19 Şubat, 2019

HEKİMOĞLU ve ENVER HOCA'nın babası Fatsa kaymakamı Hoca

6 yıl önce
HEKİMOĞLU

Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım da Nârinim kendi neslime
Konaklar yaptırdım döşetemedim
Ünye Fatsa bir oldu da Nârinim başedemedim
Hekimoğlu derler ufak bir uşak
Bir omuzdan bir omuza da Nârinim on arma fişek
Ünye Fatsa arası ordu kuruldu
Hekimoğlu dediğin de Nârinim o da vuruldu
Konaklar yaptırdım mermer direkli

Hekimoğlu geliyor da Nârinim aslan yürekli
Yöre: Ordu - Fatsa
Derleyen ve notaya alan: Ümit Tokcan
Seslendiren: Ümit Tokcan
ÜMİT TOKCAN Hekimoğlu Derler Benim Aslıma - Dailymotion video
► 3:02► 3:02
www.dailymotion.com/.../x5iu2v_umyt-tokcan

Mehmet Pirhan - Hekimoğlu Derler Benim Aslıma - Dailymotion video
► 3:58► 3:58
www.dailymotion.com/.../xj92et_mehmet-pirha
...
Fatsa
YIL-1913 HEKİMOĞLUNUN VURULDUGU GÜN ÇEKİLEN RESİM !!!
1913 Fatsa Hekimoğlu İsmail ve yoldaşı Alan Osman'ın öldürüldüğü gün çekilen resim, sağda görülen fötr şapkalı ABD'li gazetecinin makinesiyle çekilmişti. Aslen Pontuslu olan gazeteci, Hekimoğlu olayını incelemek için yörede bulunuyordu. Onun yanında bulunan fesli ve uzun boylu şahıs ise dönemin Arnavut asıllı Fatsa kaymakamı Hoca Efendidir. Hoca'nın oğlu Enver, sonradan Arnavutluk Devlet Başkanı olmuştur. [Hekimoğlunun elinde meşhur aynalı martinisi]
İLGİ İÇİN BEĞENİP PAYLAŞIN...
Yorumlar

TC Mustafa Zor Hekimoglu ne yapmistirda o günkü otorite sahipleri öldürmüstür, bunuda yazalimki bilmeyenler en azindan fikir sahibi olurlar.saygilarimla.
Yönet

6y

Necati Çavdar Ağam rivayet muhtelif..Kimine göre kahraman ..Kimine göre Şaki
Yönet

6y


Necati Çavdar Fakat, resimde görülen Kaymakam'ın ileride Kominist Arnavutluk 'un başına geçen kişinin babası olması ilginç geldi///////////////////////////////////http://www.turkuler.com/hikayeler/turku-hikayeleri_hekimoglu_derler_benim_aslima.html
////////////////////////////////////////////////

Onur YILMAZ

http://www.orduolay.com/yazarlar/onur-yilmaz/hekimoglu-turkusu-uzerine-bir-inceleme/2828
Ülkemizde türkülerimizin derlenmesinden icrasına, yurt çapına yayılıp herkesin bir parçası haline gelmesine kadar önemli sayıda arşiv, koro ve konservatuar çalışmaları yürütülmüştür. Ancak türkülerin folklorun bir parçası olarak ele alındığı çalışmaların sayısı oldukça azdır. Ne yazık ki yapı özellikleri, içerik özellikleri ve işlev özellikleri birkaç açıklamanın ötesine var(a)mıyor. Türkülerle ilgili yayınlanan kitaplarımızın çoğunda notasyon bilgisi dışında (varsa birkaç hikaye) yukarıda bahsettiğimiz özelliklerde çalışmalar yer almamıştır. Bugün, yöremize ait en çok bilinen türkülerimizden ''Hekimoğlu'' türküsü üzerine incelemelerimizi sizlerle paylaşacağız.
Hikâyeli türkülerimizden biri olan Hekimoğlu’nun hikayesi ana hatlarıyla şöyledir: sevdiği kız, gönlü olmadığı halde, yörede hüküm süren bir Gürcü beyiyle nişanlanır. Bey, kızın Hekimoğlu'yla görüştüğünü duyar ve serüven başlar. Hekimoğlu dağa çıkar, birçok yerde çatışmalar yaşanır. Hekimoğlu bunun yanı sıra zenginlerden aldıklarını yoksul köylülere dağıtır.  Halktan büyük destek alsa da girdiği bir çatışmada öldürülür. Ancak ardından ağıtlar yakılarak halkın gönlünde çoktan yerini almıştır. Türküyü ağıt formundan eşkıya havası formuna sokan olaylar iki yönlüdür. Birincisi; beye savaş açıp dağa çıkması(kişisel yön) ikincisi ise; yoksul halka yardım etmesi ve halktan destek görmesi (sosyal yön). Türkümüz TRT repertuarına Ümit Tokcan özel derlemesiyle girmiştir. Derlemedeki kaynak isim, sinema sanatçımız Kadir İnanır olarak gösterilmiştir. Ancak türkümüzün ilk olarak derlendiği tarih Temmuz 1943'tür. Türkü, Muzaffer Sarısözen yönetiminde gerçekleşen Ankara Devlet Konservatuarı derleme çalışmalarında Fatsa'da Şükrü Şenses'ten derlenmiştir. Bir de bu türküye Ahmet Caferoğlu hocamızın1946 yılında yayınladığı Kuzeydoğu İllerimiz Ağızlarından Derlemeler adlı kitabında yazılı haliyle karşılaşıyoruz.  Ankara Devlet Konservatuarı kayıtları elimizde olmadığı için kitaptaki bu metin elimizdeki en eski ve tabi en orijinal vesikayı oluşturuyor. Bu metni I. metin ve ezgisini bildiğimiz Ümit Tokcan'ın derlemesindeki halini de II. metin olarak numaralandıralım ve açıklamalarımızı derinleştirelim.

I. metin direk olarak mevki ve şahıs isimleri veriyor. Bu durum türkünün hikâyesindeki ana karakterlerin isimlerini, olayların geçtiği yerlerin mevkilerini bize direk olarak sunuyor. Türkünün sözleri içerisinde ''muhacirlerle baş edemedi'' derken dönemin sosyal olaylarına, yerli halk ve Gürcü muhacirlerin mücadelesini de ışık tutuyor. İki metin arasındaki faklılıklar da bu yüzden gerçekleşmiş olmalı. Bu mücadelelerin türkü dizelerinde yer alması ve aradan çok uzun zaman geçmemesi sebebiyle bu sosyal olguların türkü aracılığıyla ''canlılığını'' koruyabileceği endişesi taşınarak sıkıntılı kısımlar, bir nevi arındırılarak, karşımıza çıkarılmamıştır. Öyle ki ''hainlikle'' gösterilen özel isimlerin ailelerinin de kuşaklar boyu zan altında kalabileceği, olumsuz olarak etkileneceği ortadadır. Bu yüzden TRT, repertuarına alacağı türküyü inceleme kurullarında bu özellikler bakımından inceler ve bu tip endişelerden arınmış (ya da arındırılmış) türküleri repertuarına alır. Hekimoğlu türküsünde de iki metin arasındaki farklar bu yüzden olmalıdır. Repertuardaki II. metin I. metne göre sosyal olgulardan, şive özelliklerinden arındırılmış, sevdası yüzünden dağlara çıkan genel bir eşkıya portresi gösterilmiştir. Kısa zamanda herkes tarafından benimsenmesinde bu yönü önemlidir. 
Muhteva ve şekil özellikleri bakımından incelersek II. metin dört dizeli bentlerden oluşan, koşma türünde (11 heceli) eserdir. Ezgisini bilmediğimiz I. metin ise diğeri gibi koşma türündedir ancak üç dizeli bentlerle oluşmuş ve iki dizeli nakarata sahiptir. Türkülerimizin genel yapısına baktığımızda nakarat kısımlarının ezgileri, bent kısımlarından farklı yapıdadır. Oysa bizim bildiğimiz Hekimoğlu türküsünün nakaratı yok ve ezgisi bir bütünlük içindedir. Bu durum bize; I. metnin ezgisinin diğerinden farklı bir yapıya sahip olduğunu yani bilmediğimiz bir ''Hekimoğlu'' ezgisinin daha olabileceğini işaret ediyor. Metinler üzerine tekrar dönecek olursak I. metnin hece sayılarının sabit olmadığını görüyoruz. Metin içerisinde böyle görünseler de farklı sayıdaki bu hecelerin ezginin(bilmesek de) ritmi içerisinde oturduğunu rahatlıkla görebiliriz. Nitekim birçok türküde hece sayısı dışında ''of, aman, yarim, narinim'' gibi serbest ifadelerin kullanıldığını biliyoruz.
Türkümüz üzerine yapacağımız son değerlendirme de uygulanan ''talihsiz bir yanlışlık'' üzerinedir. Bu yanlışlığın kaynağı da, kendilerini halk dansları eğitmeni olarak gören kimselerdir. Ezgi yapısı itibariyle Ege yöresi türkülerine benzediği için türkümüze zeybek oyunu iliştirilmiştir. Şu konu çok iyi bilinmelidir ki; türkülerimiz içerisinde eşkıya havaları, kaynağındaki başkaldırı ve isyan yönüyle birbirlerine benzemekle birlikte, bu türkülere dans eşliği yalnızca Ege bölgesi ve çevresinde görülmektedir. Bunun dışındaki bütün gösterimler, folklor donanımından uzak kişilerce, kişisel beğeni ve hayranlık sonucu saçma bir kompozisyonla oluşturulmuş, folklorla bağı olmayan çabalardır. Araştırmacısından, icracısına ve eğiticisine kadar bu alanda eğitimli ve işinin ehli insanların olması gerekliliği göz önünde tutulmalıdır. Türkülerimizi farklı yönleriyle farklı başlıklarda ele almaya sizlere farklı bakış açıları kazandırmaya devam edeceğiz.

I. METİN
Gonaklar yapturdum yeşil direkli
Sofralar çıkarttım yağlu börekli
Hekimoğlu’nu sorarsan demir yürekli
Gelme Hulusi Ağa gelme bak neler oldu
Boşçaarmut dereleri ganınan doldu.
Geyikçeliden çıktım bindim atıma
Omuzumdaki martinim telli makine
Yanıma taktım bin beş yüz arkadaşı
Gelme Hulusi Ağa gelme kan parça parça
Binbeşyüz Gürcü geliyor üstüme el çırpa çırpa.
Boşçaarmut dağlarını duman bürüdü
Altmış gişiyle Hulusi Ağa yürüdü
Hekimoğlu gendü güççükdür emme
Atdığı kurşunlar geri kürüdü
Gelme Hulusi Ağa gelme vururum seni
Al kanlar içerisinde guyarım seni

II. METİN
Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım da (Narinim) kendi neslime
Hekimoğlu derler ufak bir uşak
Bir omuzdan bir omuza (Narinim) on arma fişek
Konaklar yaptırdım mermer direkli
Hekimoğlu dediğin de (Narinim) aslan yürekli
Konaklar yapdırdım döşedemedim
Ünye Fatsa bir oldu da (Narinim) baş edemedim
Ünye Fatsa arası Ordu'da kuruldu
Hekimoğlu dediğin (Narinim) o da vuruldu

1) Hekimoğlu’nun zenginden alıp fakire dağıtım yapması asıl hikâyenin yanında, yüceltme amacıyla, sonradan eklenmiş bir Don Kişot uyarlaması olabileceği kanısındayım. Hikâyenin tam metni için bknz. Taner Can; Salih Turan, Ordu Türküleri, syf: 360.
2) Transkripsiyonlu tam metin için bknz. Ahmet Caferoğlu, Kuzeydoğu İllerimiz Ağızlarından Derlemeler, syf: 25,26,27

3) TRT Repertuarında da aynen yer alan sözler için bknz. Mehmet Özbek, Folklor ve Türkülerimiz, syf: 291.
///////////////////////////////
http://www.sanattanyansimalar.com/hekimoglu-turkusu-hakkinda-ilk-arastirma/1719/

HEKİMOĞLU ve Anadolu da maden arayan YABANCIlar 
.........../////////////////////////////////                        ::::::::::::::::::::::::::::

Hekimoğlu (Hekimoğlu Kimdir? - Hakkında - Hayatı)

 http://www.muhakeme.net/forum/biyografi-kim-kimdir/45210-hekimoglu-hekimoglu-kimdir-hakkinda-hayati.html
Hekimoğlu (? - 26 Nisan 1913, Fatsa) asıl adı Hekimoğlu İbrahim olup Fatsa'nın Yassıtaş köyündendir. Uzun yıllar Fatsa, Ordu, Tokat, Niksar, Samsun dağlarında hüküm süren, halk arasında mertliği, yiğitliği ve yardımseverliğiyle şöhret yapan ve adına türkü yakılan halk kahramanlarından biridir. Osmanlı Devlet Arşivinde Ayhan Yüksel'in araştırmalarına göre, 1900'lerin ilk yıllarında Fatsa'da değirmencilik yaparken haksız bir suçlamayla karşılaşıp Gürcü bir beyin yeğeni tarafından vurulmak üzereyken atik davranarak beyin yeğenini vurmuş ve ardından dağa çıkmıştır. Daha sorna Gürcü Bey'i kan davası güderek Hekimoğlu'nun köyünde zulum yapmış ve ardından 3 kişi daha dağa çıkarak Hekimoğlu'na katılmıştır. Hekimoğlu zalimin zulmunu yanına bırakmamış, aynalı martinisiyle, attığını vurmasıyla namı yürümüş ve olay Türk-Gürcü çatışmasına dönmüştür. 


15 Aralık 1908'de Fatsa müderrisinin Dahiliye Nezareti'ne çektiği telgrafnamede durum ayrıntılarıyla anlatılmış ve Hekimoğlu'nun dağdan indirilmesi için destek ve takip istenmiştir. Ama gerek Hekimoğlu'nun becerisi gerekse Türk köylerinden destek görerek saklanmasıyla uzun süre Hekimoğlu dağdan indirilememiş ve Gürcü Bey'e karşı faaliyetlerini arttırmıştır. Bir kaç sene sonra Osamanlı Devleti'nden affını talep etmişse de Şura-yı Devlet kararıyla af talebi kabul olunmamış ve 26 Nisan 1913 gönü doğduğu köyde sekiz saat süren bir çarpışma sonrası öldürülmüştür. Hekimoğlu Türküsü ise ölümünden sonra adına yakılmıştır. 

Kaynak: http://www.muhakeme.net/forum/biyografi-kim-kimdir/45210-hekimoglu-hekimoglu-kimdir-hakkinda-hayati.html#ixzz5fxWXDbUN
////////////////////////////////////////////////


Hiç yorum yok:

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700&...