NEREYE GİDİYORLAR?
İstanbul’da Ermeni konferansı.
İçerde; farklı fikirlere tahammül yok.. Dışarıda, protestoculara..
Adı demokrasi.
Türkiye’de şu an bir Ermeni problemi mi var ?
Ermeni problemi var ve bu gün Karabağ’da var.
Bu anlı şanlı sözde akademisyenler, aydınlar!..
Neden aynı konferansı Karabağ’da yapmıyor, birilerinin kendi yaşamadığı, hatta uydurduğu hikayeleri İstanbul’da dinliyor da, haydi Erzurumlu Müslüman’ın acıları sizi sarmıyor, unuttunuz. Karabağ’da hala acılar içinde kıvranan mağdurları neden dinlemiyorsunuz?..
İstanbul’da oynanan tiyatroya Başbakan da destek vermiş..
Durur mu daha dün Mecliste -bunların ölçüsüne göre “Monolog” şeklinde - Ermeni paneli düzenleyen ve Meclise diktirdiği, ateşi sönünce yüksek kazıktan ibaret kalacak olan, şimdilik iki milyar masrafla yakılan ateşle, gerçekten demokrasi meşalesi yaktığını sanan Bülent Arınç’da sözde konferansı protesto edenleri ” bir avuç” diye nitelemiş.
Evet protesto edenler bir avuç ve yürekleri çok büyük insandı.
Ya kanattığınız vicdanlar?..
Onlar milyonlardı.
Siz artık milletten esen rüzgarlara kapalı ancak ABD’den AB’den esen rüzgara göre yön değiştirdiğiniz için farkında değilsiniz.
Hatay’da bilmem ne toplantısı tertipliyorlar.
Öne iki “resmi sarıklı “dizmişler yanlarında onlarca papaz ve kippalı hamam..
Neymiş?
Hatay medeniyetlerin buluşma yeri...
Evet.. Ama.. Hatay, medeniyetlerin dövüşme yeri değil ki...
Neden gidip aynısını Kudüs’te yapmıyorsunuz.?..
Bağdat’ta yaparak “Ey zalimler ne yapıyorsunuz “demiyorsunuz?
Sahi, Hatay neden seçildi?..
Misak-ı Milli İçinde kaldığı halde bizden koparılan ancak, son katılan vatan parçası olduğu için mi? AB’de nazlanan Fransız’a rüşvet için mi seçildi...
Gerekçeniz ne?
Kime neyi ispat etmek için çırpınıyorsunuz?..
11
Halkın, birikimleri, malları birilerine pazarlanıyor!..
“Satacağız da satacağız “diyorlar.
”Hak, hukuk tanımadan illa da satacağız..
Nereden getirirseniz getirin. Kime hizmet ederseniz edin, gayeniz ne olursa olsun.Yeter ki parayı verin alın gidin” demeye getiriyorlar.
Yanlarındaki Karartıcılar..
Çantacılar..
O kuruluşlar özelleştiğinde yeni sahipleri nezdinde beş para etmeyecek sözde “adamlar”, “tabi efendim ne yaparsınız doğru “diyebilir.
Ama millet sıkıntısını çeker..
Elin oğlu özelleştiriyor ancak kendi adamını veriyor.Daha iyi işletecek birilerine.. Ha çağırıp genel müdür olarak kuruluşun başına geçirmişsin Mustafa’yı ha, sahibi olarak ona emanet etmişsin.
Yabancıların yaptığı bu.
Ama sen ne yapıyorsun.
Paravan arkasında başkalarına teslim ediyorsun milletin birikimlerini......
Gerçi oda başka bir şey..
Çünkü çoğu tarikat eğitimi, erkanı aldığı söylenen bir guruh; hak hukuk, insan ve İslam hakları deyince kulaklarını sağır ediyor.
Sadece çıkarına, bu gün ne kadar götürürüm , yandaşlarımıza ne kıyak yaparız onun derdindeler.
Belki elin oğlu daha bir ahlakesasına, yasa bağlığına sahiptir. Zira , İsrailli silah satıcısı-kumarhane işletmecisi Bay OFER’er belki hala Tevrat’a bağlıdır da bunlar gibi Ramazan ayında insanları açlığa, üç aylarda parasını ödediği suyunu keserek susuzluğa, elektriğini keserek karanlığa belki boğmazlar..
