21 Eylül, 2005

SOSYAL SORUMLU�UMUZ..

Önceki gece Berat Kandili idi. İnşallah herkesin kandili mübarek olmuştur. İnsanlar biraz daha hassas, iki cihan için kar ettirici işlerde biraz daha dikkatli olmuşlardır.Ancak çoğumuz zannediyorum ağırlığı bireysel ibadetlere hatta “nafileye� veriyoruz.Geçeğini yapmayıp nafile ile vakit geçiriyoruz.. Daha önce “Gümüşdere “ başlıklı yazı yazmıştım. Bilgi Edinme Yasası gereğince verilen bilgilere göre , yazımız Başbakanlıktan, Ankara Büyükşehir Belediyesine oradan ASKİ ve Su İşleri Genel Müdürlüğüne gitmiş. İnşallah olumlu sonuç çıkarda, Ankara içinden geçirdiği ve özellikle “garip gurabanın� maruz kaldığı lağım ve kokulardan kurtulur. Sincan’dan Eryaman’na gitmek ve Ankara Çayını geçmek için zaman zaman Sincan Evcil Hayvanlar Parkı yakınındaki asma köprüyü( tahta ) kullanırız.Yine o yoldayım.Ve pis kokuların kapsam alanına girdik.Yatsı ezanı okundu. En yakın cami, Sincan Evcil hayvanlar parkı yanı..Oraya yöneldim.Güzel görkemli bir cami.İçindekiler ancak dörtte birini doldurmuş. Halbuki camiler kendi taş ve tuğlaları ile değil içinde barındırdığı insanlarla ziynetlenirdi..Biz ne yapmışız?... Görkemli camiler yaparak içini boşaltmışız.. Zaten gelenlerde çoğunlukla camiyi hayranlıkla izleyen gariban insanlar... Kimi evinde aç, kiminin evi yok.. Camiyi yaptırıp ,trilyonlar yatıranlar, hayranlıkla izleyen garibanları görüp bu hallerine uzaktan bakanlar belki mutlu.. Elbette camiler olmalı..Ama ecdat gibi davranarak ve İslamın isteği eylem biçimiyle.. �ehirlerin en şerefli(!) yerlerine güzel ve hoş büyükte camiler yapılabilir. Mahallelere ise isteyen küçük mescitler yapsın. Mescitlerde uzak yerlere gitmeye vakti ve takatı olmayanlar günlük ibadetlilerini yapar.Bayram , Cuma gibi toplumun buluşmasının zorunlu olduğu anlarda büyüklere akın edilir. Böylece hem cemaat ruhu ortaya konur. Hem parasal iktisada gidilerek elde edilen hasıla sosyal hizmetlere harcanır. Hem de her mescit için devletin kapısına “illa kadro “ diye koşulmaz, devlette “ illa buraları kontrol edeceğim, kontrolümde olsun � diye efor sarf etmez..İmamlarda gelişi güzel yetişenlerden değil büyük emek vermiş ve süzülerek gelenlerden oluşur. İmam imamlığını bilir. Evet fakir bir bölgede, ama görkemli ve boş camide Berat Kandilini idrak ettik. Dualar ettik.Ettiğimiz duaların tamamının gerçekleşmesini Allah’a bıraktık. O, yapacak....O, edecek..Mal verecek, oğlumuzu, kızımızı evlendirecek..İş verecek.para, pul , makam, şöhret .. Barış sağlayacak..Orduları muzaffer edecek..Vatanı böldürmeyecek..Iraktaki, Filistin’deki işgali durduracak..Neler neler.. Her şeyi O’na bıraktık.. Hayatla ilgili bizim yaptığımız bir şey kalmıyor. O mekanda bulunduğum sürece bizzat yaşadım. Sanki lağımdayız. Nefes almak zor.Ağır koku.. Ama biz ibadet ediyoruz.. Hani “Necasetten taharet� vardı? Ha o bireysel bir şey mi.Efendim pislik üzerine yapışır yada bulaşırsa. Ey millet pislik üzerimize değil yüreğimize yapışıyor.ciğerlerimize oturuyor. Ancak ne imamda nede cemaatte, arkadaş bu pisliği kaldıralım, kaldırtalım diye bir gayret , bir arzu yok.sadece şikayet... Üç beş yüz –üç yüz metreyi bulmayan aralıklarla dikilen görkemli yapıları yapanlar!..Her halde pisliği kaldırmak için de biraz kaynak bulur..Bulamıyorsa buldurur.ya da kamu imkanları için hiç değilse seçtiklerinin kapısına dayanır. Doğrusu o Hak’kın huzuruna durulan yerde hem koku içinde kaldım/ kaldık.Hem de bunları düşündüm.Düşünmem diyen babayiğit varsa, gitsin denesin.. Yarın huzurda,� tamam siz her şeyi istediniz.Ancak sizin yapmanız gerekenler?� denirse ne cevap Vereciğim, vereceğiz bilmiyorum.ben onun için bu yazıları yazıyorum.Sadece tespih çekerek, haşa Allah’a’ rüşvet kabilinden çektiği tesbih sayısına göre kat kat nema umanlar da her halde toplumsal sorumluluk alanında bir gayret içinde olmalılar.Hele yetkililer.Bayram , kandil mesajları yerine kendi işlerine bakmalılar. Herhalde ferdi ibadetlerin yanında sosyal sorumluluklarımızda var ve ferdi ibadetleri temizlik ve dinginlik içinde yapmak için gerekli zeminin oluşturulması gerekir. Çok güzel imkan varken insanları ve hayvanları lağımlarda yaşatmaya mahkum etmek..Hele hele onun yanına görkemli mabetler dikip, huşu içinde ibadet.. Pek aklım almıyor..Hele hele o lağımın yanına yapılan paka hayvanları mahkum ederek ve de kafeterya, lokanta açarak insanlara birde yemek, içmek eylemlerini kamu eliyle yaptırmak hiç aklım almıyor.. Ferdi kazanç saylayacak ibadeti biz yaparken,üzerimize düşenleri Allah’a havale ettik, son zamanlarda sosyal sorumluğu AB dayatmalarına mı bıraktık ne?

Hiç yorum yok:

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700&...