24 Ekim, 2005

Yıldızları katmak

YILDIZLARI KATMAK ........
 Bu yamaçlarda, kayalarda;
 Biz yokken ot yoktu, it yoktu.
Geldik; şenlendi bozkırlar,
 Çevresini sardı
Ankara’nın yemyeşil surlar.
 Evler yaptık, bize yetecek kadar
 Ele muhtaç değildik!
Mutluluk o kadar.

 Engel olmasalardı; vururduk yama
İhtiyacımızdı sıcak bir yuva.
 Bekledik yıllarca, kavuştuk suya..
Mama parasıyla; ağaçlar diktik,
Çocuklarımızdan ayırmadık büyüttük,
 İşledik toprağı, taşları söktük.
 Biraz fasulye, biraz begonya ektik,
 Tabii..cam önlerine sarmaşık diktik.

 Derdimiz ..! kalmamıştı....
 Şehrin en ağır işlerini sırtlanacaktık,
 Sanayileri işletip, evleri temizleyecektik,
Şehirlilerin işine karın tokluğuna gidecektik,
 Akşamları cevize yaslanıp sohbet edecektik,
Söğüdün altında tavşan kanı çay içip,
Kuşları dinleyip yorgunluk atacaktık,
Yazın altında yatıp,
Rüyalarımıza yıldızları katacaktık ..

 ll
 Hatırlar mı...!
İbrahim ..?
Güvercinin uçuşunu, kanat çırpışını,
Süzülüşünü, ördeğin paytak yürüyüşünü,
 Nereden duyacak ibibiğin ötüşünü,
 Ne bilsin.? seherde köpeklerin ürüyüşünü,
 Horozların hep aynı saatte ötüşünü,
 Güzüde yengesinden yumurta isteyişini,
Tavukların her mevsim yüksünmeden verişini...
 Seyrediyoruz beraber mutluluğun bitişini,
Alkışlıyoruz ! insanın yalnızlığa itilişini...
 Bilir mi....
Uçurtmayı,
Uçuracak; boşluğu,
Rüzgarı bulur mu,
Uçurmaya belediye izin verir mi..?

Yağmurun kokusunu; almaya ,
 Fıskiyeler yeterli gelir mi..?

Yok ediyoruz....
Beraberlikten ferde
Toplumun acımasız geçişini,
 Doğanın planlarla.! elimizden gidişini,
 Hesaplamıyoruz.
Havanın tükenişini...
Boşlukları bırakıp, “Dolu”ları planladık.
 Komşulardan selamı kesip,
Süflî salonlarda selamladık,
 “Muhtacı olduğumuz külleri” Birbirimize atıp,
Kapatıyoruz ufukları,
 Kutulardan seyrediyoruz...
İnsanın ezilişini,
Üst üste dizilişini...
Park....!
 İnsanın;
Bir avuç ışık, yeşil, su uğruna
Sadizme gidişini ..
Anlayabilir mi Tuğba;
 Kırlangıçların süzülüşünü ..
Bilir mi..?
Göçmen kuşların göçüşünü,
Seyrediyoruz yeşilin kazınarak
 Sorunların çözülüşünü..

 Umursamıyoruz;
Yükseltepe’nin,
 Keklikpınarı’nın,
 Natoyolu’nun,
 Çaldağı’nın gidişini,

Hatırlamıyoruz;
Balgat’ın,
 Sokullu’nun,
Seyranbağları’nın tükenişini.
Güvenpark’ın ”Tayin”edilişini,
Ankara’nın ciğerlerini sökülüşünü...

Düşünemiyoruz....!
Vişnenin, kayısının,
 Yerli üretilişini,
Penceremizde ki sakanın,
 Bahçede ki son gülün,
Henüz öten bir iki bülbülün
 Kendi elimizle yok edilişini ..
Yaptığımız “planların” bizi;
El kadar parka, kafese,
 Mahkum edişini...
 İnsanın;
 Mezara bile ağaçla gidişini,
 Çiçekle ziyaret edilişini...
 9.8.l997 - Dikmen

Hiç yorum yok:

kim nerde görmüş ise öyle bilir....... Necati Çavdar

  https://www.facebook.com/photo/?fbid=10155049048712700&set=a.10153847261797700 https://www.facebook.com/photo/?fbid=10150497860737700...