https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150759882957700&set=a.10150759877252700&type=3&theater¬if_t=feedback_reaction_generic¬if_id=1552260221945701
Menevşeler
Tabiatta kendiliğinden olan "menekşeler"e, insan eliyle düzenlenen bir parktaki çeşme biçimi verilmiş kayalar arasında karşılaştık.
Çankaya'da ki parka kayalar nereden geldi ise , "menevşeler"de oradan mı göçtü bilinmez, şehrin ortasında "yaban" olduğu her hallerinden belli..
Kuğulu Kavşağından yukarı çıkarken (turan Emeksiz) Farabi'ye varmadan çankaya Belediye parkı var.
Orada yabancı bir sanatkar 23 nisan çocuk bayramı anısına heykel kümesi yapmış..
Bizimkilerde onu yazı tahtasına çevirmişler..
Her şehrin dili olur.. Kimi sokkalarda müzik olarak.. Kimi bulvarlarda miari eser olarak yansır..
Sokkalarda duvarlara yaılann yazılarda öyle..
Şehrin ruhunu yansıtır.
Bir süredir ""Sokkaların Dili" diye iz sürüyoruz.
Bakmayın "iz sürüyoruz" dediğime. Rast geldiklerimizi kayda alıp, paylaşıyoruz..
"Sokkaların Dili" için o heykel kümesine yazılanları fotoğraflarken köy çeşmesine benzer bir kaya topluluğu dikkatimiz çekti. Orada heykel kümesine yazılan boya iele yazandan daha kalıcı olsun mu istemiş bilinmez.. İsancıklardan biri simini kayaya kazımış. Onuda paylaşmak için fotoğrafladık.
Başka bir şey dikkatimizi çekti.
Kır yada dağ "menevşeler"i..
12 Eylül üstümüzden geçti.. Hamza Kırmızıdan sonra toplu olarak Keçiören Belediyesinden atıldık..
Diyerek feleğin sillesini yediğini anlatmaya çalışan "park görevlisi, yanımıza gelip "Hayırdır? diye sorgulamaya çalışıyor..
Bizde "Bak ne yapıyoruz?" diyerek senden izin mi alacağız anlamında cümle kuruyoruz..
Sonra.. Çiçek resmi çekiyorsun, diyor ve ekliyor. Elimde iki diş sarımsak var. Bende onu nereye ekeyim diye düşünüyorum diyerek ne kadar çevreci olduğunu anlatmaya çalışıyor..
ve Adliye de 12 Eylül , hesplaşmasını hatırlatınca Kenan Evren'in asılması, ceza alması değil, "Sanık Sandalyesine oturtulması önemli.."diyor.
Ve ekliyor:
" Gidip üç saat Adliye önünde "nöbet tuttum.. Görevliyiz. Ekmek kapısı. Onun için işimin başına yeni geldim, gelmek zorunda kaldım" diyen Parkın görevlisi.. "Ancak Kenan Evren düzeninin eseri Bu hükümetten de bunu beklemiyoruz"
Tabiatta kendiliğinden olan "menekşeler"e, insan eliyle düzenlenen bir parktaki çeşme biçimi verilmiş kayalar arasında karşılaştık.
Çankaya'da ki parka kayalar nereden geldi ise , "menevşeler"de oradan mı göçtü bilinmez, şehrin ortasında "yaban" olduğu her hallerinden belli..
Kuğulu Kavşağından yukarı çıkarken (turan Emeksiz) Farabi'ye varmadan çankaya Belediye parkı var.
Orada yabancı bir sanatkar 23 nisan çocuk bayramı anısına heykel kümesi yapmış..
Bizimkilerde onu yazı tahtasına çevirmişler..
Her şehrin dili olur.. Kimi sokkalarda müzik olarak.. Kimi bulvarlarda miari eser olarak yansır..
Sokkalarda duvarlara yaılann yazılarda öyle..
Şehrin ruhunu yansıtır.
Bir süredir ""Sokkaların Dili" diye iz sürüyoruz.
Bakmayın "iz sürüyoruz" dediğime. Rast geldiklerimizi kayda alıp, paylaşıyoruz..
"Sokkaların Dili" için o heykel kümesine yazılanları fotoğraflarken köy çeşmesine benzer bir kaya topluluğu dikkatimiz çekti. Orada heykel kümesine yazılan boya iele yazandan daha kalıcı olsun mu istemiş bilinmez.. İsancıklardan biri simini kayaya kazımış. Onuda paylaşmak için fotoğrafladık.
Başka bir şey dikkatimizi çekti.
Kır yada dağ "menevşeler"i..
12 Eylül üstümüzden geçti.. Hamza Kırmızıdan sonra toplu olarak Keçiören Belediyesinden atıldık..
Diyerek feleğin sillesini yediğini anlatmaya çalışan "park görevlisi, yanımıza gelip "Hayırdır? diye sorgulamaya çalışıyor..
Bizde "Bak ne yapıyoruz?" diyerek senden izin mi alacağız anlamında cümle kuruyoruz..
Sonra.. Çiçek resmi çekiyorsun, diyor ve ekliyor. Elimde iki diş sarımsak var. Bende onu nereye ekeyim diye düşünüyorum diyerek ne kadar çevreci olduğunu anlatmaya çalışıyor..
ve Adliye de 12 Eylül , hesplaşmasını hatırlatınca Kenan Evren'in asılması, ceza alması değil, "Sanık Sandalyesine oturtulması önemli.."diyor.
Ve ekliyor:
" Gidip üç saat Adliye önünde "nöbet tuttum.. Görevliyiz. Ekmek kapısı. Onun için işimin başına yeni geldim, gelmek zorunda kaldım" diyen Parkın görevlisi.. "Ancak Kenan Evren düzeninin eseri Bu hükümetten de bunu beklemiyoruz"
ÇIĞLIK
Kardelenler açacak, taşlaşmış beyinlerde
Yakında..
Çok yakında; ulaşacağız, güzelliklere..
Mor menekşeler, süzülmüş dağlardan
Karayı yalayıp, kaçan dalgalardan
Gaye değil; seyretmek yakamozlardan
Irmak olmak, deniz olmak, damlacıklardan
Ümran olmak, zerrenin negatifinden
Duymak; çığlığı
O, zamanın ötesinden
Necati Çavdar
http://www.siirevreni.com/ modules.php?name=News&file= article&sid=12282
Menevşeler
Tabiatta kendiliğinden olan "menekşeler"e, insan eliyle düzenlenen bir parktaki çeşme biçimi verilmiş kayalar arasında karşılaştık.
Çankaya'da ki parka kayalar nereden geldi ise , "menevşeler"de oradan mı göçtü bilinmez, şehrin ortasında "yaban" olduğu her hallerinden belli..
Kuğulu Kavşağından yukarı çıkarken (turan Emeksiz) Farabi'ye varmadan çankaya Belediye parkı var.
Orada yabancı bir sanatkar 23 nisan çocuk bayramı anısına heykel kümesi yapmış..
Bizimkilerde onu yazı tahtasına çevirmişler..
Her şehrin dili olur.. Kimi sokkalarda müzik olarak.. Kimi bulvarlarda mimari eser olarak yansır..
Sokkalarda duvarlara yaılann yazılarda öyle..
Şehrin ruhunu yansıtır.
Bir süredir ""Sokkaların Dili" diye iz sürüyoruz.
Bakmayın "iz sürüyoruz" dediğime. Rast geldiklerimizi kayda alıp, paylaşıyoruz..
"Sokkaların Dili" için o heykel kümesine yazılanları fotoğraflarken köy çeşmesine benzer bir kaya topluluğu dikkatimiz çekti. Orada heykel kümesine yazılan boya ile yazandan daha kalıcı olsun mu istemiş, bilinmez.. İsancıklardan biri ismini kayaya kazımış. Onu da paylaşmak için fotoğrafladık.
Başka bir şey dikkatimizi çekti.
Kır yada dağ "menevşeler"i..
"menevşeler" Hüseyinova'da açan ve hafızamıza kazınan "mor menevşeleri"..Ayrıca oradan mülhem "Çığlık "şirini hatırlattı..Bu bizim için bulunmaz bir karşılaşma idi. "Mevevşeler" her yerde olmaz ki..
"12 Eylül üstümüzden geçti.. Hamza Kırmızıdan sonra toplu olarak Keçiören Belediyesinden atıldık.."
Diyerek feleğin sillesini yediğini anlatmaya çalışan "park görevlisi, yanımıza gelip;
"Hayırdır? diye sorgulamaya çalışıyor..
Bizde "Bak.. ne yapıyoruz?" diyerek "senden izin mi alacağız?.." anlamında cümle kuruyoruz..
Sonra.. Çiçek resmi çekiyorsun, diyor ve ekliyor. Elimde iki diş sarımsak var. Bende onu nereye ekeyim diye düşünüyorum diyerek ne kadar çevreci olduğunu anlatmaya çalışıyor..
ve Adliye de 12 Eylül , hesplaşmasını hatırlatınca Kenan Evren'in asılması, ceza alması değil, "Sanık Sandalyesine oturtulması önemli.."diyor.
Ve ekliyor:
" Gidip üç saat Adliye önünde "nöbet tuttum.. Görevliyiz. Ekmek kapısı. Onun için işimin başına yeni geldim, gelmek zorunda kaldım" diyen Parkın görevlisi.. "Ancak Kenan Evren düzeninin eseri Bu hükümetten de bunu beklemiyoruz"
Kardelenler açacak, taşlaşmış beyinlerde
Yakında..
Çok yakında; ulaşacağız, güzelliklere..
Mor menekşeler, süzülmüş dağlardan
Karayı yalayıp, kaçan dalgalardan
Gaye değil; seyretmek yakamozlardan
Irmak olmak, deniz olmak, damlacıklardan
Ümran olmak, zerrenin negatifinden
Duymak; çığlığı
O, zamanın ötesinden
Necati Çavdar
http://www.siirevreni.com/
Menevşeler
Tabiatta kendiliğinden olan "menekşeler"e, insan eliyle düzenlenen bir parktaki çeşme biçimi verilmiş kayalar arasında karşılaştık.
Çankaya'da ki parka kayalar nereden geldi ise , "menevşeler"de oradan mı göçtü bilinmez, şehrin ortasında "yaban" olduğu her hallerinden belli..
Kuğulu Kavşağından yukarı çıkarken (turan Emeksiz) Farabi'ye varmadan çankaya Belediye parkı var.
Orada yabancı bir sanatkar 23 nisan çocuk bayramı anısına heykel kümesi yapmış..
Bizimkilerde onu yazı tahtasına çevirmişler..
Her şehrin dili olur.. Kimi sokkalarda müzik olarak.. Kimi bulvarlarda mimari eser olarak yansır..
Sokkalarda duvarlara yaılann yazılarda öyle..
Şehrin ruhunu yansıtır.
Bir süredir ""Sokkaların Dili" diye iz sürüyoruz.
Bakmayın "iz sürüyoruz" dediğime. Rast geldiklerimizi kayda alıp, paylaşıyoruz..
"Sokkaların Dili" için o heykel kümesine yazılanları fotoğraflarken köy çeşmesine benzer bir kaya topluluğu dikkatimiz çekti. Orada heykel kümesine yazılan boya ile yazandan daha kalıcı olsun mu istemiş, bilinmez.. İsancıklardan biri ismini kayaya kazımış. Onu da paylaşmak için fotoğrafladık.
Başka bir şey dikkatimizi çekti.
Kır yada dağ "menevşeler"i..
"menevşeler" Hüseyinova'da açan ve hafızamıza kazınan "mor menevşeleri"..Ayrıca oradan mülhem "Çığlık "şirini hatırlattı..Bu bizim için bulunmaz bir karşılaşma idi. "Mevevşeler" her yerde olmaz ki..
"12 Eylül üstümüzden geçti.. Hamza Kırmızıdan sonra toplu olarak Keçiören Belediyesinden atıldık.."
Diyerek feleğin sillesini yediğini anlatmaya çalışan "park görevlisi, yanımıza gelip;
"Hayırdır? diye sorgulamaya çalışıyor..
Bizde "Bak.. ne yapıyoruz?" diyerek "senden izin mi alacağız?.." anlamında cümle kuruyoruz..
Sonra.. Çiçek resmi çekiyorsun, diyor ve ekliyor. Elimde iki diş sarımsak var. Bende onu nereye ekeyim diye düşünüyorum diyerek ne kadar çevreci olduğunu anlatmaya çalışıyor..
ve Adliye de 12 Eylül , hesplaşmasını hatırlatınca Kenan Evren'in asılması, ceza alması değil, "Sanık Sandalyesine oturtulması önemli.."diyor.
Ve ekliyor:
" Gidip üç saat Adliye önünde "nöbet tuttum.. Görevliyiz. Ekmek kapısı. Onun için işimin başına yeni geldim, gelmek zorunda kaldım" diyen Parkın görevlisi.. "Ancak Kenan Evren düzeninin eseri Bu hükümetten de bunu beklemiyoruz"
ÇIĞLIK
Kardelenler açacak, taşlaşmış beyinlerde
Yakında..
Çok yakında; ulaşacağız, güzelliklere..
Mor menekşeler, süzülmüş dağlardan
Karayı yalayıp, kaçan dalgalardan
Gaye değil; seyretmek yakamozlardan
Irmak olmak, deniz olmak, damlacıklardan
Ümran olmak, zerrenin negatifinden
Duymak; çığlığı
O, zamanın ötesinden
Necati Çavdar
http://www.siirevreni.com/ modules.php?name=News&file= article&sid=12282
Menevşeler
Tabiatta kendiliğinden olan "menekşeler"e, insan eliyle düzenlenen bir parktaki çeşme biçimi verilmiş kayalar arasında karşılaştık.
Çankaya'da ki parka kayalar nereden geldi ise , "menevşeler"de oradan mı göçtü bilinmez, şehrin ortasında "yaban" olduğu her hallerinden belli..
Kuğulu Kavşağından yukarı çıkarken (Turan Emeksiz) Farabi'ye varmadan çankaya Belediye parkı var.
Orada yabancı bir sanatkar 23 nisan çocuk bayramı anısına heykel kümesi yapmış..
Bizimkilerde onu yazı tahtasına çevirmişler..
Her şehrin dili olur.. Kimi sokkalarda müzik olarak.. Kimi bulvarlarda mimari eser olarak yansır..
Sokkalarda duvarlara yaılann yazılarda öyle..
Şehrin ruhunu yansıtır.
Bir süredir ""Sokkaların Dili" diye iz sürüyoruz.
Bakmayın "iz sürüyoruz" dediğime. Rast geldiklerimizi kayda alıp, paylaşıyoruz..
"Sokkaların Dili" için o heykel kümesine yazılanları fotoğraflarken köy çeşmesine benzer bir kaya topluluğu dikkatimiz çekti. Orada heykel kümesine yazılan boya ile yazandan daha kalıcı olsun mu istemiş, bilinmez.. İsancıklardan biri ismini kayaya kazımış. Onu da paylaşmak için fotoğrafladık.
Başka bir şey dikkatimizi çekti.
Kır yada dağ "menevşeler"i..
"menevşeler" Hüseyinova'da açan ve hafızamıza kazınan "mor menevşeleri"..Ayrıca oradan mülhem "Çığlık "şirini hatırlattı..Bu bizim için bulunmaz bir karşılaşma idi. "Mevevşeler" her yerde olmaz ki..
"12 Eylül üstümüzden geçti.. Hamza Kırmızıdan sonra toplu olarak Keçiören Belediyesinden atıldık.."
Diyerek feleğin sillesini yediğini anlatmaya çalışan "park görevlisi, yanımıza gelip;
"Hayırdır? diye sorgulamaya çalışıyor..
Bizde "Bak.. ne yapıyoruz?" diyerek "senden izin mi alacağız?.." anlamında cümle kuruyoruz..
Sonra.. Çiçek resmi çekiyorsun, diyor ve ekliyor. Elimde iki diş sarımsak var. Bende onu nereye ekeyim diye düşünüyorum diyerek ne kadar çevreci olduğunu anlatmaya çalışıyor..
ve Adliye de 12 Eylül , hesplaşmasını hatırlatınca Kenan Evren'in asılması, ceza alması değil, "Sanık Sandalyesine oturtulması önemli.."diyor.
Ve ekliyor:
" Gidip üç saat Adliye önünde "nöbet tuttum.. Görevliyiz. Ekmek kapısı. Onun için işimin başına yeni geldim, gelmek zorunda kaldım" diyen Parkın görevlisi.. "Ancak Kenan Evren düzeninin eseri Bu hükümetten de bunu beklemiyoruz" — Coşkun Arslan Şair, Salih Aktaş, Ülkücü Ozanlarımız ve 24 diğer kişi ile birlikte.