Kendi çıkarlarına, eş dost yararına iktidar gücünü kullanıyoruz diyerek çeteciliğe soyunmazlar..
Belki bay Ofer, yatğı iş ve işlemlerde yasalara daha bir saygılı olur.Çünkü onların hala unutmadıkları bir kitapları vardır.
Bunlar; Kitab’ıda, inancıda her kutsalı kendi işlerine geldiği gibi kullanıyorlar. Kullanmaya devam ediyorlar... Ha biz olanları duymadık diyebiliyorlar.
Kat kat örtüler örtükleri makamlarına, evlerine perdeleri geçerek, ulaşıp duyurduğunuzda da kulaklarını tıkıyorlar.
Hakşinaslığı değil, tarikat birliğini, parti bağlarını öne çıkarıyorlar.
Haksızlıkları es geçerek zulmün devamını sağlıyorlar.
Başbakan, sürekli geziyor aşağıda ise adama iş buldukları işe yaramaz takımı kendi işlerine bakıyor.
Gerçek bir İslam anlayışına sahip olsalar her halde en ufak haksızlık karşısında irkilir, kendilerine çeki düzen verirlerdi.
Eskiden tasavvuf önderleri kendilerine verilenleri yanlarına bırakmaz, başaklarına ikram edermiş, kendi geçimlerini kendi emekleri ile sağlarmış.
Şimdikilerde kelpler gibi ne gelirse yiyorlar.
Onun için onların şakirtleri de kendi önlerine gelen kemikleri kemirmekle meşgul, eğer yağlı kemik yoksa milletin işlerini güçlerini bıkıp kendilerinedaha yağlı kemik bulma peşindeler..
Dün “hırsız” diye afişe ettiklerinin adamları ile her an hem haller.
Yüzlerinin perdesi sıyrıldığı içinde hiç utanmadan “Görüştük.. Konuştuk..Yaptık.. Devam edeceğiz” diyebiliyorlar.
Ben anlamıyorum.
Ama bir yerlere gidiyorsunuz.
Daha önce yazmıştık:
İçerde kimi çevrelerce zaten meşruiyetiniz yok.
Dışarıdaki desteğiniz ise vereceğiniz ödünlere bağlı.
Milletle arasızdakitek bağ, hala dürüst olduğunuza inanması.
Bu gün diyorum ki, milletle aranızdaki bağ çok hızlı bir şekilde kopuyor.
İş başına getirdiğiz işe, güce yaramaz takımı ve kapıkulları sayesinde batıyorsunuz..
milletin birikimlerini ucuz pahalı ne idiğü bilinmezlere pazarladığınız için batıyorsunuz.
Sizin batmanız bir şey değil de, sıkıntısını millet çekecek..
Zira zulümle kimse abat olmamıştır.
Ve zulmün sonu da yoktur. Millete zulmetmeyin, sağa sola yerleştirdiğiniz yeni yetmelere dilim varmıyor...”p..”lere ortalığı bırakıp uzaylarda dolaşmayın ,milletten kaçmayın.milleti dinleyin..Başvekil Konuşmuş: “Ben, özgürlüklerin en geniş anlamdayaşandığı bir Türkiye'de yasamak istiyorum” Bende istiyorum ama sizin idarenizde hiçbir emare de görmüyorum... İktidar gücünü yanlış yerlerde kullanarak, karanlıklar içinde satılan kamu mallarından.. Meydanlarda biraz konuşacak olanların ağzını kapattırıp, alanlardan uzaklaştırdıklarınızdan.. Parasını ödediği halde suyunu, elektriğini kestiğiniz/ kestirdiğiniz.. İnsanları aşsız ekmeksiz bıraktığınız/ bıraktırdığınızdan olumlu bir icraat göstermiyorsunuz.. Durup dururken boş yere milleti üzüyor, fırsat bekleyenlere koz veriyorsunuz..
Gidişatınız iyi değil, yönünüz yön değil..Tez elden aklınızı başınıza alın.İktidar gibi davranın..
İnşallah gideceğiniz yer sadece Yüce Divan’la sınırlı olurda, millete birde yasınızı tutturmazsınız.. Necati Çavdar –26.09.2005
///////////////////////////////////////
24 Eyl 2005 - Başlığı “İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” olarak değiştirilen konferans, ...
Ermeni konferansı Bilgi Üniversitesi'nde başladı
24.09.2005
Başlığı “İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” olarak değiştirilen konferans, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde başladı.
Üniversitenin Dolapdere Yerleşkesi'nde düzenlenen konferans dolayısıyla, sabah erken saatlerden itibaren yerleşke ve çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Yerleşke girişini kapatan polis, sadece davetiyesi olanları binaya aldı. Girişte de davetiyesi olan katılımcıların isim kontrolü yapıldı.
Bu arada, konferansın hazırlık komitesinde görev alan Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cemil Koçak, yaptığı açıklamada, toplantının adının dün akşam itibariyle değiştirildiğini ve bu şekilde düzenlenmesinin uygun görüldüğünü söyledi.
Doç. Dr. Koçak, “isim değişikliğinin mahkeme kararıyla ilişkili olup olmadığı” yolundaki soru üzerine, “Değiştirmeyi uygun gördük” dedi.
OTURUMDA SÖZLÜ TARTIŞMA
Konferansın “Sorunlara Toplu Bakış” başlıklı birinci oturumunda, konuşmacılar ile bazı dinleyiciler arasında sözlü tartışma yaşandı. Konferansın ilk oturumunun “soru-cevap” bölümüne geçildiği sırada, açılış konuşmalarına da sık sık müdahalede bulunan ve ABD'de lobi faaliyetlerinde bulunan “Turkish Forum” üyesi olduğunu ifade eden Fatma Sarıkaya söz aldı.
Sarıkaya, “Ermenilerin kaybı inkar edilmiyor. Ölülerimize hep birlikte ağlamamamız gerginlik çıkarıyor. Türk Devleti ile kavgası olanlara Ermeni vatandaşların ihtiyacı yok. Onlar mı tercih etti bunu? Bugün gördüğüm, araştırmacılar ile iddialarını ispat etme gereği görmeden politikacıları alet ederek oldubittiye getirmek isteyenler arasındaki gerginlik” dedi.
Fatma Sarıkaya, ayrıca Fransız üniformasıyla talim yapan Ermenilerin yer aldığı fotoğrafın bulunduğu belgeyi de gösterdi. Oturumu yöneten Prof. Dr. Ahmet İnsel ise Sarıkaya'ya müdahale ederek, “Hanımefendi kendinizi küçük düşürmeyin” dedi.
“MÜSLÜMAN KAYIPLARLA İLGİLİ DE SÖZ EDECEK MİSİNİZ?”
Dinleyiciler arasındaki Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Budak da, konuşmacılara, “Türkiye'de resmi söylem ölümleri inkar etmiyor. Siz Müslüman kayıplarla ilgili de söz edecek misiniz?” sorusunu yöneltti. Bu soru üzerine oturum konuşmacılarından Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Berktay, Türk ve Müslüman kayıplara da değinileceğini söyledi.
Doç. Dr. Berktay, “1915 tehcirine gelinceye kadar Ermeni ve Türk çeteleri arasında yerel ölçekli düşük yoğunluklu etnik savaş olduğunun bir gerçek olduğunu” kaydederek, “sadece Ermeni çetelerinin Türk köylerine saldırmadığını, Türk çetelerinin de Ermeni köylerine saldırdığını” savundu.
Doç. Dr. Berktay, 1915'te devletin emriyle yapılan tehcirde başka bir şey bulunduğunu belirterek, “Devletin korumakla yükümlü olduğu tebasının bir bölümü üzerinde hükümlü olduğu kanuni himayeyi kaldırması ve 'bunlar meşru avdır' demesi olayıdır. 'Av sezonu açılmıştır' demesi olayıdır” şeklinde konuştu.
Mustafa Budak ise böyle bir şeyin olmadığını vurguladı. Bunun üzerine Berktay, “Böyle bir şey var. Öyle evraklar var ki, bunların Teşkilat-ı Mahsusa aracılığıyla icra edilen gizli katliam emirlerinden söz ettiği son derecek açıktır” dedi.
Budak'ın tekrar yanıt vermesi üzerine Doç. Dr. Berktay, şunları kaydetti: “Soruyu sordunuz, cevap verdim. Burada konuşmacı benim. Cevabı hazmedemiyorsunuz. 'Türk ve Müslüman kayıplarından ne haber' halet-i ruhiyesi öyle bir noktaya geldi ki; Yahudi soykırımında 6 milyon Avrupalı Yahudi öldü. Almanya 2. Dünya Savaşı sırasında 7.5 milyon kayıp verdi. Yahudi soykırımı tartışmaları sırasında Alman tarihçilerin 'Alman kayıplarından ne haber' dediğini duydunuz mu?”
GAZETECİ-YAZAR CENGİZ ÇANDAR'A YUMURTALI SALDIRIGazeteci-yazar Cengiz Çandar'a, Bilgi Üniversitesi Dolapdere Yerleşkesi'ne girerken, dışarıda bekleyen protestoculardan bazıları yumurta ve domates attılar. Atılan yumurtalardan ikisi Çandar'ın sırtına isabet etti.
ERDAL İNÖNÜ'NÜN DEĞERLENDİRMESİ
Öte yandan, toplantıya dinleyici olarak katılan ve Dolapdere Yerleşkesi'ne girişinde bir grup tarafından yuhalanan Prof. Dr. Erdal İnönü, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Fikirleri tartışmaktan hiçbir şey çıkmaz. Korkmamalı” dedi.
Konferansı protesto gösterileri hakkında da “İnsanlar duygularını gösteriyor” diyen İnönü, “Üniversiteler bir araya gelmişler, böyle bir toplantı düzenlemişler. Tarihçiler fikirlerini söyleyecekler. Biz de dinlemeye geldik. Bundan korkacak bir şey yok” diye konuştu.
PROTESTOLAR SÜRÜYOR
“İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” başlığı altındaki konferansın yapıldığı İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Yerleşkesi'nin önünde toplanan çeşitli grupların, konferans ve katılımcılara yönelik protesto gösterileri sürüyor.
Dolapdere Yerleşkesi yakınında biraraya gelen bazı siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşları üyesi yaklaşık 300 kişi, ellerindeki Türk Bayrakları, çeşitli afiş ve dövizlerle sloganlar atarak konferansı protesto etti.
Burada basın açıklaması yapan İP İstanbul İl Başkanı Erkan Önsel, ”toplantının bir 'tarih toplantısı' görüntüsüyle düzenlendiğini, ancak yapılanın tarihle bir ilgisi olmadığını” kaydederek, konferansın siyasi amaçlarla yapıldığını öne sürdü.
Önsel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Açıkça ilan ediyorlar... Amaç Türkiye'nin 1915-1922 tarihlerini kapsayan milli kurtuluş savaşını mahkum etmek, Türkiye'yi soykırım suçlusu ilan etmek ve milli devleti yıkmak amacıyla müdahale zemini yaratmaktır. Söz konusu konferans, sipariş ve parayla yapılan ısmarlama bir toplantıdır. Düzenleyen 3 üniversitenin ABD, AB ve Soros ile olan bağlantıları, amacın bilimsel tartışma olmadığını açıkça göstermektedir. Tarih yeniden emperyalist ülkelerin paralarıyla yazılmak istenmektedir.”
AVUKAT KERİNÇSİZ'İN AÇIKLAMASI
Hukukçular Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Kemal Kerinçsiz de, ”konferansın, İstanbul 4. İdari Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararına rağmen mekan değiştirilerek, kanuna karşı hile yapılarak düzenlendiğini” iddia etti.
“Mahkemenin kararının herhangi bir üniversite ile ilgili olmadığını, toplantının yapılmamasına yönelik olduğunu” savunan Kerinçsiz, “ortada bir yasa ihlali bulunduğunu ve buna bazı hukukçuların da dahil olduğunu” öne sürdü.
Kerinçsiz, “mahkeme kararının bir ara karar olduğunu, davanın devam ettiğini, süren bir davaya ilişkin telkin ve yönlendirmede bulunmanın da Anayasal suç olduğunu” ileri sürdü.
“Konferansın yapılmamasına yönelik düşüncelerinin devam ettiğini ve bu amaçla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne başvuruda bulunduklarını, ancak kendilerinin haklı olmasına rağmen gereğinin yapılmadığını” iddia eden Kemal Kerinçsiz, “Bu olay artık hukuki olmaktan çıkmış siyasi bir olaydır. Bu toplantının arkasında olan herkesle ilgili yasal başvurularımızı yapacağız” dedi.
“TÜRKLER TARİHİN HİÇBİR DÖNEMİNDE SOYKIRIM YAPMADI”
Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın ve Halkla İlişkiler
Sorumlusu Sevgi Erenerol da, basın mensuplarına yaptığı açıklamada,
sözde Ermeni soykırımı iddialarını protesto etmek amacıyla geldiğini belirterek, Türklerin tarihin hiçbir döneminde soykırım yapmadıklarını, tam aksine dünyanın çeşitli bölgelerinde soykırıma uğradıklarını söyledi.
Öte yandan konferansa dinleyici olarak katılmak üzere Dolapdere'ye gelen Prof. Dr. Erdal İnönü'nün yerleşkeye girişi, protestocular tarafından yolu kapatılarak engellenmek istendi.
Yerleşkeye zorlukla giren Prof. Dr. İnönü'ye, bir grup protestocu tepki gösterirken, başka bir grup “Sayın İnönü, o vatan hainlerinin arasına girmeyin” diye seslendi.
////////////////////////////////////////////////
22 Eyl 2005 - İstanbul'da mahkeme Ermeni konferansını durdurdu. Erdoğan 'Demokrasiyle bağdaşmayan bir karar' derken Gül, Türkiye'nin kendi kendine ...
Ermeni Konferansı durduruldu
|
İstanbul Boğaziçi Üniversitesi'nde Cuma günü yapılması planlanan Ermeni Konferansı durduruldu.
| |
Erdoğan: Bu şekilde bir kararı tasvip etmem mümkün değil. |
İstanbul 4. İdare Mahkemesi, ''İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları'' başlıklı konferans hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kararı sert bir şekilde eleştirdi.
Durdurma kararı, Hukukçular Birliği Derneği üyesi bazı avukatların başvurusu üzerine alındı.
Geçen Mayıs ayında yapılması planlanan konferans, tepkiler üzerine Cuma gününe ertelenmişti.
Konferansta, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde yaşanan, Ermenilerle ilgili 1915 olaylarının tartışılması amaçlanıyordu.
Konferansı düzenleyen akademisyenlerden Sabancı Üniversitesi Tarih Programı Koordinatörü Doçent Doktor Halil Berktay, BBC Türkçe'ye verdiği mülakatta başvuru hakkında şunları söyledi:
"Bana ulaşan bilgilere göre başvuru dosyasında katılımcıların bilimsel ehliyeti, yayınları ve Ermeni meselesinde konuşmaya yetkili olup olmadığı sorgulanmış. Bu konuda tahkikat yapılırken, yürütmenin durdurulması istenmiş.
"Bir düşünün, bir bilimsel konferans yapılıyor; bir düşünce konferansı yapılıyor. Konuyla hiçbir ilgisi, uzmanlığı olmayan birileri mahkemeye başvurup, bu konferansı düzenleyenlerin bilimsel ehliyetinin incelenmesi gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasını istiyor.
"Ve mahkeme de yürütmenin durdurulması kararını veriyor. Ben bunu yorumlayabilecek kelimeler bulmaktan acizim."
Rektörler: Yasal haklarımızı kullanacağız
Konferansı düzenleyen Boğaziçi, Sabancı ve İstanbul Bilgi üniversiteleri rektörleri, yasal haklarını kullanacaklarını duyurdular.
Rektörler adına yapılan ortak açıklamada, "İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararına uymak zorunda olduğumuzu, ancak bilimsel özgürlük ve üniversite özerkliğinin korunması için tüm yasal haklarımızı kullanacağımızı kamuoyuna saygılarımızla duyururuz'' denildi.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof Ayşe Soysal, toplantının başka bir yerde yapılıp yapılmayacağı yolundaki sorulara "Şu an için bir bilgi veremiyoruz. Bu konuyu değerlendirmekteyiz'' yanıtını verdi.
Erdoğan da tepkili
Başbakan Erdoğan ise karara tepkisini şöyle açıkladı:
"Özellikle demokratik bir ülkede düşüncenin, fikrin açıklanacağı bir organizasyonda bu şekilde bir kararın alınmasını doğrusu tasvip etmem mümkün değil.
"Hele hele 'Daha ileri bir demokrasi, daha özgür bir Türkiye' dediğimiz bir dönemde. Siz bir düşünceyi beğenmeyebilirsiniz, tasvip etmeyebilirsiniz, ama bunun açıklanmasını bu şekilde engelleyemezsiniz.
"Kaldı ki daha yapılmamış olan, ne konuşulacağı belli olmayan böyle bir düşünce platformunu engellemenin ben demokrasiyle, özgürlüklerle, çağdaşlıkla bağdaşır olduğuna inanmıyorum."
Gül: 'Kendi kendimize zarar verdik'
BM Genel Kurulu 60'ıncı dönem çalışmaları için New York'ta bulunan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül de mahkeme kararını yorumlarken şunları söyledi:
"Kendi kendisine bu kadar zarar veren bir millet az bulunur. 3 Ekim'e giderken içerden ve dışardan bu işi engellemek için çalışanlar son gayretlerini gösteriyorlar. Bunlara yenileri de eklenirse benim için sürpriz olmaz. Kendi kendimize zarar vermekte üstümüze yok.''
//////////////////////////////////////////
Ermeni konferansı sona erdi
|
Ayça Abakan
İstanbul http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2005/09/050926_armenian_conference.shtml
İstanbul'da Bilgi Üniversitesi'nde yapılan 'İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları' başlıklı konferans dün gece tamamlandı.
| |
Konferansta 50’ye yakın bilim ve düşünce insanı, gazeteci, yazar söz aldı |
Mayıs ayından 23 Eylül'e ertelenen konferans, İstanbul 4. İl İdare Mahkemesi kararıyla durdurulmuştu.
Ardından ertesi gün, Boğaziçi Üniversitesi yerine Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenmişti.
Konferansta 50’ye yakın bilim ve düşünce insanı, gazeteci, yazar söz aldı.
Cumartesi sabahı çok yoğun güvenlik önlemleri altında ve kampüs dışında biriken göstericilerin sloganları arasında, 'Demokrasi açısından Ermeni sorunu' ve 'Resmi Söylem Ne Diyor?' başlıklı sunumlarla başlayan konferansta, araştırma ve yazılar çok geniş bir yelpaze içinde sunuldu.
İstanbul’da yayımlanan AGOS gazetesinin Genel Yayın Müdürü Hrant Dink, duygusal bir konuşma yaparak, böyle bir konferansın yapılabilmesinin çok önemli olduğunu ve Türkiye demokratikleşmedikçe Ermeniler'in 'iyileşmeyeceğini' söyledi.
Gazeteci Etyen Mahcupyan da "Biz burada, Türkler'in bu konuyu ne kadar konuşup konuşamadığını konuşuyoruz. Ermeniler konuşuyor. Esas, Ermeniler'in Türkler'e yardım etmesi gerekiyor, daha fazla konuşabilsinler diye" dedi.
Konferansın son oturumunda söz alan Avrupa Parlamentosu'nun Almanyalı milletvekillerinden Cem Özdemir, "Konferansın yapılması dışarıdan Türkiye'ye bakışı olumlu etkileyecektir. Konferans yapılamasaydı, tepkiler çok çok olağanüstü olacaktı. Avrupa'da Türkiye'nin AB'ye girmesini istemeyenlerin eline koz verilmiş olacaktı" şeklinde konuştu.
Konferansın ardından Bilgi, Sabancı ve Boğaziçi Üniversitesi rektörleri ortak bir basın toplantısı düzenlediler.
Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Tosun Terzioğlu, "Konferans akademisyenlerin fikirlerini anlatabilmeleri ve üniversite özerkliği açısından önemliydi" dedi.
Gerek katılımcılar, gerekse izleyiciler toplam 24 saati aşan oturumlarla tamamlanan konferansta Türkiye’de Ermeni sorununun tartışılması tabusunun yıkıldığını belirtirken, bundan sonra 'soykırım' kavramının siyasal ve hukuki anlamlarının da kapsamlı bir toplantıyla tartışılmasını önerdiler.
Prof. Oran: 'Tabu yıkıldı'
Konuşmacılar arasında yer alan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Baskın Oran, bu konferansla bir tabunun yıkıldığını söyledi.
| |
Prof. Oran: Konferans Türk demokrasisi için bir kilometre taşıdır |
BBC Türkçe Bölümü'nün sorularını yanıtlayan Prof. Oran, "Bu toplantı Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi tarihinde kocaman bir kilometre taşıdır. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" dedi.
Baskın Oran sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin son tabusu son iki gün içinde yıkıldı. Bundan sonra Ermeni meselesi konuşulacak. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin Ermeni meselesindeki resmi tezi neredeyse gülünç denebilecek kadar saçmaydı.
"Bu yüzden tüm dünya bu tezle alay etti; sadece Ermeni diasporasının tezini kabul etti. Şimdi ise resmi tezden başka Türkiyeli tezler ortaya çıkacak ve Ermeni diasporasının 'Bu bir soykırımdır' diyen tezi, tekelci niteliğini yitirecek."
Prof. Oran, bu toplantının Türkiye'nin 1915'te yaşananları soykırım olarak tanımasını isteyenlerin elini güçlendireceği kaygılarına da şu yanıtı veriyor:
"Benim bildirimin yarısı Sevr paranoyası, yarısı da Ermeni diasporasının ne kadar yanlış yaptığı üzerineydi. Diaspora, soykırım diye diye bırakın bunun tanınmasını, bu konunun düşünülmesini bile engelledi.
"Diasporanın ikinci hatası ise sürekli 3 T'de ısrar etmesiydi. Yani tanıma, tazminat ve toprak. Batı Ermenistan dedikleri yer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürtler'in yaşadıkları bir bölge. Ermenistan'a niçin verilecek?
"Neyin tazminatı? Techir dahil Birinci Dünya Savaşı içinde işlenen suçlar Lozan Anlaşması'yla affa uğratıldı. Onun için bu işin sorumluluğu Türkiye'nin üzerinde değildir.
"Ama özel hukuk içinde, ellerinde tapu bulunan bazı kişiler tazminat davası açabilir. Genel bir tazminat yükümlülüğünden ise bahsedilemez."
|
|
|
////////////////////////////////////////////////
Yuhhh sesleri arasında konferans
25 Eylül 2005
Mahkeme kararı ile Boğaziçi Üniversitesi nde yapılması engellenen "Ermeni Konferansı"; AKP hükümetinin de büyük desteğiyle dün, Bilgi Üniversitesi nin Dolapdere Kampüsü nde başladı. İçeride tartışmalar sürerken, dışarıda da toplantıyı protesto eden kalabalık eylem yaptı.
Kamuoyundan gelen büyük tepkiler yüzünden iki kez ertelenen "İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları" başlıklı konferans, büyük protestolara rağmen İstanbul da başladı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ün mesajı ile başlayan konferansta, konuşmacılara sık sık müdahale edilmesi dikkat çekti. Gül ün mesajı, "Teröristler ne zaman bilim adamı oldu?" sözleriyle kesildi.
Ermenilerin soykırıma uğradığını savunan konferansçılara, mahkemenin durdurma kararına rağmen, Adalet Bakanı Cemil Çiçek yol gösterdi. Bilgi Üniversitesi nde başlayan konferans, canlı yayın araçları ile her yere aktarılırken protestocular da Dolapdere Kampüsü önünde yerlerini aldılar. İçeride tartışmalar sürerken dışarıda da "Yuhhh!" sesleri yükseliyordu.
Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı konferansa tepki gösteren bir grup vatandaş sloganlarla AKP hükümetini ve konferansçıları protesto etti. Bu arada eylemcilerin gazeteci Cengiz Çandar ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin ile Erdal İnönü ye yumurta ve domates attıkları görüldü.
MEHMET BAYDEMİR / İSTANBUL
Türkiye de Sevr i uygulamak için girişimlerini sürdüren şer güçler, AKP hükümetinden de destek görüyor. AB uğruna taviz üstüne taviz veren hükümet, Ermeniler in soykırıma uğradığı tezini savunan konferansçılara, mahkemenin durdurma kararı vermesine rağmen, destek çıktı."Ermeni Soykırımı" iddialarının dünya parlamentolarında yasa tasarılarına dönüşüp onaylandığı bir dönemde toplanan konferansın "tek yanlı" oluşunu görmezden gelen hükümet, konferansın Bilgi Üniversitesi nde yapılmasını sağladı. Yoğun güvenlik önlemleri arasında gerçekleştirilen konferans sırasında, çok sayıda sivil toplum örgütü protesto gösterisi düzenledi.
Boğaziçi Üniversitesi nde düzenlenecek olan ancak mahkemece durdurulan Ermeni Konferansı dün Bilgi Üniversitesi nde başladı. Üniversitenin Dolapdere Kampüsü nde düzenlenen konferans dolayısıyla, dün sabah erken saatlerden itibaren yerleşke ve çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül konferansı düzenleyenlere bir mesaj gönderdi. Türk halkının tarihiyle barışık olduğunu söyleyen Gül, konferansın tarihe katkıda bulunmasını dilediğini kaydetti. Konferans, "Sorunlara toplu bakış" adlı oturumla başladı.
Bu arada, toplantıya dinleyici olarak katılan ve Dolapdere Kampüsü girişinde bir grup tarafından yuhalanan Prof. Dr. Erdal İnönü, "Fikirleri tartışmaktan hiçbir şey çıkmaz. Korkmamalı" dedi. Konferansı protesto gösterileri hakkında da "İnsanlar duygularını gösteriyor" diyen İnönü, "Üniversiteler bir araya gelmişler, böyle bir toplantı düzenlemişler. Tarihçiler fikirlerini söyleyecekler. Biz de dinlemeye geldik. Bundan korkacak bir şey yok" görüşünü dile getirdi.
Kampüs önünde, çok sayıda sivil toplum örgütü protesto gösterisi düzenledi. Hukukçular Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Kemal Kerinçsiz, konferansın durdurulması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü ne dilekçe verdi. Dolapdere Kampüsü yakınında bir araya gelen bazı siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşları üyesi yaklaşık 300 kişi, ellerindeki Türk Bayrakları, çeşitli afiş ve dövizlerle sloganlar atarak konferansı protesto etti. Erkan Önsel, "toplantının bir ?tarih toplantısı görüntüsüyle düzenlendiğini, ancak yapılanın tarihle bir ilgisi olmadığını" kaydederek, konferansın siyasi amaçlarla yapıldığını söyledi.
Konferansta, konuşmacılar ile bazı dinleyiciler arasında sözlü tartışma yaşandı. Konferansın ilk oturumunun ‘‘soru-cevap‘‘ bölümüne geçildiği sırada, ‘‘Turkish Forum‘‘ üyesi olduğunu ifade eden Fatma Sarıkaya söz aldı. Sarıkaya, ayrıca Fransız üniformasıyla talim yapan Ermenilerin yer aldığı fotoğrafın bulunduğu belgeyi gösterdi.
Müslüman kayıplarlar ilgili de söz edecek misiniz?
Dinleyiciler arasındaki Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Budak da, konuşmacılara, ‘‘Türkiye‘de resmi söylem ölümleri inkar etmiyor. Siz Müslüman kayıplarla ilgili de söz edecek misiniz?‘‘ sorusunu yöneltti.
Bu soru üzerine oturum konuşmacılarından Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Berktay, Türk ve Müslüman kayıplara da değinileceğini söyledi.
Konferansta, konuşmacılar ile bazı dinleyiciler arasında sözlü tartışma yaşandı. Konferansın ilk oturumunun ‘‘soru-cevap‘‘ bölümüne geçildiği sırada, ‘‘Turkish Forum‘‘ üyesi olduğunu ifade eden Fatma Sarıkaya söz aldı. Sarıkaya, ayrıca Fransız üniformasıyla talim yapan Ermenilerin yer aldığı fotoğrafın bulunduğu belgeyi gösterdi.
Müslüman kayıplarlar ilgili de söz edecek misiniz?
Dinleyiciler arasındaki Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Budak da, konuşmacılara, ‘‘Türkiye‘de resmi söylem ölümleri inkar etmiyor. Siz Müslüman kayıplarla ilgili de söz edecek misiniz?‘‘ sorusunu yöneltti.
Bu soru üzerine oturum konuşmacılarından Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Berktay, Türk ve Müslüman kayıplara da değinileceğini söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder