13 Şubat, 2019

İstanbulda ilk ayaklanma "ermenilerce" gerçekleştirildi... PKK'nın haritası ile ASALA'nın talepleri birebir örtüşür.

7 yıl önce
İstanbulda ilk ayaklanma "ermenilerce" gerçekleştirildi...
PKK'nın haritası ile ASALA'nın talepleri birebir örtüşür.
Tesadüf mü?
UyanIk Türkler Kulubü
TERÖR ÖRGÜTLERİNDEKİ KRİPTO ERMENİLER!
Türkiye'de yaşayan 'Gizli Ermeniler' sol terör örgütleri ve PKK ile birlikte hareket edip bölücülükte önemli rol oynuyor. Kürt-Ermeni kardeşliği geçmişteki Kürt isyanlarında da aktif rol alıyor. Dersim isyanını başlatan bir Ermeni olduğu gibi, TİKKO 'nun teorisyenliğini yapan da yine Garbis adında bir Ermeni idi.
Türkiye'de 'Gizli Ermeni' kavramı çok fazla dillendirilmeyen bir konu. "Kimdir bu Ermeniler? Türkiye'deki faaliyetleri nelerdir? Sayıları ne kadar?" gibi sorular hâlâ cevabını arıyor. Ancak hemen herkesin hemfikir olduğu bir konu var: Bunların önemli bir kısmı terör örgütleriyle hareket edip bölücü faaliyetlerde bulunuyor. PKK'nın içinde Ermeniler olduğu gibi, Türkiye İşçi-Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) gibi sol örgütlerde de yer alıyorlar. Türk düşmanı Ermenilerin bölücülük macerasının en ilginç noktası ise geçmişteki bazı Kürt isyanlarında da rol almaları.
Gazeteci Erhan Başyurt tarafından kaleme alınan ve Karakutu yayınlarından çıkan "Ermeni Evlatlıklar, Saklı Kalmış Hayatlar" isimli kitapta Ermeni evlatlıklar konusu derinlemesine incelenirken, Ermenilerin Türkiye'de faaliyet gösteren terör örgütleriyle olan ilişkileri hakkında detaylı bilgiler veriliyor.
PKK İLE KOL KOLA
Bölücü Ermeniler en fazla PKK içerisinde yer aldı. Operasyonlar sonucunda öldürülen teröristlerin bazılarının sünnetsiz olması ve boyunlarında haç taşıdığının tespit edilmesinden sonra terör örgütü önemli bir sarsıntı geçirmiş, buna karşı din kartını kullanarak kaybettiği itibarını toparlamaya çalışmıştı. Ama bu hiçbir zaman güven veren bir çalışma olmadığı gibi PKK'nın ardından bıraktığı 'Ermeni dölleri' lakabını da silemedi. Buna rağmen Ermeni-PKK münasebetleri yine devam etti.
İmralı'da tutuklu bulunan teröristbaşı Abdullah Öcalan, ikinci kez devlet başkanı seçilmesi sonrasında Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan'a 10 Nisan 1998'de gönderdiği mektupta, 1915 Tehciri'ni soykırımı olarak tanıdıklarını bildiriyor. Öcalan'a göre, Ermeni soykırımı, Hitler'in Yahudi soykırımı için de önayak oldu. Aynı şekilde PKK'ya yakınlığı ile bilinen Avrupa'daki sözde 'Kürdistan Parlamentosu' da Nisan 1997'de aldığı bir kararla Ermeni tehcirini soykırımı olarak tanımıştı. Kararda ilginç bir şekilde, Hamidiye Alayları ile korucu sistemi arasında bağlantı kurulup, günümüzde de Kürtler ve Aleviler'e yönelik soykırımı yürütüldüğü iddia edilmişti. Yazar Başyurt bu ilişkinin inkâr edilemeyeceği görüşünde. "İster öç alma ister farklı sebepler olsun, PKK içerisinde yer alan 'Ermeni Dönmeler' ve 'Gizli Ermeniler' ile örgüt arasında bir bağ olduğu kesin. PKK Başkanlık Konseyi üyesi Nuriye Kespir, Merkez Komite üyeleri Bekir Bakırcıoğlu ve Musa Haciyav'ın da sözü edilen Ermenilerden olduğu konusunda güçlü deliller var."
TİKKO'daki ErmenilerErmeniler ile PKK arasındaki bağlantı karşılıklı menfaat ilişkisine dayanıyor. Ermeniler terör örgütü mensuplarına yardım ettiği gibi, militanlar da Ermenilere yardım ediyor. Bu anlamda bir dönem faaliyette olan ASALA ile PKK ilişkisi bir tesadüf değil. Adapazarı'nda öldürülen uyuşturucu kaçakçısı Behçet Cantürk, ASALA konusunda ön plana çıkan bir isimdi. Diyarbakır Lice nüfusuna kayıtlı Cantürk'ün annesi, Hatun Demirciyan isimli bir Ermeni. Cantürk'ün yasadışı yollardan elde ettiği paraları önce ASALA, sonra PKK'ya aktardığı, PKK'nın kaçırdığı uyuşturucuyu dünya piyasalarına pazarladığı ileri sürülmüştü.
Abdullah Öcalan İmaralı'da görülen duruşmasında ASALA ile 1980'lerde birlikte hareket ettiklerini ve toplantı düzenliklerini aktarıyor. 1985'te Washington'da yayın yapan Ermenian Struggle dergisinde çıkan bir makalede de, ASALA yandaşlarının şu ifadeleri hayli dikkat çekici: "Türk askerlerine karşı Kürt kardeşlerimizle omuz omuza verdiğimiz mücadelede bir üst düzey militanımızla 22 savaşçımızı yitirdik. Kürt kardeşlerimizle beraber silahlı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Şimdilik toparlanmak için daha geri mevzilere çekileceğiz; ancak bir süre sonra Kürt savaşçılarla eylemlerimizi Anadolu'nun içine kadar taşıyacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."
Erhan Başyurt her şeye rağmen bütün gizli Ermeniler için bölücülük yapıyorlar demenin doğru olmayacağını düşünüyor: "PKK içerisinde Gizli Ermenilerin yer alması, PKK'nın da bizzat Ermeni örgütü olduğu anlamına gelmez. Yine bütün Gizli Ermenilerin bu örgüte katkı sağladıkları anlamına da gelmez. PKK'nın da bu insanların geçmişte maruz kaldıkları travmaları kullanması ve devlete karşı isyanda istismarı da söz konusudur."
Tıpkı PKK'da olduğu gibi sol örgütlerde de lider seviyesinde Ermeniler var. Türkiye Komünist Partisi-Marksist/Leninist (TKP/ML)'nin askerî kanadı olarak ortaya çıkan terör örgütü Türkiye İşçi-Köylü Kurtuluş Ordusu'nda (TİKKO) çok sayıda Ermeni'nin varlığı dikkat çekiyor. Ermeni-Hıristiyan Garbis Altınoğlu, TKP/ML örgütünün teorisyenliğini ve genel sekreterliğini yaptı. TİKKO'ya yakın internet sitelerinde hâlâ yazıları yayımlanıyor. 1946 doğumlu olan Garbis, Boğaziçi Üniversitesi İş İdaresi Bölümü mezunu. Babası Ohannes Altınoğlu da 1957'de Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile İslam olan dinini Hıristiyan olarak değiştirmiş. Ermeni asıllı bir diğer TİKKO mensubu ise Orhan Bakır (Armanek Bakırcıyan) idi. Bakırcıyan 12 Eylül öncesi İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde okurken arkadaşı Hrant Dink (Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni) ile birlikte Surp Haç Lisesi'nde belletmen olarak görev yapıyordu. Bakırcıyan daha sonra Hrant ve arkadaşı Stefan ile sol örgütlere katılma kararı aldı. Ancak Ermeni oluşları işlerini zorlaştırmasın diye Hırant, Fırat; Stefan, Murat; Armanek Orhan adını aldı. Dağa çıkan ve sonraki yıllarda Ali Ağa koduyla Tunceli ve civarında terör estiren Armanek, namı diğer Orhan, o bölgedeki gizli Ermenilerle temas kurmayı başardı. 1978'de askerî bir operasyon sırasında öldürüldü.
1988'de İzmit yakınlarında bir TİKKO evini basan güvenlik güçleri Ermeni asıllı Türk vatandaşı Manvel Demir'i yaralamış ancak Manvel kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Demir, Ömer kod adıyla TKP/ML'nin İstanbul İl Sekreterliği görevini yürüttü. TİKKO'nun Zeytinburnu sorumlusu Aziz Demirel de Ermeni asıllı idi.
KÜRT İSYANINDA ERMENİ ROLÜ
Ermeniler ile isyancı Kürtlerin ilişkisi bazı bölgelerde belirgin olarak ortaya çıkıyor. Tunceli, Hozat, Ovacık, Çemişgezek, Mazgirt, Pülümür, Elazığ, Tercan, Dicle, Erzincan ve Sivas bu yerleşim yerlerinin başında geliyor. Bunda tehcir sırasında yaklaşık 20 bin kadar Ermeni'nin, Alevi ve Alevi Kürtlerin yaşadığı sarp dağlarla çevrili Dersim aşiretlerine sığınması etkili oldu. İşte buradaki Ermeniler daha sonra civara yayılarak biraz da intikam hissiyle Kürt isyanlarında aktif görev aldı. Dersim İsyanı'nın başlamasına bir Ermeni start verdi.
Ermenilerle Dersim arasındaki ilişkiler aslında 1896 tarihine dayanıyor. Bu tarihte Erzincanlı Keri adlı çete reisi Taşnak Partisi'nin propagandalarını yürütmek üzere kendileriyle anlaşıp çıkarılacak isyanlarda yardımlarını veya hiç olmazsa tarafsız kalmalarını temin etmek üzere temaslarda bulundu. Ermeni asıllı Rus generali ve Taşnak komitacısı Antranik de bu dönemde Dersim'de görüşmeler yapar. 1900 yılında, Tiflis'te Ermenice propaganda amaçlı 'Dersim' adıyla bir kitap yayımlanır. 1916'da Ruslar Doğu Anadolu'yu Ermenilerle birlikte işgal etmeye başlayınca, Dersimlilerden ayaklanmalarını ve kendilerine destek vermelerini ister. Bu amaçla yapılan bir toplantıda, Dersimlileri Erzincan Kürt mümessili adıyla Alişir temsil eder. Ağustos 1916'da Dersim Aşireti ile Ermeniler birleşip Rusların teşvikiyle Çemişgezek'e saldırır.
Ermenilerin isyancı Kürtler ile bağlantısı günümüzde hâlâ birçok noktada esrarını koruyan Ağrı ve Dersim isyanlarında belirgin bir şekilde karşımıza çıkıyor. Kitapta Ağrı isyanı için Ermeni Taşnak örgütünün bir temsilcisinin Ağrı'ya geldiği yazılıyor. Zilan Kürtleri arasında iyi tanındığı için 'Ermeni Zilan' lakabını alan Ardeşir Muradyan, isyanın silahlı kanadı komutanları arasında yer alır. 1937'de Dersim isyanının fitilini de Kahmut Köprüsü'nü yakan Ermeni asıllı Demirci Mustafa ateşler. Demirci Mustafa Ateş, 1993'te 84 yaşındayken asıl dini olan Hıristiyanlığa döner. Tunceli merkez nüfusuna kayıtlı Mustafa A. Ateş de, 1979'da ismini Marcelo, dinini de Hıristiyanlık olarak değiştirir; ancak 1992'de tekrar İslamiyet'e geçer.
EVLATLIKLAR
Dersim isyanının lideri Seyit Rıza teslim olurken çadırında yapılan aramada, Ermenice kitaplar ve üzeri Ermenice yazılı bir taç bulunur. Kitapta Kürt isyanlarında gizli veya onlarla birlikte çalışan Ermenilerin etkin olduğunu vurgulayan yazar Erhan Başyurt, bu sürecin PKK'ya kadar uzandığının altını çiziyor. Başyurt'a göre, PKK'da gizli Ermenilerin bulunması, Güneydoğu'da geçmişte yaşanan Ağrı ve Dersim isyanlarında Ermeni ve Gizli Ermenilerin kilit rol oynamasından kaynaklanıyor.
Gazeteci Başyurt'a göre, tehcirin çocukları evlatlık Ermeniler daha fazla ilgiyi hak ediyor: "Bugün sayıları on binleri bulan evlatlıkların çocukları ve torunlarının yaşadığı 'kimlik bunalımları' ve bunun doğurduğu sosyal sonuçlar çok önemli. Ortada bir dram var. Ancak vaka da gösteriyor ki bir soykırımından söz etmek yanlış olur. Çocukların alınıp korunması çok manidar."
Tehcir sonrası Türkiye'de kalan Ermenileri üç sınıfta toplamak mümkün. Bunlardan ilki Ermeni evlatlıklar. Bunların önemli bir kısmı tamamen Müslüman kimliğini benimseyip, yaşatmışlar. Bu Ermeni evlatlıklar ne bugün ne de dün terörün parçası olmadıkları gibi, bunu tercihlerine saygısızlık sayarlar. Bu şekilde evlatlık verilenlerin sayısı 60 binden fazla değil. İkinci olarak, "Gizli Hıristiyanları" saymak mümkün. "Kripto Ermeniler" veya "Gizli Ermeniler" adıyla da anılan bu grup 1915 Tehciri'nden kurtulmak için Müslüman olmayı seçmiş ama gerçekte Gregoryan Hıristiyan geleneklerini sürdürmüşler. Doğu Anadolu'da ağırlık teşkil etseler de Türkiye'nin her tarafına dağıldıkları bir gerçek. Mühtedi (Müslümanlığa dönen) Ermenilerinin sayısının 100 bini bulduğu tahmin ediliyor. Üçüncü grupta ise Türkiye'de yaşayan Gregoryan Ermenilerini saymak mümkün. Bugün sayılarının 60 bin civarında olduğu sanılan Ermeniler ağırlıklı olarak İstanbul'da yaşıyor.
Erhan Başyurt, kitabını hazırlarken daha önce Aksiyon dergisinde yayımlanan haber dosyalarına sık sık başvurmuş. Kitap haber tarzında hazırlandığı için okuyucuyu sıkmayacak nitelikte. Bu çalışma aynı zamanda Ermenilerin farklı bir yönüne dikkat çekerek yıllardır tartışılan ve bir çıkmazdan öteye geçmeyen "tehcir mi, soykırımı mı?" tartışmalarına da bir soru işareti koyuyor.

Hiç yorum yok:

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700&...