29 Mart, 2019

Mescid-i Aksa ve Kubbetü's Sahra

6 yıl önce
Derin Millet
Google'de Mescid-i Aksa yazınca genelde Kubbetü's Sahranın resmi çıkar. TVlerdede aynen tekrar eder. Siyonistlerin planıdır kanmayalım..
Nedeni, Mescid-i Aksanın altını tarihi eser var diye kazıyorlar ve yıkılmasını
kaza süsüyle yapacaklar.Müslümanlar farketmesin diye.
Daha sonra burada Hz. Süleymanın tapınağını yeniden inşa edecekler..
|Ömer|



|Ömer|

BDP ve PKK, KÜRTLERİ ATEŞE SÜRÜKLÜYOR - Mesut Aslanyürek

6 yıl önce
Mesut Aslanyürek
BDP ve PKK, KÜRTLERİ ATEŞE SÜRÜKLÜYOR
PKK 1976 da kuruldu. Doğuda bir köyde Amerika'nın bilgisi dahilinde ve MİT eliyle kuruldu. Bunun baş mimarı Kesire Öcalan'ın babasıdır. Kurmalarının asıl sebebide Suriye'dir. Yani oralardan gelebilecek tehdit veya herhangi bir şeye karşıdır ama beklenen veya gelmesi gereken tehdit gelmedi. Suriye'den Türkiye'ye karşı hiç bir zaman kötülük gelmedi, zararıda olmadı. Asıl zararı ve kötülüğü Türkiye'den Suriye görmüştür ama yinede Suriye'den zarar gelir düşüncesiyle MİT destekli bir silahlı terör grubu kurulmuştur ve bu grubun Kürt halkı ile uzaktan yakından hiç bir ilişkisi yoktur. En azından 1980 li yılların ortalarına kadar olmamıştır.
PKK nın 1984 yılında işlediği ilk silahlı saldırıya kadar geçen zamana kısaca bir göz attığımızda, o yılların iç savaş denebilecek ölçüde silahlı eylemlerin olduğu ve gerçekleştirildiği yıllar olduğunu görürüz. Amerika ve diğer emperyalist devletlerin Türkiye üzerinde oynadıkları oyunlara karşı ayaklanan bir devrimci hareketi vardı. O harekatın içinde bütün azınlıklar yer alıyordu ki bunların en başta olanları Kürtlerdir. Yani Amerika'ya, Natoya ve Türkiye üzerinde oynanan bütün oyunlara karşı, etnik kökene bakılmaksızın her kökenden olan devrimciler aynı saflarda omuz omuzaydılar.
Peki bu devrimcilerin karşısında kimler vardı? Kimler tarıyordu kahvehaneleri? Kimler tarıyordu otobüs duraklarında bekleyen öğrencileri? Kimler veriyordu ateşe Kahraman Maraş'ı? Ve kim örgütlüyordu katliamları?
Perde arkasında Emperyalist devletlerin bizzat kendileri ve sahnede onların taşeronları, onların peçete tutucuları, onların göt yalayıcıları, onların hizmetçileri ve resmen onların köpekleri olan faşistlerdir. “Komunistler sizi öldürecek”, “Komunistler gelirse din elden gidecek”... gibi uyduruk sözlerle beyinleri yıkanan dünün MHP lileridir. Kahraman Maraş katliamında bizzat rol alan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarıdır. Fakat bugün baktığımızda Komunistler hakkında atılan kuru iftiralarla hiçte böyle olmadığını görüyor ve asıl bugünün din tüccarları tarafından dinin yok olduğuna şahit olmaktayız. Biz gerçekleri zaten görüyorduk. Eğer böyle olmasaydı, bugün ne Deniz Gezmiş ve ne de Nazım Hikmet, karşı taraftan itibar görmezdi.
1976 – 1980 yılları arasında PKK bir güç haline gelmiş ve bu zaman içerisinde sadece MİT tarafından kullanılmıştır. Hatta yine aynı MİT o zamanda işlenen faili meçhulleri onlara işletirmiştir.
12 Eylül 1980 Kenan Evren faşist darbesinin geleceği belliydi ama zamanı belli değildi. Hatta Kenan Evren “zamanın olgunlaşmasını bekledik” demiştir. Olgunlaşmasını beklediğimiz bir meyve gibi. Fakat Evren'in bilhassa bu sözünden, darbeyi Amerikalıların istediğini ve yaptırdığını anlıyoruz çünkü hiç bir ev sahibi, bir olumsuzluğu önlemek için bir ailenin önce yok olmasını beklemez. Gittikçe daha fazla çürümekte olduğunu gördüğümüz bir meyveyide beklemeyiz. Ve Eylül 1980 darbesi gerçekleşir. Bu darbe 50 savaşa mukabildir. Ölenler, öldürülenler, göz göre göre kaybolanlar, idam edilenler, fişlenenler, infaz edilenler, işkencede yok olanlar, tıka basa olan zindanlar, faili meçhuller, açlık, sefalet, korku... ve susturulan insan.
Bu darbe ile birlikte Amerika'nın isteği doğrultusunda Türkiye dizayn edilirken, aynı zamanda yine Amerika'nın eliyle Büyük İsrail'in, Kürdistan adını alacak zemin hazırlanıyordu. Böylece PKK, hem Amerika'nın, hem de Avrupa devletlerinin ve bir kısım MİT'in desteği ile dağa çıkar. Buradaki amaç, PKK nın Türkiye'deki Anti – Amerikancı odaklara karşı kullanılmasıdır fakat kısa bir süre sonra, aslında çok değişik işler için kurulan PKK, birden Kürt halkının savaşçıları haline dönmüştü. Buna rağmen dış destekler sürdü ve hala sürmektedir. Her devletten silah temin edebildiler. Her devlete uyuşturucu soktular ve sokarlarken, uyuşturucu ile mücadele eden ülkeler bile göz yumarak PKK nın bu yolda dünya birincisi olmasını sağladılar. Uyuşturucudan elde edilen para ile dünyanın en zengini oldular. Kuvvetlendikçe kuvvetlendiler ve Türk askerlerine, vur kaç yöntemleriyle tam 30 yıl kan kusturdular.
Ne Kürtler ve ne de Türkler, hiç bir zaman bu gidişatı kabbullenmedi ve halkın kabullenmediğini gören TSK, devamlı PKK ya karşı bir savaş halindeydi. PKK nın Amerika ve diğer devletler tarafından silahlandırıldığı ve beslenildiği bilinmesine rağmen her iki tarafın halkları uyutularak ve kandırılarak savaş devam etti. Oysa yılan başının kim olduğu bellidir. Belli başlı kurumlar ve halkın çoğunluğu bunu görüyor ve biliyor ama bütün talimatların oradan geldiği saklanabiliyordu.
Çok ta uzun olması gereken bu yazıyı herkes okuyabilsin diye kısa tutup birkaç cümle ile bitirmek istiyorum.
Türkiye mozaik bir ülkedir ve bu herkese nasip olmayan bir zenginliktir. Türkiye'nin geleceği çok parlaktır ve Amerika dahil bütün devletler bunun bilincindedir. Bu nedenle Türkiye'nin sonu hazırlanmış ve bütün kurum ve kuruluşlar bu gidişata alet edilmişlerdir.
İki proje ile sonu hazırlanan Türkiye'nin birbirlerine kenetlenmiş insanları, biri BOP ve diğeride Kürtlerin eliyle B.İsrail projelerini sonsuzluğa gömeceklerdir. İç içe girmiş halkların başka hiç bir seçenekleri yoktur. Tek bir Türkiye var ve o hepimizindir. PKK Kürtlere karşı hiç bir zaman samimi olmamıştır. Sol görünmüş, sağ vurmuştur. Kendi insanını başkalarının emriyle katletmiştir. Gerçek anlamda devrimci değildir. PKK Kürt halkını gerek Amerika'ya gerekse İsrail'e ve aynı zamanda Fethullah vampirlerine yem olarak tepside sunmaktadır. Doğunun geri kalmışlığının % 90 ı, PKK nın göz yumduğu feodal yapıdan kaynaklanmaktadır. Bu dereceye kadar gelmelerinde dış desteklerin yanısıra vatan hainlerinin yuvalandığı MİT teşkilatı çok büyük adımlar atmıştır.
Son sözüm: Sevgili Kürt kardeşim! Gerçekten solcuysan, devrimciysen, emperyalizme ve faşizme karşıysan, en önemlisi halkların gerçek bağımsızlığından ve özgürlüklerinden yanaysan gittiğin yoldan gemen geri dön ve gel ! Kendi dünyamızı, kendi bağımsızlığımızı beraber kuralım. Gerdek gecesine girerken başkalarının, hatta düşmanımızın şeyine neden muhtaç oluyoruz? Anlamakta çok zorluk çekiyorum. Sen kendin gerçekten bunu anlıyor ve kavrıyor musun?
Mesut Aslanyürek
Yorumlar
TC Mustafa Zor MESUT ASLANYÜREKIN bu yazisi malesef bir gercegi HAYKIRISTIR.TC.Devleti Cok partili döneme girmesi(1950) den sonra ve NATO üyeligi ile artik kazanmis oldugu TAM BAGIMSIZ devlet statüsünden Batinin ve israelin "gizli" yapilanmalarina MIT ,Devlet ve TSK adeta hainlerce SARILMISTIR.bu sarmal ilk meyvesini 1960 ihtilali ve ondan sonra gelen tüm sürec ve ihtilal ve karanlik dönemlerde kendilerini ve konumlarini saglamlastirarak bu günlere kadar gelinmistir.Yukaridaki YAZI cok önemlidir, bir gercegin ta kendisidir.Alinmasi gereken dersler vardi VATANDASIMIZ ACISINDAN.O sürecler farkli sekilde devam etmektedir.Halkimizi ve MILLETIMIZI uyarmamiz lazim , dönen dolaplarin hepsi BOB plani ve ISRAELIN güvenligi ICINDIR.Saygilarimla.
Yönet
6y
BeğenDaha fazla ifade göster
Hikmet Çiftçi GERÇEKLERİ YAZANLARA SELAM OLSUN.
Yönet

UNUTMA "Şarkın SUKUNU" için yapılan LOZAN'a rağmen Fransiz diplomat Francois Picot ve Ingiliz diplomat Mark Sykes tarafindan yapılan gizli anlaşma ve planlar hala yürürlükte..

UNUTMA
"Şarkın SUKUNU" için yapılan LOZAN'a rağmen
Fransiz diplomat Francois Picot ve Ingiliz diplomat Mark Sykes tarafindan yapılan gizli anlaşma ve planlar hala yürürlükte..



YAHUDiLER VE GERCEKLER – 4

SiYONiST VALi HERBERT SAMUEL
“Suveys Kanalini koruyacagim” bahanesiyle ingiltere tek kursun atmadan koca bir orduyu Misir’a cikartmis, boylelikle Misir, Sudan ve Etopya yi kontrol ederek Rodezya (Zimbabwe) den itibaren Nil nehrinin tamamini da kontrol eder duruma gelerek elmas, altin ve diger madenlerin Nil vasitasiyla Avrupaya ulasmasinida garanti altina almisti. Bu durum Afrikanin guneyini kendi somurge alani olarak goren Almanya nin hic hosuna gitmiyordu.
Kendi ulusal birligini kurmakta bile aciz kalan, hala derebeyleri ve kucuk kralliklarin cekismesinin yasandigi zayif bir imparatorluk goruntusu veren, bu nedenle somurgecilik furyasindan nasibini alamayan Almanlari ingilizler de diger Avrupalilarda ciddiye almiyorlardi. Dolayisi ile hic bir ortak projede rol verilmiyordu.

1906 da Kahire deki bir toplantida ingiliz ve Fransiz diplomatlar Avrupanin Hasta Adami olan Osmanlinin parcalanmasi planlarini yapmislardi. En nihayet bu plan 1915-1916 yillarinda Fransiz diplomat Francois Picot ve Ingiliz diplomat Mark Sykes tarafindan bir anlasma haline getirilmisti. O anlasma yapildigi sirada 3. Imzaci durumunda olan Carlik Rusyasi temsilcisi, Sovyet Devrimi nedeniyle devre disinda kalmisti. Bu anlasmaya gore Osmanli topraklari (ekteki haritada oldugu gibi) pay edilecek, Filistinde de bir “Uluslararasi Bolge” kurulacakti. Bu “uluslararasi” ibaresinden pek hosnut olmayan o zamanki ingiliz Maliye Bakani Lloyd George, kendini Siyonist olarak tanimlayan milletvekili Herbert Samuel’e soz vermis “elbetteki orada bir Yahudi devleti kurulmasini ben de istiyorum” diyerek rahatlatmisti.

Almanyanin yenildigi, Osmanlinin yokedildigi savastan sonra bahsi gecen “Uluslararasi Bolge”ye Herbert Samuel Genel Vali olarak atanmisti. Yillar once Rothschild in Ingiliz hukumetine verdigi borc ne zaman, nasil ve ne kadar odendigi hakkindaki bilgiler hala tartismalidir.
***

iNGiLTERENiN MiRASCISI : ABD
1930 larda tekrar toparlanip eski gucune kavusan Hitler Almanyasi, birinci dunya savasindan dersini almis ve somurgeci Avrupalilarla uzak ulkelerde savasmak yerine… o Avrupa ulkelerinin kendisini isgal ederek onlarin somurgelerine el koymayi planlamisti.
Kafasindaki savas planini gerceklestirmek icin daha buyuk butceye ihtiyac duyan Hitler, para ve sanayi gucunun onemli kismini elinde bulunduran Yahudileri gozune kestirmisti.
Ve dusundugunu yapmaktada hic tereddut etmedi.

Buyuk acilar ve can kaybina sebep olan ikinci Dunya Savasi sona erdiginde o gune kadar super guc olan ingiltere perisan haldeydi. Onun bu mirasini artik savasin galibi Amerika almisti. Bu mirasa o “Uluslararasi Bolge” de yeni kurulacak olan devlet de dahildi.

Ozellikle Dogu Akdenizde Sovyet yayilmasina karsi guclu liman ve kozmopolitan yapisi itibariyla guclu istihbarat saglayabilen Israil, yine Sovyet isgali tehlikesi altinda bulunan ve NATO ya dahil edilen Turkiye ile birlikte Amerikanin bolgedeki cikarlarini, dunyanin petrol ihtiyacini ve siyasi/askeri etkileme alanini koruyan bir partnership olusturuyorlardi.

Cezayir in Fransadan bagimsizligini aldigi zaman Birlesmis Milletlerdeki oylamada cekimser oy kullanarak dunya ekonomi politiginin hangi tarafinda ne bedellerle yer aldigini resmi olarak ilan etmis olan Turkiye devlet rejiminin bugunku Filistin siyasetindeki durusunu iyi analiz etmek gerekir.

Aziz Nesin'den bir taşlama.

Cemil Çiçek ve 12 Mart Muhtırası



Fotoğraf açıklaması yok.

Cemil Çiçek'ten Genelkurmay başkanına teşekkür
Muhterem Memduh Tağmaç
Genel Kurmay Başkanı
Ankara
Aylardan beri anarşist ve komünist militanların silahlı tecavüzleri yüzünden derslere devam edemeyen, hayatları ve okuma hakları tehdit altında bulunan Türkiye’mizin istikbalinden endişe duyan milliyetçi ve vatansever talebeler olarak bayram mesajınızı ümid ve takdirle karşıladık.
Milliyet, devlet ve milli ordu düşmanları karşısında kahraman ordumuzun mert sesini duymaktan büyük sevinç ve kıvanç duyduk. Bağlılıklarımızı bildirir; saygılar sunarız.
Mücadele Birliği
İstanbul Sancağı İdare Heyeti Adına
Cemil Çiçek
16 Şubat 1971 tarihli 55. Sayı: Yeniden Milli Mücadele Dergisi

https://www.facebook.com/194969063948460/photos/a.283272701784762/389301681181863/?type=3&theater

  • Geçmişten / Geleceğe Anımsanırsa "Flört fahişeliktir!" diye buyurmuştu şimdiki meclis başkanı...
    Kendisi de geçmişte bir hayli "flört etmiş" paşalarla...darbecilere övgü
    8
  • Aytekin Akdogan Bu serefsizin yozgat yibitastaki görevliyken vurdugu vurgunu bilen varmi aceba.. Bu AKP li soytarilarin tümü yolsuzlugun icinden gelen yolsuzlardir...her vatandas bnu böyle bile. Bunlara oy verenlerinde bunlardan hic bir kalir yanlari yoktur,hepside ayni zihniyete sahip mahluklardirlar malaesef...
    1
  • İsmet Cantekin Ereğli Demir Çelik fab A.Ş'de görevliyken, Sakaryalılara verdiği karaborsa mamüller için, Bursa Adliye karşısı Uluyoldaki Bilgi işhanında 2 dfükkanın hediye edildiği söylenmişti.1990 yıllarında..
    2
  • Osman Sak Atrışba Hep söylüyorum,
    Bunların kıblesi,dini,imanı belli değil...
    2
  • Halil Hamurcu 12 eylül de farklı oldular.
    1
  • Erdem Karaaslan Bu aynı kişi mi?
    1
  • Bahattin Şimşek Şimdinin demokrasi havarileri dünün darbeci severleri soytarılar bugün orta oyunu oynuyorlar malesef.
    4
  • Mustafa K Uyal Belli Osman bey belli... Para
  • Alex Gokmen Yarin ibneler darbe yapsa. Yillardir sakliyorduk ooh be . Simdi rahat dolasabiliriz. Salak bilmiyorki demokraside darbelere yer yok. Ama herkese ozgurluk var!!!!
Fotoğraf açıklaması yok.
Sayfayı Beğendin · 20 Temmuz 2013 
 
16 Şubat 1971 tarihli 55. Sayıda Mücadele, bir kez daha ve doğrudan kapaktan darbe çağrısı yapar: “Komünistlere Karşı Ordu Millet El Ele” Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç’ın vesikalık fotoğrafının kapağı boydan boya kapladığı bu sayı bir utanç vesikası olarak özel ilgiyi hak ediyor.
Tağmaç’ın “Muhtıra gibi” “Bayram Mesajı”nı şakşaklarla karşılayan Mücadele’nin, sahife 4’te yayınlanan başyazısının başlığı “Milli Ordu’nun Şuurlu İhtarı”dır:
“Rey endişesinin kirletmediği, sandalye arzusunun iğrençleştirmediği bir ses mübarek kurban bayramı boyunca milletimizin endişe ile kararan kalbine ümit ışığı tutuyordu.”
“Türk Orduları Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç Paşa’nın beyanatı gözbebeğimiz ordumuz tarafından Türkiye’mizi yok etmeye yönelik tehlikenin komünizm olduğu gerçeğinin ilanına lüzüm görüldüğünü ortaya koymaktadır.”
“Tağmaç’ın beyanatı, milletimizin senelerden beri yetkili diye sözüne kulak kabarttığı, bütün gölgelerin üstünden aşarak millete yönelen milli ve mübarek sestir. Ordunun ve milletin vatan semalarında yankılanan tarihi ve unutulmaz sesidir.”
“Bundan böyle ordumuzun bir zabıta kuvveti değil milletin millet düşmanlarını göğüsleyen parçası olduğunu herkes kafasına çakmalıdır. Türk ordusu Türk milletinin ordusudur. Baş görevi onu hayat kavgasında rehberi, harbe hazırlayıcısı olmaktır.”
“Milli ordu, bütün bir vatanı cephe gerisi olarak düşünüp, bütün bir milleti ihtiyat ordu olarak kabul edip milli harbe şimdiden hazırlanmalıdır.”
“Bir kısım politikacılar ordunun bu temel vazifesini anlamayabilirler. Ama şunu anlamalıdırlar ki, bir ordu harpte düşmanla işbirliği yaparak (yapan olmalı) düşman beşinci kollarını kati olarak yok etmedikçe harbe hazırlanamaz. Vatanı koruma şerefli vazifesi, milli orduyu, millet düşmanlarını ezmek görevi ile karşı karşıya koymaktadır.”
////////////////////////////////
Görüntünün olası içeriği: 2 kişi

Sayfayı Beğendin · 20 Temmuz 2013 
 
Melih Gökçek ve Arkadaşlarının; YENİDEN MİLLİ MÜCADELE Dergisi:18-24 Ocak 1972, Sayı 103 sahife 11’de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını önlemeye çalışanlara yine sert mesajlar verilir; Ordu’ya ve Meclis’e de “ “Dik dur!” Arkandayız!” denir:
“Haklarında verilen idam cezaları Askeri Yargıtay’ca tasdik edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan… Bakalım Beynelmilel Komünist teşkilatlarının hummalı faaliyetleri bu komünistleri ipten kurtaracak mı? Meclis, karar sırası kendisine gelince vereceği kararda beynelmilel komünist teşkilatların isteklerini değil milletin arzularını yerine getirmeyi düşünmelidir. Komünistlere verilecek en ufak taviz milleti büyük felaketlere götürebilir. Dikkatli Olalım!”





kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700...