Rabbim her yere, yöreye has güzellikler bahşetmiş..
Bu da BOZOK yaylasında açan gül
Ahmet Sargın
YOZGAT'IN SEMBOLLERİNDEN CEHRİLİK LALESİ
Buranın Efsanesiyle hikayesini daha önce sizlerle paylaşmıştık..Bunlar da Lalelerimiz...Sadece Mayıs ayı ortalarında açıp 15 gün kadar misafirimiz olurlar...Sonrada yeniden bize küsüp giderler....
***************************************
CEHRİLİK VE GELİN KAYASI
Buranın Efsanesiyle hikayesini daha önce sizlerle paylaşmıştık..Bunlar da Lalelerimiz...Sadece Mayıs ayı ortalarında açıp 15 gün kadar misafirimiz olurlar...Sonrada yeniden bize küsüp giderler....
***************************************
CEHRİLİK VE GELİN KAYASI
Yozgat Cehirlik ve Gelin Kayası hikayesini duymayanınız yoktur sanırım. Gelin Kayasının hikayesini çocukluğumuzda dinler bu bölgeden geçerken efsanede anlatılan gelin ve damadın acı kaderine yanardık. Sürmeli Türküleri ile yüreğimizi dağlardık. "SOKÜM" ekibi bu bölgede incelemede bulunmuştu. "SOKÜM" ekibiyle gidemediğim için üzgündüm. Şair ve yazar arkadaşlarımızla gidelim bölgede bir inceleme yapalım istedik. Uzun süredir gidemediğimiz için bölgenin durumunu da gözlemlemek istiyorduk. Emekli öğretmen Araştırmacı-Yazar arkadaşlarım Mehmet Karaaslan, Nuh Şahin,ben Eğitimci yazar arkadaşlarımdan Ekrem Gürer, Yusuf Koç, Şair Salim Gülbahçe ve Osman Yüksel'le Cehirlik'e gittik.
Bildiğiniz gibi bölge Nohutlu Tepesinin (Cezaevinin) arkasında kalan vadide hoş bir mekan olarak dikkatinizi çekiyor. Doğal güzelliği cığıl cığıl akan suyu yeni filizlenen ağaçları, gelin alayını andıran kayaları, ender yetişen dağ lalesi ve tabii dokusuyla insanı celbeden hoş bir mekan... Aynı zamanda güzel bir piknik alanı...
Efsaneyi bildiğimiz için "Gelin Kayası"nın hikayesi ile başladık incelemeye. Şu gelin, şu deve, şu atlı seğmen alayı, şunlar sandık, şu heybesi derken çevrede tam bir tur attık. Öncelikle ifade edelim ki, arkadaşlarımızla hüzünlendik...
Vatandaşın biri ev yapmış bölgede, (Efendim benim tapulu arazim diyormuş) Tam kayaların içine çirkin mi çirkin bir yıkık bir ahır yerleştirilmiş. Hayvanları burada otlatıyor. Sorun değil, çevreye zarar vermez ama çirkin yapılaşma doğal güzelliğe zarar vermiş. Tabii ki mülkiyete de saygımız vardır.
İkincisi (sanki bilerek?) özellikle Gelin Kayası olarak anıl
an kaya tahrip edilmiş. Bilinçli olarak kaya parçalanmış, doğal yapısı bozulmuş. At üzerinde bir gelini andıran o güzelim şekil zarar görmüş... Burası insanın kendi mülkü de olsa bir şehrin efsanevi tarihine zarar vermesi düşünülemez.
Gelin Kayasının zarar görmüş olması yüreğimize bir ok gibi saplandı. Çocukluğumu, hayallerimi, kültürümü ve hikayelerimi parçalanmış olarak değerlendirdim. Arkadaşlarla kayaları tek tek gezip hepsini ayrı ayrı yorumladık. Çevrenin hoş manzarasının güzel kokularına daldık. Baharın bir başka güzelliğini yaşadık. Zarar görmüş olmasına rağmen, bakımsız kalmış olmasına rağmen "Cehirlik" halen o gelin edasıyla süzün meye devam ediyor. Taşlanan yüreklere, çamurlaşan düşüncelere "Gelin Kayası" halen meydan okuyor...
Çevre ağaçlandırılmış bu güzel stabilize de olsa yolu da yapılmış, arabamızla da dolaşabiliyoruz. Ancak doğal bir korumaya alınmasını düşündüğünüzde içiniz “cız” ediyor. Gelin Kayası da, Cehrilik Laleleri de doğal korunmaya alınmalı, çevresi sit alanı olarak değerlendirilmelidir. İçimizi burkan, yüreğimizi sızlatan bir inceleme olsa da “Gelin Kayası” incelemesi önem arz ediyor.
Dünyada “Doğal Ortamda” ender yetişen Cehrilik Laleleri maalesef halen korumasız, halen mahcup, halen sahipsiz. Birileri çok mu önemli? diyebilir. Evet bizim için çook önemli. “Gelin Kayası” da önemli, Cehrilik Lalesi de önemli. Bir şehrin geçmişini, kültürünü yok ediyorsun arkadaş, sana bu salahiyeti kim veriyor diye sormak lazım da benim hakkım.
Yere çökmüş halde oturan deveyi andıran kayanın üzerine çıktığımda talihsiz gelinin acı hikâyesini hatırladım. Efsane de olsa, bir kültürün tatlı-acı meyveleridir bunlar. (Efsaneye göre) önü kesilen, esir alınmak ve öldürülmek istenen gelin ve damadın son arzuları, “Allah’ım bizi bu zalimlerin eline bırakma. Ya taş et, ya kuş et!” derler. Hikâye bu ya dilekleri kabul olmuş derler. Gelin seğmeniyle taş olurken, damat ise kuş olup gökyüzüne dalmış. Gelinin gözlerinden dökülen kanlı yaşlar “Cehrilik Lalesi”ne dönüşmüş. Gökte uçan güvercinler de damadı hatırlatıyormuş. Yozgatlının avcısı da insaflıdır, kurşun atmaz – atamaz bu güvercinlere. Saygı duymaktadırlar onlara.
Gönül ne arzuluyor biliyor musunuz? Gün gelecek buraları koruma altına alınmış olacak. O güzelim lalelerde çevrelenecek, şırıl şırıl akan suları gölete, gökte uçan keklikleri cennette gezinecekler. Çevresi yeşermiş, ağaçla kaplanmış, doğal güzelliği korunmuş bir mekan olarak göreceğiz inşallah. Çok mu geç kalınmış olunur? Sanmıyorum. Zararın neresinden dönülürse kardır! Bu duygularla selamlıyorum kültür dostlarını. Biz memleketine sevdalıyız arkadaş; ellerin malında mülkünde gözümüz yok elhamdülillah!
**************************
***************************
Gelin Kayası Efsanesi
Yozgat turizmi ile özdeşleşen yerlerden biri de Cehrilik Laleleri ve Gelin Kayası’dır. Cehrilik Laleleri eşine ender rastlanan dağ lalelerinden olup ilkbaharla birlikte (Eğrice döneminde, Mayıs ayının ortalarında) açar. Kısa bir süre içinde nazlı nazlı süzülüp dökülürken Gelin Kayası efsanesini fısıldar kulaklarımıza… Arkadaşlarımızla inceleme ve araştırma yapmak üzere bu bölgeye gittiğimizde doğanın yemyeşil örtüsüyle karşılaştık. Çevrenin ağaçlandırılmış olması bizi ziyadesiyle sevindirdi. Ancak halen Gelin Kayası’nın ve Cehrilik Lalelerinin korunma altına alınmamış olması üzdü.
Gelin Kayası’nın hüzünlü hikayesini sanırız bilmeyeniniz yoktur. ama bir de biz dinlendirelim istedik. Nedense Gelin Kayası’na her geldiğimde bir başka hüzünlenirim. Çünkü anlatılan efsane hüzünlü bir gelinin efsanesidir.
Anlatıldığına göre: Yozgat yöresinde köyümüzün birinde güzeller güzeli bir kız yaşamaktadır. Bu kıza genç bir delikanlımız âşık olur. Aşkları çevrede duyulur ama her iyinin bir de kötü taliplisi vardır. Kötü kalpli denilecek bir kişi de kıza talip olur, hatta zorla evlenme isteğinde bulunur. Buna kız ve ailesi karşı çıkar. Kötü kalpli adam bu kızı gerekirse zorla alacağını sağda solda anlatmakta, kızın ailesini tehdit etmektedir.
Kızın ailesi elini tez tutup aşıkların evlenmesi için düğünü başlatır. Düğün biterken oğlan başka bir yerde ikamet etmek üzere düğün alayını yola çıkarır. Bunu duyan kötü adam ekibini toplayıp düğün alayının peşine düşer ve bugünkü Cehrilik denilen mevkide (Yozgat Nohutlu Tepesi ardı, Cezaevi gerisinde bulunan vadide) önünü keser. Düğün alayının erkekleri öldürülür, gelin ev damat yakalanmak üzeredir. İşte o acılı anda kız ellerini kaldırıp Allah’a dua eder,
“Allah’ım bizi bu eşkıyalara teslim etme. Ya taş et, ya kuş et!” Darda kalanın duasını Mevla kabul edermiş. Kız kalan ekibiyle, develeriyle birlikte taş olmuş. Gözlerinden akan yaşlar Cehrilik’e dökülmüş. Kırmızı-sarı lalelere dönüşmüş. Güvey beyaz bir güvercin olup göklere uçmuş. Efsaneye göre her yıl Mayıs ayında Cehrilik dönmekte gelini ziyaret etmekteymiş. Yozgat’ın avcıları da bu güvercinlere asla kurşun atmazlarmış.
Gelin Kayası’nın hikayesi bu mealdedir. Efsane anlatıla anlatıla günümüze kadar gelmiş hüzünlü hikayesi sevdalı yürekleri dağlamıştır. Gökte uçan güvercinler damadı, bölgedeki kayalar da gelin ve gelin alayını canlandırmaktadır. Gelin Kayası önde, gelin ayakta, develer oturmuş halde, diğerleri çevreye dağılmış durumdadır. Bu kayaları halk kızın çeyiz sandığına ve çeyiz heybesine benzetir. Bölgeyi gezen herkes bu acıklı hikayeyi mırıldanır.
Cehrilik adını “Cehri” denen bir bitkiden aldığı söylenir. Cehri bitkisi kök boya olarak kullanılmakta, halı ve kilimlerin boyanmasında kullanıldığı ifade edilmektedir. Mesire yeri olarak da kullanılan Cehrilik’in doğal güzelliği dikkatimizi çeker ve Yozgat’a yaklaşık 5 km uzaklıktadır. Stabilize yolu sizi aracınızla birlikte oraya kadar götürür. Cehrilik lalelerine gelince, doğal yetişen dağ lalesidir. Ancak ender görülen lalelerdendir. Sarı ve kırmızı renkli açan bu lalelerin zamanla başka bölgelere de taşındığı rivayet edilmektedir. Örneğin Hollanda bölgesinde yetiştirilen lalelerin de buradan seyyahlar tarafından götürüldüğü anlatılmaktadır. Cehrilik laleleri halk inanışına göre bu hüzünlü hikayeye konu olan gelinin gözlerinden akan yaşı temsil ettiği anlatılır. Sevdalı gençlerin ve aşıkların mekanı sayılabilecek bu güzel mekan sahiplenmeyi ve koruma altına alınmayı beklemektedir.
Yozgatlı şairler, yazarlar, aşıklar olarak arzumuz şudur; Gelin Kayası ve Cehrilik Lalesi koruma altına alınmalıdır. Çevre yolu düzgün halde yapılmalı burayı halkın mesire alanı olarak kullanabilmesi için projeler hazırlanıp bu projelerle mekan zenginleştirilmelidir. Çevrenin koruma altına alınması, lalelerin rastgele sökülüp koparılmaması için tedbir alınmalıdır. Buradaki yapılaşmalara izin verilmemelidir.
Güzel görünümü ile Yozgat’ı temsil eden Cehrilik Laleleri çoğaltılmalı, zenginleştirilmeli ve koruma altına alınmalıdır. Gerekirse bölge doğal sit alanı olarak ilan edilebilir. Şairlerle bölgeyi gezdiğimizde hüzünlü aşk hikayesini mırıldanıp, mahzun bakışlarla ayrıldık Cehrilik’ten. Gözlerimiz gökyüzündeki güvercini aradı selamlamak için. ..
Ahmet SARGIN
YOZGAT ŞAİRLER ve YAZARLAR
DERNEĞİ BAŞKANI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder