İstanbul’da
Ermeni konferansı.
İçerde; farklı
fikirlere tahammül yok.. Dışarıda, protestoculara..
Adı demokrasi.
Türkiye’de şu an bir Ermeni problemi mi var ?
Ermeni problemi var ve bu gün Karabağ’da var.
Bu anlı şanlı sözde
akademisyenler, aydınlar!.. Neden aynı konferansı Karabağ’da
yapmıyor, birilerinin kendi
yaşamadığı, hatta uydurduğu
hikayeleri İstanbul’da dinliyor da, haydi
Erzurumlu Müslüman’ın acıları sizi sarmıyor,
unuttunuz. Karabağ’da hala
acılar içinde kıvranan mağdurları neden dinlemiyorsunuz?..
İstanbul’da oynanan tiyatroya Başbakan da
destek vermiş..
Durur mu daha
dün Mecliste -bunların ölçüsüne göre “Monolog” şeklinde - Ermeni paneli
düzenleyen ve Meclise diktirdiği, ateşi sönünce yüksek kazıktan
ibaret kalacak olan, şimdilik iki milyar masrafla yakılan ateşle,
gerçekten demokrasi meşalesi yaktığını sanan Bülent
Arınç’da sözde konferansı protesto
edenleri ” bir avuç” diye nitelemiş.Evet protesto edenler bir avuç ve
yürekleri çok büyük insandı.
Ya kanattığınız vicdanlar?..
Onlar milyonlardı.
Siz artık milletten esen rüzgarlara kapalı ancak
ABD’den AB’den esen rüzgara göre yön değiştirdiğiniz için farkında
değilsiniz.
Hatay’da bilmem
ne toplantısı tertipliyorlar.
Öne iki “resmi sarıklı “dizmişler yanlarında onlarca papaz ve kippalı hamam.. Neymiş Hatay
medeniyetlerin buluşma yeri... Evet ama Hatay medeniyetlerin dövüşme yeri değil
ki...
Neden gidip aynısını Kudüs’te
yapmıyorsunuz.?..
Bağdat’ta yaparak “Ey zalimler ne yapıyorsunuz
“demiyorsunuz?
Sahi, Hatay neden seçildi?.. Misak-ı Milli İçinde kaldığı
halde bizden koparılan ancak, son katılan vatan parçası olduğu için mi? AB’de nazlanan Fransız’a rüşvet
için mi seçildi...Gerekçeniz ne?
Kime neyi ispat etmek için çırpınıyorsunuz?..
11
Halkın,
birikimleri, malları birilerine
pazarlanıyor!..“Satacağız da satacağız
“diyorlar.”Hak, hukuk tanımadan illa da satacağız.. Nereden getirirseniz getirin. Kime hizmet
ederseniz edin, gayeniz ne olursa olsun.Yeter ki parayı verin alın gidin” demeye
getiriyorlar. Yanlarındaki Karartıcılar.. Çantacılar.. O kuruluşlar özelleştiğinde yeni
sahipleri nezdinde beş para etmeyecek sözde “adamlar”, “tabi efendim ne yaparsınız
doğru “diyebilir. Ama millet sıkıntısını çeker.. Elin oğlu özelleştiriyor ancak kendi adamını
veriyor.Daha iyi işletecek birilerine.. Ha çağırıp genel müdür olarak kuruluşun
başına geçirmişsin Mustafa’yı ha, sahibi olarak ona emanet etmişsin.Yabancıların yaptığı bu. Ama
sen ne yapıyorsun.Paravan arkasında başkalarına teslim
ediyorsun milletin birikimlerini......Gerçi oda başka bir şey.. Çünkü çoğu
tarikat eğitimi, erkanı aldığı söylenen bir guruh;
hak hukuk, insan ve İslam hakları deyince
kulaklarını sağır ediyor. Sadece çıkarına, bu gün ne kadar götürürüm , yandaşlarımıza ne kıyak yaparız
onun derdindeler.Belki elin oğlu daha bir
ahlakesasına, yasa bağlığına sahiptir. Zira
,
İsrailli silah satıcısı-kumarhane işletmecisi Bay
OFER’er belki hala Tevrat’a bağlıdır da bunlar gibi Ramazan ayında insanları
açlığa, üç aylarda parasını
ödediği suyunu keserek susuzluğa,
elektriğini keserek karanlığa belki boğmazlar.. Kendi çıkarlarına, eş dost ararına
iktidar gücünü kullanıyoruz diyerek çeteciliğesoyunmazlar..Belki bay
Ofer, yatğı iş ve işlemlerde yasalara
daha bir saygılı olur.Çünkü onların hala
unutmadıkları bir kitapları vardır.Bunlar Kitab’ıda, inancıda her
kutsalı kendi işlerine geldiği gibi kullanıyorlar.
Kullanmaya devam ediyorlar... Ha biz
olanlarıduymadık diyebiliyorlar. Kat kat örtüler örtükleri
makamlarına, evlerine perdeleri geçerek, ulaşıp duyurduğunuzda da kulaklarını
tıkıyorlar.Hakşinaslığı değil, tarikat birliğini, parti bağlarını öne çıkarıyorlar.Haksızlıkları es
geçerek zulmün devamını sağlıyorlar.Başbakan sürekli geziyor aşağıda ise adama iş
buldukları işe yaramaz takımı kendi işlerine bakıyor. Gerçek bir İslam anlayışına sahip
olsalar her halde en ufak haksızlık karşısında irkilir, kendilerine
çeki düzen verirlerdi. Eskiden tasavvuf önderleri kendilerine verilenleri yanlarınabırakmaz,
başaklarına ikram edermiş, kendi geçimlerini kendi emekleri ile sağlarmış.Şimdikilerde kelpler gibi
ne gelirse yiyorlar. Onun için onların şakirtleri de kendi
önlerine gelen kemikleri kemirmekle meşgul,
eğer yağlı kemik yoksa milletin işlerini güçlerini bıkıp kendilerinedaha yağlı kemik bulma peşindeler..Dün “hırsız” diye afişe
ettiklerinin adamları ile her
an hem haller. Yüzlerinin perdesi sıyrıldığı içinde hiç utanmadan “Görüştük..
Konuştuk..Yaptık.. Devam edeceğiz” diyebiliyorlar.Ben anlamıyorum.Ama bir
yerlere gidiyorsunuz.Daha önce yazmıştık: İçerde kimi çevrelerce zaten meşruiyetiniz yok.Dışarıdaki desteğiniz ise vereceğiniz
ödünlere bağlı.Milletle arasızdakitek bağ, hala dürüst olduğunuza inanması Bu gün diyorum ki, milletle aranızdaki bağ çok
hızlı bir şekilde kopuyor.İş başına getirdiğiz işe, güce yaramaz takımı
ve kapıkulları sayesinde batıyorsunuz..milletin birikimlerini ucuz pahalı ne
idiğü bilinmezlere pazarladığınız için batıyorsunuz. Sizin batmanız bir şey değil de, sıkıntısını millet
çekecek.. Zira zulümle kimse abat olmamıştır.Ve zulmün sonu da yoktur. Millete zulmetmeyin, sağa
sola yerleştirdiğiniz yeni yetmelere dilim varmıyor...”p..”lere ortalığı
bırakıp uzaylarda dolaşmayın ,milletten kaçmayın.milleti dinleyin..Başvekil Konuşmuş: “Ben, özgürlüklerin en geniş anlamdayaşandığı bir Türkiye'de yasamak istiyorum” Bende istiyorum ama sizin idarenizde hiçbir
emare de görmüyorum... İktidar gücünü yanlış yerlerde kullanarak, karanlıklar
içinde satılan kamu mallarından.. Meydanlarda biraz
konuşacak olanların ağzını kapattırıp, alanlardan uzaklaştırdıklarınızdan.. Parasını ödediği halde suyunu, elektriğini kestiğiniz/
kestirdiğiniz.. İnsanları aşsız ekmeksiz bıraktığınız/ bıraktırdığınızdan olumlu
bir icraat göstermiyorsunuz.. Durup dururken boş yere milleti
üzüyor, fırsat bekleyenlere
koz veriyorsunuz..
Gidişatınız
iyi değil, yönünüz yön değil..
Tez elden aklınızı başınıza alın.
İktidar gibi
davranın..
İnşallah
gideceğiniz yer sadece
Yüce Divan’la sınırlı olurda, millete bir de yasınızı tutturmazsınız..
Necati
Çavdar –26.09.2005 www.anayurtgazetesi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder