yerine gelmesi.. Tam bir piyango alaný.. Ne çalýþ ne çabala.. Git “Çilehane” tepesine... Bulðun aðaç, çalý dalýna çaput baðla.. Buðday topla ya da taþ sürt istediðini kazan.. Neyse buraya gelen insanlarýn çounun dediði gibi “Kalbini bozmayacaksýn” Ýnsanlarýn kimi Çilehane tepesinde 1559 yýlýna tarihlenen, 1909 da yenilenen ve halkýn deyimi ile “Zemzem” suyu gibi þiffalý çeþmeden su almak için kuyruk oluþturuyor kimi, türbeleri ziyaret ederek türbenin mermerlerini, baþlýklarýný öpüyor.. Türbe topraðýný yiyor ve gelemeyenlere götürmek üzere küçük çüçük çýkýnlara dolduruyor. Kimileride burada kurulan mezbaha da “adak” kurbanlarýný keserek, piþiriyor ve gelenlere ikram ediyor. Anlatýlan þu ki.. Eskiden çok fazla insan kurban kesermiþ.Bu yýl çok az.. Ve yapýlan yorum: “Millet iyice fakirleþmiþ.Yoksa çok kurban kesilirdi” Tekrar aþaðý, þehre iniyoruz.. *** Bir ara “protokol gelcek” diye vatandaþa tamamen kapatýlan Hacýbektaþ Veli Küllüyesi’ni ziyaret mümkün deðil. Çok kalabalýk.. Hava çok sýcak.. Ýnsanlar bu sýcakta yüzlerce metre sýra olmuþlar, girmeye çalýþýyorlar.. Bir tarafta resmi açýlýþ diðer taraffta halkýn kendi kutlamasý, orada bulunmanýn verdiði her ne ise o.. Kimi ibadet ediyor, kimi yakýndaki meyanelerde demleniyor.. Kimi çevresine bulduðu birkaç insana nutuk çekiyor. Kimi parklarda, duvar diplerinde serinliyor, hiç karþýlaþþmadýðý insanlarla yeni dostluklar ediniyor..Kimi lokmasýný, suyunu paylaþýyor..Herkes kendi aleminde. Þehir halký, alýþmýþ. Sanki hiçbir þey yokmuþ gibi davranýyor. Kendi günlük iþlerinde. Hele hele Pir evi sakinleri..Gerçekten sakin Gelen geliyor giden gidiyor onlar da kendi alemlerinde.. *** Hacýbektaþ’a siyasetçilerde ilgili. Resmi Açýlýþtan sonra DSP Genel Baþakný Zeki Sezer, ülkenin çeþitli yerlerinden gelen DSP’lilere Hacýbektaþ DSP Ýlçe Merkezinden hitap ediyor. ANAP Genel Baþkaný Erkan Mmucu, önce Derviþ Günday’ýn yönetimindeki Türkiye Esnaf Sanatkarlar Fedarasyonunnun (TESK'in) "Cumhuriyet TIR'ý"ný sonra Pir evi; Ulusoylar’ý ziyaret ediyor. Onun ardandan Þiþli Belediye Baþkaný Mustafa Sarýgül, çevresinde özel giyinmiþ korumalarý ile beliriyor ve Ulusoylar’ý evinde ziyaret ediyor.. Alevisi, Bektaþisi, hatta kendini biraz alevi diye niteleyen ataistleri, Sünnüleri ile her türlü fikri akýmýn temsilcileri.. Balkan Bektaþiler.. Romanlar.. Abdallar... Trakya Alevileri.. Toros ve Karacadað Türkmlenleri.. Ege yörükleri.. Adana’nýn, Hataya’yýn, Sivas’ýn, Çorum’un, Tokat’ýn Erzincan’ýn Kars’ýn alevilerini, Bektaþileri...Þialarý.. herkes kendi anlayýþana ve inancýna göre kutlamalar yapýyor, inançlarýnýn gereniði yerine getiriyor. *** Tam bir festival havasýnda kutlamalarýn sürdüðü Hacýbektaþ’a hükümeti temsilen Devlet Bakaný Nimet Çubukçu ve Kültür ve Turizm Bakaný Atilla Koç', yaný sýra, SHP lideri Murat Karayalçýn, Hür Parti lideri Yaþar Okuyan da varmýþ.. Ancak onlar sadece türübünlerde, protokol gereði bulunuyorlardý. Sokkalarda AKP, CHP; DYP; SP gibi kitle partileri yoktu.. Halkýn içinde biz Erkan Mumcu, Zeki Sezer ve Mustafa Sarýgül’ü gördük..Sanki CHP yoktu. Halk da Sarýgül’ü zaten CHP olarak görmüyordu ve Sarýgül de CHP ilçeye bile gitmedi, kimbilir gidemedi.. Hacýbektaþ’da tam bir gövde gösterisi yapan Þiþli Belediye Baþkaný Mustafa Sarýgül' ve taraftarlarýnýn hazýrlýðý mükemmeldi diyebiliriz, ancak bir þey unutmuþlardý. Güneþten korunmak için “Þapka..” Þapka desteðinide DSP’lilerden aldýlar.DSP þapkasýný baþýna geçiren Sarýgül taraftarlarýndan þimdiki CHP’liller, bir dönem taþýdýklarý “DSP parti kimliði”ni hala sakladýklarýný gururla göstermekten de kendini alamdýklarýna þahit olduk.. Vatandaþlarýn bir çoklarýnýn Hacýbektaþ’da; Mum yakýp, taþ dikerek dilekler dilediði.. Çilehaneden taþýn kovuðundan çýkarak kendisini “gühah testi”ne tabi tuttuðu, daha yeni yapýlmýþ mdern heykellere bile þaþ yapýþtýrarak çeþitli ektkinlikler gösterdiði bir ortamda “ aydýnlanma” vurgusu yapan DSP Genel Baþkaný Zeki Sezer’in DSP ilçe binasýndan, dýþardan taþýdýðý insanlara hitap ederken kimilerinin "Türkiye laiktir, laik kalacak" diye tezahürat yapmasý, anlamlý idi... *** Siyasiler için söylenenler þu: Erkan Mumucu; Sivil.. Kucaklayýcý.. Genç.. Ýyi beyin.. Ama ABD, onu iktidara getirir mi ki.. Zeki Sezer; Çok resmi.... Bu sýcakta gravat takmýþ.. Çok iyi adam..Ama lider deðil.. Mustafa Sarýgül; Onun olduðu yerde Baykal gezemez artýk.. Fakat Þiþli Belediyesinin imkanlarýný þahsý için kullanýyor.. Fethullahçý, ondan bir þey olmaz.. Genç, atak... Halkla iyi iliþkiler kuruyor. Her kesime yakýn... Ýyi iliþki kurabiliyor.. Cami, tekke onun için fark etmiyor, kompleksi yok.. Korumalarý ile fark ediyor, çevresi beslemelerle dolu.. *** “Hacý Bektaþ Veli Anma Kültür ve Sanat Etkinlikleri” daha üç gün devam edecek.. Biz birinci gün, gün akþama dönerken ayrýldýðýmýz, Hacýbektaþ için benim yorumum þu: Gerek Çilehane tepesi, gerekse Hacýbektaþ Küllüyesi, yer yer pislik içinde.. Parký bahçesi bakýmsýz.. Gerçekten de kim nederse desin Melih Gökçek eli deðimeli. El deðirenler siyasi yatýnýrým yapmýþ. Fakat yapýp gitmiþ. Bir gün hatýrlanmaya deðil sürekli bakýma ihtiþyaç var. Anadolunun, Türkiyenin her yerinden gelen hatta dünyanýn her yerinden gelenleri aðýrlayan, her gelenin kendince bir þey bulduðu, ülke birliðinin en temel harcý ve düþüncesinin temsil mekaný biraz daha iyi, aðaçlarla parklarla donatýlmýþ, her türlü susuzluk çekenlerin suszluðunu giderecek bozkýrda vaha olmalý..Olabilmeli *** Filistin ve Lübnan’daki zulume tepki, gerek resmi törende Hacýbektaþ Belediye Baþkaný Ali Rýza Selmanpakoðlu tarafýndan 'Lübnan, kan ve gözyaþý oldu. Ýþgalcileri kýnýyoruz' diyerek dile getiriliyor, gerekse çeþitli hediyelik eþya satýþý ve kültürel etkinlikler için düzenlenen standralar asýlan döviz ve posterlerle kendini gösteriyordu. *** Pir evi dedikte.. Ýki katlý ev kompleksi.. Atkatta, mutfak.. Kiler ve yemek yeme yerleri var. Sürekli yanan ocaklarda, gelen “tanrý” misafirlerine yemek piþirip yediriliyor, barýndýrýyorlar. Üst kat ailenin özel evi. Buraya gelenler aile ile görüþüyor. “Adet” ve ”Erkan”ý yerine getiriyor. Hediye veriyor.. Kim ne derse desin aileyi gayet vakur gördük.. Siyasilerin peþinde deðiller, siyasiler onlarý ziyarette yarýþtalar.. Gerçektende tarikatlar siyasete girince ve yönlendirici olunca memleketimiz ve tarikatlar bundan çok çekti. Bu tür faliyetleri ve sunucunun neler getirdiðini en iyi bilmesi gerekende Hacýbektaþ Veli tarikatý ve ordan devam eden bu aile olsa gerek.. Bilindiði gibi resmi tarih þöyle yazýp geçsede Mustafa Kemal Paþa, Kurtuluþ savaþý öncesi Ankara’ya gelerek ilk ziyaret etði yer nasýl Hacýbayram veli tekkesi ise , diðer ziyaret ederek misafir kaldýðý yer de Anadolu’nun ortasýnda HacýBektaþ Veli tekkesidir. 22 Aralýk 1919 da “3. Ordu müfetiþi ve Padiþahýn Fahri Yaveri “ sýfatýyla Anadolu’ya gönderilen ve bu sýfatla resmi makamlara yazý yazan Mustafa Kemal, Hcýbektaþ’a da gelir. Tekkeyi ziyeret eder ve pir evinde misafir edilir. O ev þimdi müze olarak korunuyor.. Bu ziyaretle, “Anadolu’yu iþgal edenlere karþý durma” konusunda “tam destek” alan Mustafa Kemal Paþa, bilindiði gibi 23 Nisan 1920 de Millet Meclisini toplar.Toplanan meclisin Birinci Baþkaný Mustafa Kemal, Ýkinci Baþkaný Mevlevi Çelebisi.. Sýký durun lll. Baþkaný ise Hacýbektaþ Çelebisi Cemalettin Efendi’dir.. Sonra mý?.. Sonrasý malum..Ýnkar..Unutturma. Var olaný görmeme dönemi.. Cumhuriyet ilan edilir. Tekke ve zaviyeler kapatýlýr. Kapatýlan tekkeler içinde Hacýbektaþ tekkesi de vardýr. Mal ve malzemelerine el konur. Kültürel varlýklar, Ankara Etnoðrafya müzesine taþýnýr.. Ve Büyük Millet Meclisi lll. Baþkaný Hacýbektaþ Çelebisi Cemalettin Efendi Arnavutluk’a kaçar. Ve orda çok zor þartlarda yaþar ve ölür.. Aile ve Devlet bu olaylardan bahsetmiyor. Bahsetmiyor ama.. Hacýbektaþ’da ziyaret ettiðimiz bu müze ve karþýmýzda müze vasfýyla ayakta duran Hacýbektaþ Küllüyesi; dönem ne olursa olsun, siyasi aktör hangi kiþi olursa olsun siyasetteki oyunlarýn, kazýk atmalarýn muhteþem birer abideleri olarak gerçeði haykýrýyor. O nedenle tekkeler, tarikatlar nasýl olsa hangi tedbir alanýrsa alýnsýn kapatýlamýyor, gönüllerden sökülemiyor, yerlerine kurulan resmi kontrollü dernekler; ayný iþlevi yerine getiremiyor. O halde kendi iþlevini, “kamil insan “ yetiþtirme, örnek olma iþlevini bu kurumlar sürdürmleli.. Millet ve Devlet, istifade etmelidir. Devlet iki arada bir derede kalmamalý.. Ama siyasi oyunlar içinde bu kurumlar kullanýlmamalý, siyasetçiler bu tür organizasonlarda bulunmalý ancak asla ve asla þow yapmamalýdýr.. Biz, Ulusoy ailesinin evinde vekar ve tarihi olaylardan alýnmýþ ders gördük.. *** Mustafa kemal Paþa’nýn kaldýðý mekaný dolaþýrken “modern” diye nitelenen ikisi kýz üç genç gelerek, siz bilirsiniz diye baþladýklarý sözlerine; “ Bazý insanlar, kendilerinden küçük olan ... beyin elini öpüyor..Ona para filan veriyor.. Bu insanlar o paralarlamý geçiniyor..Bu normal mi?..” þeklinde sorular sormaz mý?.. Bizde diðer tarikatlarda da böyle þeyler oluyor..Umuyorum ailenin tarlalarý, baþka geçim alanlarý vardýr.Ve para, hediye verenler de verdiklerini aile gelen misafirlerin ihtiyacý için harcasýn diye veriyordur. Aþaðýda gördüyseniz zaten bir mutfakta sürekli yanýyor...”diyebildim. *** Hacýbektaþ’da; Adet, gelenek.. Ýnanç... Ýnkar. Ýrtica, “Var” olaný “yok” sayma.. Farklý düþünce ve dinden gelenleri, adeta ”kýlýflara sararak” islamlaþtýrma.. Ýslamileri, laikleþtirme.. Abartý.. Siyasi istismar ve hoþgörü hepsi iç içe birlikte yaþanýyor, yaþatýlýyor.. Bunlar bizim gördüklerimiz, izlenimlerimiz. Yorum sizin. necaticavdar@gmail.com 18 Aðustos 2006 Cuma

/////////////////////////////////////////


Necati Çavdar: "DARBELER BU MİLLETİN KARDEŞLİĞİNE ZARAR VERDİ"

DARBELER BU MİLLETİN KARDEŞLİĞİNE ZARAR VERDİ

http://burokratlarbirligi.org/?mod=haber&id=374&print=1
İdareci ve Bürokratlar Birliği Dost Meclisi İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi B… http://burokratlarbirligi.org/?mod=haber&id=374&print=1 1/2 İdareci Ve Bürokratlar Birliği

Kategori: Anasayfa
Tarih: 28/Şubat/2017
Konu: DARBELER BU MİLLETİN KARDEŞLİĞİNE ZARAR VERDİ

 İçerik:
İdareci ve Bürokratlar Birliği Dost Meclisi İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığınca desteklenen ve İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği tarafından yürütülen Kardeşlik Sınır Tanımaz Projesi kapsamında Dost Meclisinin konusu 28 Şubat Türküsüydü. Konuğu ise Gazeteci Yazar Sayın Necati ÇAVDAR idi. Genel Başkan Yücel CAN, Irak Savaşı ile Kardeşlik Sınır Tanımaz diyerek Irak ve Suriye'den gelenlere kucak açtıklarını, zamanla şehit ve muhtaç aileleri de kapsadığını, kardeşliğin sadece maddi olarak algılanmaması gerektiğini, bu tür çalışmaların Iç İşleri Bakanlığı Dernekler Dairesince desteklenmesinin anlamlı ve önemli olduğunu anlattı. Can bu anlamda darbelere tanık olan biri olarak gazeteci ve yazar olan Necati Çavdar'ı takdim etti. Çavdar; 28 Şubat ve diğer darbeler kardeşliğe. birlik ve beraberliğe asla katkı sağlamamıştır. Darbeler huzuru, barışı, kardeşliği bozmuştur, indanlara ve insanlığa zarar vermiştir. Darbeler kardeşliğe her yönden zarar vermiştir ve darbeler savunulamaz. Darbelerden herkes özellikle de kadınlar zarar görmüştür. 31 Mart bir darbedir ve 28 Şubat Darbesi aynıdır. Bu iki darbede Sultan Abdülhamit ve Erbakan insanlara zarar gelmesin diye zorunlu olarak sessiz kalmıştır.
 Programa bir zamanlar darbelere maruz kalan ve o dönemde Ankara eski Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyon Üyesi Ersönmez Yarbay ile birlikte idare ve bürokrasinin değişik kesimlerinden konuklar, STK temsilcileri ve Dernek Üyeleri iştirak etti.

//////////////////////////

İdareci Bürokratlar Birliğinden “Dost Meclisi Toplantısı” - Ankara ...

www.milliyet.com.tr › Ankara Haberleri › Haber
1 Mar 2017 - Gazeteci Yazar Necati Çavdar, "Darbeler huzuru, barışı, kardeşliği ... Başkanlığınca desteklenen ve İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği ..


01 Mart 2017 - 01:10

İdareci Bürokratlar Birliğinden “Dost Meclisi Toplantısı”

IHA
Gazeteci Yazar Necati Çavdar, "Darbeler huzuru, barışı, kardeşliği bozmuştur, insanlara ve insanlığa zarar vermiştir. Darbeler kardeşliğe her yönden zarar vermiştir. Darbeler savunulamaz, darbelerden herkes zarar görmüştür, özellikle de kadınlar zarar görmüştür" dedi.
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığınca desteklenen ve İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği tarafından yürütülen Kardeşlik Sınır Tanımaz Projesi kapsamında gerçekleştirilen Dost Meclisi toplantısı 28 Şubat Türküsü üzerine gerçekleştirildi. Gazeteci Yazar Necati Çavdar, toplantıya konuk olarak katıldı.
İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği Genel Başkanı Yücel Can, “Kardeşlik Sınır Tanımaz” diyerek Irak ve Suriye’den gelenlere kucak açtıklarını, zamanla şehit ve muhtaç aileleri de kapsadığını, kardeşliğin sadece maddi olarak algılanmaması gerektiğini, bu tür çalışmaların İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesince desteklenmesinin anlamlı ve önemli olduğunu anlattı. Can bu anlamda darbelere tanık olan biri olarak gazeteci ve yazar olan Necati Çavdar’ı takdim etti.

"Darbelerden özellikle kadınlar zarar görmüştür"
28 Şubat ve diğer darbelerin kardeşliğe. birlik ve beraberliğe asla katkı sağlamadığını kaydeden Çavdar, “Darbeler huzuru, barışı, kardeşliği bozmuştur, insanlara ve insanlığa zarar vermiştir. Darbeler kardeşliğe her yönden zarar vermiştir. Darbeler savunulamaz, darbelerden herkes zarar görmüştür, özellikle de kadınlar zarar görmüştür. O dönem Metin Bostancıolu Milli Eğitim Bakanlığını işgal ediyordu. Yukarıdan gelene ‘emredersin’, aşağıdan gelene de ‘arz ederim’ diyordu. Bir gün heykel açılışı vardı Hukuk Fakültesinde. Dışarıda da hava güzeldi, kokteyl veriliyordu. Yanında rektör, dekan bir de ben vardım. Ben, ‘Evde bir hanım var, okuma yazma bilmiyor ama başörtülü olduğu için hiçbir yere almıyorlar’ dedim. Bostancıoğlu, ‘Benin anam başörtülü, babaannem de çok güzel kuran okur’ dedi. ‘Senin annen buraya gelse Hukuk Fakültesi’nin içine alır mısın’ diye sordum. Hemen suratları bozuldu ve bizim toplantı da bitti” şeklinde konuştu.
31 Mart ayaklanması ve 28 Şubat’ı birbirine benzeten Çavdar, “31 Mart bir darbedir ve 28 Şubat darbesiyle aynıdır. Bu iki darbede de Sultan Abdülhamit ve Erbakan, insanlara zarar gelmemesi için zorunlu olarak sessiz kalmıştır” ifadelerini kullandı. (ME-GD)


/////////////////////////////

İdareci Bürokratlar Birliğinden "Dost Meclisi Toplantısı" - Dailymotion ...

www.dailymotion.com/video/x5diref
28 Şub 2017 - haberler tarafından yüklendi
İdareci Bürokratlar Birliğinden "Dost Meclisi Toplantısı" Gazeteci Yazar Necati Çavdar: "Darbelerden ...
//////////////////////////////////////

Darbeler Bu Milletin Kardeşliğine Zarar Verdi - Kardeşlik Sınır Tanımaz

kardesliksinirtanimaz.com/haber/2-darbeler-bu-milletin-kardesligine-zarar-verdi
... Türküsüydü. -Kardeşlik Sınır Tanımaz - İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği 2009. ... Konuğu ise Gazeteci Yazar Sayın Necati ÇAVDAR idi. Genel Başkan .



/////////////////////////////////////////////////////////

Ankara'da 28 Şubat, 'Belgesel-Şiirlerle' Hatırlanacak - Anka Haber

www.ankahaber.com.tr/.../ankarada-28-subat-belgesel-siirlerle-hatirlanacak-h31372.htm...
28 Şub 2017 - ... İdareci ve Bürokratlar Birliği'nde düzenlenecek bir 'şiir dinletisiyle' ... Türküsü" başlıklı etkinlikte, gazeteci-yazar Necati Çavdar Ankara'da ...


///////////////////////////////////////

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700...