Kardelenler açacak, taşlaşmış beyinlerde
Yakında..
Çok yakında; ulaşacağız, güzelliklere..
Mor menekşeler, süzülmüş dağlardan
Karayı yalayıp, kaçan dalgalardan
Gaye değil; seyretmek yakamozlardan
Irmak olmak, deniz olmak, damlacıklardan
Ümran olmak, zerrenin negatifinden
Duymak; çığlığı
O, zamanın ötesinden
Necati Çavdar
http://www.siirevreni.com/
Menevşeler
Tabiatta kendiliğinden olan "menekşeler"e, insan eliyle düzenlenen bir parktaki çeşme biçimi verilmiş kayalar arasında karşılaştık.
Çankaya'da ki parka kayalar nereden geldi ise , "menevşeler"de oradan mı göçtü bilinmez, şehrin ortasında "yaban" olduğu her hallerinden belli..
Kuğulu Kavşağından yukarı çıkarken (Turan Emeksiz) Farabi'ye varmadan çankaya Belediye parkı var.
Orada yabancı bir sanatkar 23 nisan çocuk bayramı anısına heykel kümesi yapmış..
Bizimkilerde onu yazı tahtasına çevirmişler..
Her şehrin dili olur.. Kimi sokkalarda müzik olarak.. Kimi bulvarlarda mimari eser olarak yansır..
Sokkalarda duvarlara yaılann yazılarda öyle..
Şehrin ruhunu yansıtır.
Bir süredir ""Sokkaların Dili" diye iz sürüyoruz.
Bakmayın "iz sürüyoruz" dediğime. Rast geldiklerimizi kayda alıp, paylaşıyoruz..
"Sokkaların Dili" için o heykel kümesine yazılanları fotoğraflarken köy çeşmesine benzer bir kaya topluluğu dikkatimiz çekti. Orada heykel kümesine yazılan boya ile yazandan daha kalıcı olsun mu istemiş, bilinmez.. İsancıklardan biri ismini kayaya kazımış. Onu da paylaşmak için fotoğrafladık.
Başka bir şey dikkatimizi çekti.
Kır yada dağ "menevşeler"i..
"menevşeler" Hüseyinova'da açan ve hafızamıza kazınan "mor menevşeleri"..Ayrıca oradan mülhem "Çığlık "şirini hatırlattı..Bu bizim için bulunmaz bir karşılaşma idi. "Mevevşeler" her yerde olmaz ki..
"12 Eylül üstümüzden geçti.. Hamza Kırmızıdan sonra toplu olarak Keçiören Belediyesinden atıldık.."
Diyerek feleğin sillesini yediğini anlatmaya çalışan "park görevlisi, yanımıza gelip;
"Hayırdır? diye sorgulamaya çalışıyor..
Bizde "Bak.. ne yapıyoruz?" diyerek "senden izin mi alacağız?.." anlamında cümle kuruyoruz..
Sonra.. Çiçek resmi çekiyorsun, diyor ve ekliyor. Elimde iki diş sarımsak var. Bende onu nereye ekeyim diye düşünüyorum diyerek ne kadar çevreci olduğunu anlatmaya çalışıyor..
ve Adliye de 12 Eylül , hesplaşmasını hatırlatınca Kenan Evren'in asılması, ceza alması değil, "Sanık Sandalyesine oturtulması önemli.."diyor.
Ve ekliyor:
" Gidip üç saat Adliye önünde "nöbet tuttum.. Görevliyiz. Ekmek kapısı. Onun için işimin başına yeni geldim, gelmek zorunda kaldım" diyen Parkın görevlisi.. "Ancak Kenan Evren düzeninin eseri Bu hükümetten de bunu beklemiyoruz" — Coşkun Arslan Şair, Salih Aktaş, Ülkücü Ozanlarımız ve 24 diğer kişi ile birlikte.
Ağaçlar var ki,Zamana şahit
Ağaçlar var ki, insandan yaşlı..
Bu ağacın levhasında, (kimlik kartı boynuna asıldığında) 85 yaşında olduğu yazılı.
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150760583652700&set=a.10150759877252700&type=3&theater
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder