26 Kasım, 2017

TBMM Kayıtdan düşmüş...

https://www.tbmm.gov.tr/eyayin/GAZETELER/WEB/MECLIS%20BULTENI/2469_2005_0000_0118_0000/0058.pdf


UZMA N GÖZÜYL E

 fından haklı olarak " 12 Haziran Ge ­ çici Anayasası " olarak adlandırılmıştır. 12 Haziran geçici anayasasında değişiklik yapan 157 sayılı kanunla kurulan Kurucu Meclis, Milli Birlik Komitesi ile "meclis benzeri " sivil bir kurul olan Temsilciler Meclisinden oluşmuştu. Kurucu Meclisin birleşik toplantı düzeniyle ilgili Kurucu Meclis İç­ tüzüğü yanında, Kurucu Meclisin kanatlarını oluşturan Milli Birlik Komitesi ile Temsilciler Meclisi'nin ayrı içtüzükleri vardı. 27 Mayıs askeri dönemindeki meclis yerine geçen kurumlar, özellikle parlamento usulleri ve terimleri yönünden geçmiş sivil parlamentoculuk tecrübesini tümüyl e bir yana bırakmamışlardır. Ancak , bu dö ­ nemdeki yasama organlarını, hem kurumsal hem de fonksiyonel yönden gerçek bir parlamentodan ayrı tutmak gerekir. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi de, Milli Güvenlik Konseyi (1 Sayı­ lı) Bildirisinde, hükümetin ve parlamentonun feshedildiğini duyurmakla işe başlamıştı. 27 Ekim 1980 tarihli ve 2324 sayılı "Anayasa Düze ­ ni Hakkında Kanun" un yürürlüğe girmesiyle, MGK'nı n o tarihe kadar fiilen kullandığı yetkiler, hukuki dayanak bulmuştur. İHTİLÂL HUKUK U Sivil yönetim döneminde , TBM M Birleşik Toplantısı, Cumhu ­ riyet Senatosu ve Millet Meclisi'ne ait olan yetkileri, MG K devralmış­ tır. "İhtilal hukuku" , bir anda yü­ rürlüğe girmişti.(7) Dolayısıyla, ya­ şayan parlamento hukuku, yerini ihtilal hukukuna bırakmış, yaşamayan parlamento hukuku ortaya çıkmıştı. Milli Güvenlik Konseyi, 29 Ha ­ ziran 1981 tarihinde çıkardığı 2485 sayılı Kanunl a kendisinin de içinde yer alacağı bir Kurucu Meclis oluş­ turulmasını öngörmüştü. Danışma Meclisi ile MG K kendi iç­ tüzüklerine göre ayrı ayrı çalışmalarını yürütmüş; ancak, hiç birleşik toplantı yapılmamış­ tır. Görüldüğü gibi, askeri müdaha ­ lelerin ardından hukuki altyapıyı kurma çabası her iki askeri dönemde de benzerlik göstermektedir. 12 Eylül Dönemind e de sivil parlamentoculuk terimlerinden ve usullerinden yararlanılmış olmasına karşın, "gerçek parlamentodan" söz etme k mümkü n değildir. Ayrıca, parlamentoculuk hafızasında çok ö- nemli yer tutan kimi arşiv belge-lerinin askeri müdahal e dönemlerinde yok olduğuna ilişkin iddialar zaman zaman gündeme gelmektedir. (8) Örneğin, 1983 yılından önceki Meclis fotoğraf arşivinin kayıp olduğu yö­ nünde bilgiler açıklanmıştır. Bu tür abartılı iddialar bir yana bırakılsa bile, askeri idarenin en azından sağlıklıklı yasama arşivlemesi konusund a gereke n özenin gösterilmediği söylenebilir. "Yasa yapmak için önc e bir meclis gerekir" söyleminde n yol a çıkarak TBMM'ni n yetkilerini kullanan MGK, emir-komut a altında çalışan bir yasama ordusu oluşturmuştu. Büyük bir hızla yasaların çıktığı MGK'da , bir generalin "tarihe karşı sorumluluk" diye nitelendirdiği; yasalaşma sürecinin boy aynası sayılabilecek tutanak tutulmasına bile baş­ langıçta karşı gelinmişti. 12 Eylül Dönemi sona erince askeri personel TBMM'de n ayrılmış ve o döneme ait belgelerin bir bölümü, dizi pusulasına bağlı çuvallar içinde Genelkurmay' a götürülmüştü. Parlamentoculu k hafızamızda , askeri müdahaleler, sadece o dö­ nemlerdeki cılız meclis benzeri kurumlar nedeniyle değil, sivil idareye geçildikten sonraki parlamenter yapılar üzerindeki etkileri yönünden de değerlendirilmelidir. 27 Mayıs sonrası 1961 Anaya ­ sası, çift meclisli parlamento yapı­ lanması getirmişken, 12 Eylül sonrası 1982 Anayasası, yeniden tek meclisli sisteme dönmüştür. Askeri müdahal e dönemleri, parlamentoculuk hafızamız yönünden kayıp yıllar olmuştur. Her ihtilal kendi hukukunu uydurmuş, yaşama ­ yan parlamento hukuku, yaşayan parlamento hukukunun ayak bağı olmuştur. Bu tür hafıza kayıpları, yaşayan parlamento hukukumuzda ­ ki istikrarın ve teamüllerin cılız kalmasına neden olmuş; parlamentonun kurumsallaşma sürecinde ciddi tahribatlara yol açmıştır. Kaynakça: (1) Şeref İBA &Rauf BOZKURT (2005), 100 Soruda Parlamento (Türk Parlamento Hukukuna Giriş), Ankara, 2. baskı, s.1-9. (2 Hüsamettin CİNDORUK ile söyleşi, Nokta Dergisi, (Mayıs) 2005, s.21. (3) Ersin KALAYCIOĞLU (1989), Cyclical Breakdown, Redesign and Nascent lnstitutionalisation: the Turkish Grand National Assembly", in Ulrike Liebert and Maurizio Cotta (eds.), Parliament and Democratic Consolidation in Southern Europe: Greece. Italy, Portugal, Spain and Turkey, (London and New York: Pinter Publishers. P.215 (4 1983 sonrası TBMM için, kurumsal olgunlaşma açığının başlıca nedeni olarak, profesyonelleşme ve uzmanlaşma yokluğu gösterilmiştir. Ömer Faruk GENÇKAYA & Şeref İBA & Yasushi HAZAMA (2005), "Parties, Seats and Legislative Outcomes in Turkey, 1994-2004", Turkish Studies. (5) Şeref İBA (2001), Türkiye'de Meclis Başkanlığı ve Başkanlık Divanı, Ankara, 1. Baskı, s.4. (6) Ali ÖZTEKİN (2003), Siyaset Bilimine Giriş, Ankara, Siyasal Kitabevi, 4. baskı, s.400. (7) Askeri müdahalenin gerçekleşmesinin ardından, MGK Üyeleri ile Meclis binasında görev yapacak askeri personelin yerleşme planları konuşulurken dönemin Meclis Genel Sekreteri Kazım Oztürk'ün; "Askerlerin Meclise yerleşmesi hukuki olmaz." Demesi üzerine, bir albayın "Ne hukuku?" diye karşılık verdiği; bu zor soruyu başka bir sivil yöneticinin ise "ihtilal hukuku" diye cevapladığı aktarılmıştır.
Nuri Sefa ERDEM (2005), 12 Eylülün Yasama Organı Haki Meclis, Ankara, Piramit Yayıncılık, s.20.
(8) Necati ÇAVDAR (2005), "12 Eylül, Meclisi Kayıttan Düşmüş!", Kırmızı Çizgi, Sayı.l, Mayıs 2005, s. 11.

///////////////////////////////////////////
https://www.facebook.com/notes/necati-%C3%A7avdar/hafiza-silineceeek-sil/1804275066250636/

HAFIZA SİLİNECEEEK ...SİL!
Necati Çavdar 3.4.2005
HAFIZA SİLİNECEEEK ...SİL!
TBMM’de her üyenin en başta yemin töreni olmak üzere, kürsüden konuşurken, genel kurullarda ve komisyondaki çalışmaları sırasında resmi çekilir.
Bu üyelere Başbakan ve Bakanlar dahildir.
Hele hele Meclis (eskiden Meclis ve Senato ) Başkanlarının, Başkanvekillerinin, Divan Üyelerinin, Komisyon Başkanlarının çalışmaları kabulleri, yurt içi ve yurt dışı misafirleri ile yapılan görüşmeler fotoğraflanıp, özenle saklanır.
Şu anda da bu iş TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı bünyesindeki birim tarafından titizlikle yapılmaktadır.
Ancak bir çalışma için TBMM’de ki ilgililere müracaat ederek; İhsan Sabri Çağlayangil gibi Senato Başkanlığı ve Cumhurbaşkanı Vekilliği yapmış... Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Nihat Erim, Sadi Irmak gibi Başbakanlık yapmış... Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş gibi meşhurlar ile Hasan Korkmazcan, Ertuğurul Bakkalbaşı gibi eski milletvekili ve senatörlerin resimlerini istediğimizde aldığımız cevaba inanamadık.
Çünkü görevliler; “1983 yılından önceki Meclis fotoğraf arşivinin ellerinde olmadığını” belirterek “Basınımıza yardımcı olmak isterdik. Fakat elimizde böyle bir arşiv yok” diyerek bize “Anadolu Ajansı ve Basın Yayın Genel Müdürlüğü arşivlerine müracaat etmemiz” sağlık veriliyordu.
Ülkeyi yeni baştan “Atatürk ilkelerine uygun! bir şekilde kurmak, demokrasiye nizam vermek iddiasıyla tankla - tüfekle ve de “emir komuta zinciri” ile yola çıkan askeri bürokrat; bir 12 Eylül gecesi düdüğü çaldı:
Demokrasi stop!...
12 Eylül darbesini yapanlar;
Anayasayı ortadan kaldırdı.
Meclisi kapatıp, yasama ve yürütmeyi beş kişilik konseye havale ederek iktidar koltuğuna oturdular.
Özel mahkemeler kurup, yakaladıklarını “azami miktar ve ceza” ile mahkum etmenin yolunu seçtiler.
Bu arada bütün milleti tek tip düşünme, ülkeyi tek tip şekillendirme konusunda epeyce efor sarf ettiler.
Bu nedenle koydukları kurallar yetiyormuş gibi, bu kurallara riayet etmek mecburiyetleri olsa bile her alanda faaliyet gösterecek insanı da özenle seçerek veto müessesinden geçirdiler..
Hele hapsanelere aldıklarını “Asmayalım da besleyelim mi ?..“ diyerek mümkünse asarak başlattıkları nüfus planlamasına katkıda bulunmayı eğer asamıyorlarsa “hafıza silme” ameliyesine tabi tutmayı tercih ettiler.
Sağ, sol hangi düşünce varsa o silinecek yerine “Evrensel” tarzda “Atatürk ilke ve inkılaplarına uygun” düşünce sistematiği yerleşecekti.
Televizyonlar, okullar, hastaneler, hapsaneler Mustafa Kemalden vecizelerle donatıldı.
Hele hapsaneler..
Bu ameliyenin başında geliyordu. Söz ise; Mustafa Kemal’in sözleri..
Yetmezse tek kanaldan canlı yayınlanan Kenan Evren’in yurt gezilerinde meydanlarda halka verdiği söylevleri...
Resimse; Mustafa Kamal’in her boy ve ebattaki resimleri....
O da kesmezse her alana, her mekana “emirle”asılan beş kişilik konsey liderinin ve üyelerin resimleri yeterdi.
Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur düsturu ile sabah sporları ihdas edildi.
Marsk, Lenin, Dokuz Işık, Kur’an ne derse dedesin bunların unutulup Atatürk ilkeleri kaim kılınması için hem de seslisinden bolca “Nutuk” okutuldu.
Adamlar, hafıza silme ameliyeleri ile ‘sapık” düşüncelerinden arınacak , muasır (çağdaş) medeniyete ancak ve ancak sabah içtimaları ve akşam sayımları ile erişilecekti.
Bu çerçevede sağdan sayılıp İstiklal Marşı okunacak, hatta ezberlenecek..
Yetmezdi...
“Atatürk’ün gençliğe hitabesi”her yerde en yüksek sesle söylenecek ve ezbere bilinecekti.
Yetmezdi...
Gençliğin Atatürk’e cevabı; mutlak surette gırtlaktan çıkan ses duvarını aşacak bir hızla söze dökülüp, ezbere bilinmeli, hafızalarda kayda geçirilmeli idi
Kitap okunacaksa başka kitaba gerek yoktu. Nutuk her işin başı idi.
Tüm bu hafıza silme işleri hızla yürürken “iç ve dış mihraklar” gözetim altına alınmış, ülkeyi uçurumun kenarına getiren “mendeburlar!”; siyasal partiler kapatılmış, önde gelen siyasetçiler gözetim altında zapturapt altına alınmış, kimisi yargılanmak üzere hapsanelere, içeri tıkılmıştı.
Eski siyasal düşüncelerin köklerine kibrit suyu dökülüp bir daha yeşermeleri imkansız, eski siyasiler bellerini düzeltemez hale getirilmişti.
Nasıl olsa yeni ve en yüksek mahzara şayan kişilerle siyasal hayat kontrol edilecek, siyasal aktörlük yapmak isteyen “tek tip” testine tabi tutulacaktı.
Eskilerin birde görüntüleri kaybedildi mi, iş tamamdı..Kimse onları üç beş yıl sonra hatırlamazdı bile...
Boşaltılmış “inin-cinin” cirit attığı Meclis kampüsünde operasyon başlatılmıştı.
Emir verildi:
“Hafıza silineceek... sil “
Emir tekrar yapan ekip, derhal işe başlayarak;
“Demireeeel... Gitti..
Eceviiiit... Gitti...
Erbakaaaan... Gitti....
Türkeeeeş... Elimizde...” diyerek işi bitirip, kalanları sırtlayıp “emin ellere” ve de mayından temizlenmiş yerlere teslim etmek üzere meçhule yol alıyordu.
Bu meçhul yer; “Foto - filim merkezi” mi yoksa başka bir kayıt silme - yenileme atölyesi mi?
Bilmiyoruz.
Bilenine ve demokrasiye dönüldüğü günden bu yana “hafızayı” bulanına rastlayamadık.
Bildiğimiz şu ki; TBMM’nin 12 Eylül’den önceki aktörlerinin kendilerine tahammül edemeyenler, görüntülerine de dayanamamış!..
“Hafıza” silinmek üzere Meclisteki görüntü kayıtları düşülmüş!..

////////////////////
Necati Çavdar
12 EYLÜL YÖNETİMİ, MECLİSİN GÖRÜNTÜSÜNÜ “KAYITTAN” DÜŞMÜŞ!..
12 Eylül darbesini yapanların TBMM eski üyelerinin görüntülerine de tahammül edemediği ortaya çıktı.
Atmayıp da saklayacak mıyız?
Kayıt silineçeek!... Sil..
TBMM’de her üyenin en başta yemin töreni olmak üzere, kürsüden konuşurken, genel kurullarda ve komisyondaki çalışmaları sırasında resmi çekilir.
Bu üyelere Başbakan ve Bakanlar dahildir.
Hele hele Meclis (eskiden Meclis ve Senato ) Başkanlarının, Başkanvekillerinin, Divan Üyelerinin, Komisyon Başkanlarının çalışmaları kabulleri, yurt içi ve yurt dışı misafirleri ile yapılan görüşmeler fotoğraflanıp, özenle saklanır.
Şu anda da bu iş TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı Bünyesindeki birim tarafından titizlikle yapılmaktadır.
Ancak bir çalışma için TBMM’de ki ilgili görevlilere müracaat ederek İhsan Sabri Çağlayangil gibi Senato Başkanlığı ve Cumhurbaşkanı Vekilliği yapmış, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Nihat Erim, Sadi Irmak gibi Başbakanlık yapmış, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş gibi meşhurlar ile Hasan Korkmazcan, Ertuğurul Bakkalbaşı gibi eski vekil ve senatörlerin resimlerini istediğimizde aldığımız cevaba inanamadık.
Çünkü ilgililer; “1983 yılından önceki Meclis fotoğraf arşivinin ellerinde olmadığını” belirtip “Basınımıza yardımcı olmak isterdik. Fakat elimizde böyle bir arşiv yok” diyor, “Anadolu Ajansı ve Basın Yayın Genel Müdürlüğü arşivlerine müracaat etmemiz” sağlık veriyorlardı.
Anlaşılan o ki; mevcut anayasayı silahla ortadan kaldırıp, TBMM’ni zorla iskat ederek “demokrasinin vaz geçilmez unsuru” sayılan tüm siyasal partileri kapatan, kurulan özel mahkemelerde mahkum edilenler için “Asmayıp da besleyelim mi?” anlayışındaki 12 Eylülcüler, demokrasinin siyasal aktörlerinin görüntülerine de tahammül etmeyerek “Atmayıp da saklayacak mıyız?” diye “Kayıt silineçeek!... Sil..” emrini vermişler..
Böylece 1980 darbesini yapanların; TBMM eski üyelerinin görüntülerine de tahammül edemediği, 12 Eylül öncesi Meclisinin görüntüsünü kayıttan düşülmüş.oldukları ortaya çıktı.
.....................
NOT: aşağıdaki yazı
Q+BJ��2A�� :(�

Kırmızı Çizgi dergisinde yayınlandı

Hiç yorum yok:

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700...