UNUTMA
"Şarkın SUKUNU" için yapılan LOZAN'a rağmen
"Şarkın SUKUNU" için yapılan LOZAN'a rağmen
Fransiz diplomat Francois Picot ve Ingiliz diplomat Mark Sykes tarafindan yapılan gizli anlaşma ve planlar hala yürürlükte..
YAHUDiLER VE GERCEKLER – 4
SiYONiST VALi HERBERT SAMUEL
“Suveys Kanalini koruyacagim” bahanesiyle ingiltere tek kursun atmadan koca bir orduyu Misir’a cikartmis, boylelikle Misir, Sudan ve Etopya yi kontrol ederek Rodezya (Zimbabwe) den itibaren Nil nehrinin tamamini da kontrol eder duruma gelerek elmas, altin ve diger madenlerin Nil vasitasiyla Avrupaya ulasmasinida garanti altina almisti. Bu durum Afrikanin guneyini kendi somurge alani olarak goren Almanya nin hic hosuna gitmiyordu.
Kendi ulusal birligini kurmakta bile aciz kalan, hala derebeyleri ve kucuk kralliklarin cekismesinin yasandigi zayif bir imparatorluk goruntusu veren, bu nedenle somurgecilik furyasindan nasibini alamayan Almanlari ingilizler de diger Avrupalilarda ciddiye almiyorlardi. Dolayisi ile hic bir ortak projede rol verilmiyordu.
1906 da Kahire deki bir toplantida ingiliz ve Fransiz diplomatlar Avrupanin Hasta Adami olan Osmanlinin parcalanmasi planlarini yapmislardi. En nihayet bu plan 1915-1916 yillarinda Fransiz diplomat Francois Picot ve Ingiliz diplomat Mark Sykes tarafindan bir anlasma haline getirilmisti. O anlasma yapildigi sirada 3. Imzaci durumunda olan Carlik Rusyasi temsilcisi, Sovyet Devrimi nedeniyle devre disinda kalmisti. Bu anlasmaya gore Osmanli topraklari (ekteki haritada oldugu gibi) pay edilecek, Filistinde de bir “Uluslararasi Bolge” kurulacakti. Bu “uluslararasi” ibaresinden pek hosnut olmayan o zamanki ingiliz Maliye Bakani Lloyd George, kendini Siyonist olarak tanimlayan milletvekili Herbert Samuel’e soz vermis “elbetteki orada bir Yahudi devleti kurulmasini ben de istiyorum” diyerek rahatlatmisti.
Almanyanin yenildigi, Osmanlinin yokedildigi savastan sonra bahsi gecen “Uluslararasi Bolge”ye Herbert Samuel Genel Vali olarak atanmisti. Yillar once Rothschild in Ingiliz hukumetine verdigi borc ne zaman, nasil ve ne kadar odendigi hakkindaki bilgiler hala tartismalidir.
***
iNGiLTERENiN MiRASCISI : ABD
1930 larda tekrar toparlanip eski gucune kavusan Hitler Almanyasi, birinci dunya savasindan dersini almis ve somurgeci Avrupalilarla uzak ulkelerde savasmak yerine… o Avrupa ulkelerinin kendisini isgal ederek onlarin somurgelerine el koymayi planlamisti.
Kafasindaki savas planini gerceklestirmek icin daha buyuk butceye ihtiyac duyan Hitler, para ve sanayi gucunun onemli kismini elinde bulunduran Yahudileri gozune kestirmisti.
Ve dusundugunu yapmaktada hic tereddut etmedi.
Buyuk acilar ve can kaybina sebep olan ikinci Dunya Savasi sona erdiginde o gune kadar super guc olan ingiltere perisan haldeydi. Onun bu mirasini artik savasin galibi Amerika almisti. Bu mirasa o “Uluslararasi Bolge” de yeni kurulacak olan devlet de dahildi.
Ozellikle Dogu Akdenizde Sovyet yayilmasina karsi guclu liman ve kozmopolitan yapisi itibariyla guclu istihbarat saglayabilen Israil, yine Sovyet isgali tehlikesi altinda bulunan ve NATO ya dahil edilen Turkiye ile birlikte Amerikanin bolgedeki cikarlarini, dunyanin petrol ihtiyacini ve siyasi/askeri etkileme alanini koruyan bir partnership olusturuyorlardi.
Cezayir in Fransadan bagimsizligini aldigi zaman Birlesmis Milletlerdeki oylamada cekimser oy kullanarak dunya ekonomi politiginin hangi tarafinda ne bedellerle yer aldigini resmi olarak ilan etmis olan Turkiye devlet rejiminin bugunku Filistin siyasetindeki durusunu iyi analiz etmek gerekir.
SiYONiST VALi HERBERT SAMUEL
“Suveys Kanalini koruyacagim” bahanesiyle ingiltere tek kursun atmadan koca bir orduyu Misir’a cikartmis, boylelikle Misir, Sudan ve Etopya yi kontrol ederek Rodezya (Zimbabwe) den itibaren Nil nehrinin tamamini da kontrol eder duruma gelerek elmas, altin ve diger madenlerin Nil vasitasiyla Avrupaya ulasmasinida garanti altina almisti. Bu durum Afrikanin guneyini kendi somurge alani olarak goren Almanya nin hic hosuna gitmiyordu.
Kendi ulusal birligini kurmakta bile aciz kalan, hala derebeyleri ve kucuk kralliklarin cekismesinin yasandigi zayif bir imparatorluk goruntusu veren, bu nedenle somurgecilik furyasindan nasibini alamayan Almanlari ingilizler de diger Avrupalilarda ciddiye almiyorlardi. Dolayisi ile hic bir ortak projede rol verilmiyordu.
1906 da Kahire deki bir toplantida ingiliz ve Fransiz diplomatlar Avrupanin Hasta Adami olan Osmanlinin parcalanmasi planlarini yapmislardi. En nihayet bu plan 1915-1916 yillarinda Fransiz diplomat Francois Picot ve Ingiliz diplomat Mark Sykes tarafindan bir anlasma haline getirilmisti. O anlasma yapildigi sirada 3. Imzaci durumunda olan Carlik Rusyasi temsilcisi, Sovyet Devrimi nedeniyle devre disinda kalmisti. Bu anlasmaya gore Osmanli topraklari (ekteki haritada oldugu gibi) pay edilecek, Filistinde de bir “Uluslararasi Bolge” kurulacakti. Bu “uluslararasi” ibaresinden pek hosnut olmayan o zamanki ingiliz Maliye Bakani Lloyd George, kendini Siyonist olarak tanimlayan milletvekili Herbert Samuel’e soz vermis “elbetteki orada bir Yahudi devleti kurulmasini ben de istiyorum” diyerek rahatlatmisti.
Almanyanin yenildigi, Osmanlinin yokedildigi savastan sonra bahsi gecen “Uluslararasi Bolge”ye Herbert Samuel Genel Vali olarak atanmisti. Yillar once Rothschild in Ingiliz hukumetine verdigi borc ne zaman, nasil ve ne kadar odendigi hakkindaki bilgiler hala tartismalidir.
***
iNGiLTERENiN MiRASCISI : ABD
1930 larda tekrar toparlanip eski gucune kavusan Hitler Almanyasi, birinci dunya savasindan dersini almis ve somurgeci Avrupalilarla uzak ulkelerde savasmak yerine… o Avrupa ulkelerinin kendisini isgal ederek onlarin somurgelerine el koymayi planlamisti.
Kafasindaki savas planini gerceklestirmek icin daha buyuk butceye ihtiyac duyan Hitler, para ve sanayi gucunun onemli kismini elinde bulunduran Yahudileri gozune kestirmisti.
Ve dusundugunu yapmaktada hic tereddut etmedi.
Buyuk acilar ve can kaybina sebep olan ikinci Dunya Savasi sona erdiginde o gune kadar super guc olan ingiltere perisan haldeydi. Onun bu mirasini artik savasin galibi Amerika almisti. Bu mirasa o “Uluslararasi Bolge” de yeni kurulacak olan devlet de dahildi.
Ozellikle Dogu Akdenizde Sovyet yayilmasina karsi guclu liman ve kozmopolitan yapisi itibariyla guclu istihbarat saglayabilen Israil, yine Sovyet isgali tehlikesi altinda bulunan ve NATO ya dahil edilen Turkiye ile birlikte Amerikanin bolgedeki cikarlarini, dunyanin petrol ihtiyacini ve siyasi/askeri etkileme alanini koruyan bir partnership olusturuyorlardi.
Cezayir in Fransadan bagimsizligini aldigi zaman Birlesmis Milletlerdeki oylamada cekimser oy kullanarak dunya ekonomi politiginin hangi tarafinda ne bedellerle yer aldigini resmi olarak ilan etmis olan Turkiye devlet rejiminin bugunku Filistin siyasetindeki durusunu iyi analiz etmek gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder